Rengi translate Spanish
4,538 parallel translation
"Göz rengi." Kahverengi.
"Ojos". Marrones.
"Tablonu alırım ama vurguyu çizgiye ver ya da burayı daha bulanık yap veya o rengi bu rengi kullan." diyemez.
Él no puede decir : "Cómprate tu pintura pero acentúa la línea o hazlo más borroso aquí o usa este o aquel color."
Rengi solmuştu. Hava almaya çıkardım.
Traigo él para conseguir aire, estaba demasiado pálido.
Parşömen ve haki rengi arasında.
Estoy entre papel de pergamino o caqui.
Tanrım, haki rengi istediğimin nedeni var.
Ves, por eso quiero pintarla de caqui.
Sanırım bej rengi güzel.
Creo que el beis está bien.
Kör bir adama rengi açıklayamazsın.
No puedes explicar el color a un hombre ciego.
Üniformanın renginin neden khaki olduğunu öğrenmek ister misin? Çamur rengi.
¿ Crees qué eres el único policía honesto?
Bakın, ürünün rengi için gerçekten çok özür dilerim.
Escuche, sobre el producto lamento mucho el color.
Rengi tutturmayı da öğret.
Conseguir el color correcto, también.
Gomey toprak rengi uyuşmaz dedi.
Gomie pensó que la tierra podría no lucir igual.
Altın rengi, çerçeveli gözlük.
Lentes enmarcados en alambres, dorados.
Rengi de mavi.
Y es azul.
Bu acayip kestane rengi kazağı ve saçında da şu deli favorileri vardı.
Vestía una sudadera rara color marrón y tenía unas patillas locas.
Bu rengi sevdim.
Me gusta este color.
Park yerinde gümüş rengi, bombalı bir spor araba var!
Hay un auto deportivo plateado en el estacionamiento con una bomba.
Peki neden rengi yeşil?
- ¿ Por qué es verde?
O yemeğin rengi öyle. Jamie Oliver'ın 30 dakikada pişirilen yemekleri yazdığı kitabından aldım.
Se supone que debe ser así, es una de las cosas de 30 minutos... de ese libro de Jamie Oliver.
Onun zaten rengi...
Se supone que debe ser...
Beyaz bir erkek, siyah saçlı, ten rengi ve yaşı bilinmiyor.
Hombre caucásico, pelo negro, complexión desconocida, edad desconocida.
15 libre beyaz pigment rengi aldım.
Compré seis kilos de pigmento blanco.
Ruhumda çözülen aşkın rengi öylesine koyu ki. İşareti silinmez.
El color del amor es tan profundo que se disolvió en mi alma.
Ruhumda çözülen aşkın rengi öylesine koyu ki. İşareti silinmez.
Estás manchas no se van.
Aşk, ne boyu ne rengi dinler.
El amor no depende de la altura, el peso o el color.
Aynı saç rengi, aynı göz rengi.
Mismo color de pelo, mismo color de ojos.
- Kestane rengi saçlı, yaklaşık bu boyda.
- Tendría cabello castaño, así de alta.
Bunun rengi kırmızı değil, ama bunun için onu suçlayacak değilim.
Más sombras quemadas, pero no voy a discutirle esto.
Rengi bize tat kategorisi hakkında bilgi verir.
El color nos informa acerca del sabor.
Aynı boy, aynı kilo aynı saç rengi, aynı yaşta.
Misma estatura, mismo peso color de cabello, misma edad.
Hepsinin saç rengi, göz rengi yaşı, boyu ve kilosu aynıydı.
Todas tienen el mismo color de ojos, de cabello, misma edad, peso y altura... que su hija...
Giydiğimin altın rengi olduğundan mı yoksa püsküllerinden dolayı olduğunu mu, bilmiyorum.
No sé si sería porque el que llevaba era dorado o si fue por las borlas.
Tanrı aşkına. "Eve gelirken doğru rengi getir. Tartışma yaşanmamasını istiyorsan Kanarya sarısını al."
Dios.
Herkesin kaderi, rengi aynıdır.
"En todo el mundo el color de la fortuna es igual"
Onun rengi eşsiz.
"Su color es único."
Aşkın rengi mükemmeldir.
"El color del amor es exquisito"
Aşkın rengi mükemmeldir.
" El color de tu amor es exquisito
Aşkın rengi mükemmeldir.
"El color de tu amor es exquisito"
Senin aşkının rengi enfestir.
"El color de tu amor es exquisito"
Niye bu rengi seçtim bilmem.
No sé por qué elegí este color.
Rengi farklı.
Es un color diferente.
Her kadın bir kıyafet rengi seçer.
A cada mujer se le asigna un color...
Ve yakut, zümrüt ve safir rengi takılar takar.
y los Kick visten de blanco y se cubren de rubíes, esmeraldas y zafiros.
Bej rengi.
Beige.
Şu ten rengi ceket giyen adama vereceksiniz. - Tabii.
Es el hombre con la chaqueta canela.
Valizime sadece açık mavi çorap koydum çünkü açık mavi temiz gökyüzünün rengi ve bununla karşılaşmayı bekliyorum.
Sólo empaco calcetines azul claro porque es el color del cielo despejado, y eso es lo que estoy esperando.
Suyun rengi bu yüzden mi öyle?
¿ Por eso sale el agua de ese color? - No dije eso.
Son rengi daha iyi değil miydi?
¿ No quedaba mejor el otro color?
Ve üst dikişi de mercan rengi düşündüm.
un pespunte en coral.
Yüzünün rengi geri dönmüş.
Color volvio a su rostro.
- Göz rengi?
- Color de ojos.
"Çocuk odası için yanlış rengi sipariş etmişsin."
Nadie puede obligarte a hacer nada que no quieras. ¿ Quieres algo? "Bueno, ordenaste la pintura equivocada para la guardería."