Revolución translate Spanish
4,035 parallel translation
Öncelikle, bir devrimin ardından tüm iyi sanat yok olur.
Bien, primero, toda obra de arte muere después de una revolución.
Küba Devrimi.
La Revolución Cubana.
Sanayi devrimi hayatlarımızı değiştirdi.
Esta revolución nos ha cambiado la vida.
Tüm devrimlerin şehitleri olmuştur.
Toda revolución tiene sus mártires.
Sadece iyi şeyler yaparak bu devrimi gerçekleştiremeyiz.
No puedes liderar una revolución únicamente con buenas obras.
Ben yurtdışında çalışırken Qing Hanedanı gücü elinde bulunduruyordu. Sonra Çin Cumhuriyet Hükümeti insanlara saç örgülerini kesmelerini emretti.
Porque cuando me fuí a estudiar a USA, en China gobernaba la Dinastía Ching pero después de la revolución, el gobierno ordenó que todos se la cortaran.
Devrim uzun olur.
¡ Viva la revolución!
Her zaman para konusunda bir devrim yapmak istememiş misindir?
¿ No quisiste siempre financiar una revolución?
Devrim diye bir şey yok.
No hay tal cosa como la revolución.
Hadi bir devrim başlatalım, ne dersiniz?
Vamos a comenzar una revolución, ¿ qué opináis?
Şahı yok saydım ve devrimi kucakladım.
Denuncié al Sha, me uní a la revolución.
Mücadeleci, gezegenin yüzünü değiştiren devrimi tetiklemişti.
El retador había desatado una revolución que estaba cambiando la faz de la tierra.
Ama çimlerin işi bizle daha bitmemişti çünkü insanoğlunun varoluşundaki en harika devrimi tetiklemişti.
Pero los pastos no habían terminado ahí porque ellos desencadenarían la mayor revolución en existencia de la humanidad.
Afrika'da değil, Türkiye'nin güneyinde arkeologlar devrimin neden kaynaklandığını keşfettiklerine inanıyorlar.
No es África pero aquí en el sur de Turquía los arqueólogos creen haber descubierto por qué la revolución pasó.
Ama tam devrim finansmanı açısından oldukça iyi bir başlangıç, değil mi?
Pero en términos de financiar una revolución completa, es un buen comienzo, ¿ no crees?
Devrim burada başlıyor.
La revolución empieza aquí.
* Devrimlerden esinlenmiş * * Şarkılarım *
* Mis canciones son de la revolución *
Sivil itaatsizliğe ihtiyacımız yok. Devrime ihtiyacımız var.
No necesitamos una desobediencia civil, necesitamos una revolución.
Devrimi şimdi başlatıyoruz.
Comenzaremos ahora la revolución.
Şimdiki planımızda devrim var.
La revolución la haremos nosotros.
- Devrim burada başlıyor.
La revolución empieza aquí.
Bu devrimi sensiz yürütürüm!
¡ Continuaré esta revolución sin ti!
Tüm bunlar devrim için savaşmak mı yoksa Dyson'u silmekle mi alakalı.
¿ Se trata de luchar por la revolución o para destruir a Dyson?
Benim mi? Kadın cinselliği, cinsel devrim, insan vücudu, onarımsal matematik...
Yo... sexualidad femenina, revolución sexual, cuerpo humano, matemática medicinal...
Ne Green Bay Packers, T düzenini icat etti ne de Crispin Glover, Devrim Savaşı'nda ölen ilk kişiydi.
Los Green Bay Packers no inventaron la formacion en T, ni Crispin Glover fue el primer hombre en morir - en la guerra de la Revolución.
Arthur ayrıca Devrim Harekatı'nın en iyi hikayelerinden "Karanlık Demokrasi'den" kitabını yazdı.
Arthur también escribió "De la oscuridad, Democracia", que es una de las mejores historias de la Guerra de la Revolución.
Bu, Arthur Manchester tarafından devrimimiz sırasında Amerikalıların Britanyalılara karşı direnişi hakkında yazıldı.
Esto lo escribió Arthur Manchester. Sobre el ataque americano contra los británicos durante nuestra revolución.
Bana oğlunun bu devrimin bir parçası olduğunu söylemeliydin.
Deberías haberme dicho que tu hijo era parte de esta revolución.
Bir de pasif devrim diyorlar.
Y la llaman una revolución pacífica.
Ben devrim demezdim buna.
No diría que fue una revolución.
Kuzenim Peter'la tepesine tırmanıp Fransız İhtilali oynardık.
Mi primo Peter y yo solíamos subirnos ahí y jugábamos a la Revolución Francesa.
Bir millet ayaklanıp bizleri kovmak için ihtilal yaptı.
Un país entero se alzó e inició una revolución para echarnos.
- Evet.
Él ha fijado con clavijas la revolución El limitador tan duro.
İslami Devrim Muhafızları'nda bir komutan ve örgütün istihbarat yönetiminde bakan yardımcısı.
Lo'un comandante de la Guardianes de la Revolución Islámica y vicepresidente del sus servicios secretos.
Tutku ortadan kayboldu, artık havada devrim kokusu var.
El Zar se ha ido y la Revolución está en el aire.
"Havada devrim kokusu var" hayır, burada değil.
"La Revolución está en el aire"... No, aquí, no.
"Baba, devrim zamanında ne yapıyordun?" Devrim mi?
¿ "Qué hiciste en la Revolución, Padre"? ¿ "Revolución"?
Ne devrimi?
¿ Qué Revolución?
Kimse bana devrimden bahsetmedi.
¿ Nadie me preguntó sobre una revolución?
Bir bakıma, her biri diğer bir devrimi tohumlandırdı.
Sembramos una especie de revolución en el otro.
Amon'un devrimi günden güne güçleniyor :
La revolución de Amon se fortalece día a día :
Hepinizin duyduğu üzere Şehir Meclisi beni bir numaralı halk düşmanı ilan etti. Şehrin zalim bükücüleri, devrimimizi önlemek için ellerinden geleni artlarına koymayacaklarını bir kez daha kanıtlamış oldu.
Habrán escuchado que el Concejo de Ciudad República a votado para hacerme el enemigo público número uno probando una vez más que los maestros opresores de esta ciudad no se detendrán ante nada para aplastar nuestra revolución.
Belki duymuşsundur. Devrimi kalbinden vuracak özel bir birlik kuruyorum. - Senin de bana katılmanı istiyorum.
Seguro has oído que estoy formando una fuerza especial que atacará el corazón de la revolución y quiero que te unas.
Sizce Pro-Bükme oyuncusu olmak devrimden daha mı önemli?
¿ Crees que el pro-control es más importante que combatir la revolución?
Kilit yerlere yapılan birlik operasyonlarıyla..... Irak Kuveyt Hükümetinin devrildiğini açıkladı.
Los soldados se sentaron en posiciones clave. Irak anunció que el Gobierno de Kuwait fue derrocado por una revolución interna.
İktisadi bir devrim.
Una revolución económica.
Ben de düşündüm ki, niye millet New York'ta acı çekeceğine buraya gelip yeni bir hataya başlamıyor?
Y eso me hizo pensar, ¿ por qué no toda la gente que está luchando en Nueva York se muda aqui y comienzan una revolución?
Devrim mi?
¿ Pero una revolución?
Okyanusta gerçeklemiş bir devrim.
Una revolución en el océano.
Sanayi devrimimizi gerçekleştirmek, gezegenin 100 milyon yılınına mal oldu.
Nuestra revolución industrial le ha costado al planeta 100 millones de años de carbono.
Hız sınırlayıcı var.
Engine revving Y allí está el limitador de revolución.