Rural translate Spanish
504 parallel translation
6000 dolarlık arabası olan bir taşra polisi görmemiştim zaten.
Nunca había visto a un policía rural con un coche de 6.000 dólares.
Bir kasaba yoluna göre baya trafik var, değil mi?
¿ No piensas que hay mucho tráfico en un camino rural como este?
Emekli olup şehir dışına yerleşsem, atış talimi yapabileceğim birkaç dönümlük bir yerim olsa nasıl olurdu acaba, diye merak etmişimdir.
Muchas veces me imagino cómo sería retirarme a una zona rural. Tener un lindo campito con unas hectáreas para cazar.
Eski bir köy evini yaralıların kalacağı bir şekle sokuyordum.
He estado tratando de convertir una vieja casa rural en un sitio de rehabilitación para los soldados heridos.
Demek Johnnie basit kır hatayı yaşamaya başladı.
Conque Johnnie lleva una vida rural y está a gusto.
Köydeki okulu bitirdi ve biraz da liseye gitti.
Él terminó la escuela rural y fue a la secundaria durante un tiempo.
Sevgili taşra doktorumuz soğukkanlılığını kaybedip yumruklarına başvurmak üzereydi.
El buen médico rural... habiendo perdido la cabeza quería echar mano de la fiereza.
Köylü oylarını kaybediyoruz.
Ahora perdemos el voto rural.
Çubuklardan yapılmış birini istiyorsanız tam adamını biliyorum.
Si queréis escuchar a un hombre rural conozco uno.
BİR BÖLGE PAPAZININ GÜNLÜĞÜ
EL DIARIO DE UN CURA RURAL
Babasının izinden yürümeyi reddeden Ohio'lu bir köy doktorunun oğlu. Zira aynı zamanda 20. yüzyılın bir çocuğuydu o.
El hijo de un médico rural de Ohio, que se negó a seguir los pasos de su padre porque era un hombre del siglo XX.
Kırsal bölgelerde yaşayan kadın eşlerin durumu hakkındaki görüşünüz...
Tu opinión sobre las condiciones de la mujer rural...
Önce düzlükten, sonra sırtlara doğru gideriz.
Ve por las salinas, luego por la zona rural.
- Bohem alanlarında avlanıyor...
Una especie de bohemio rural.
Bir Orman Koruma Memurunun rozetini almak ciddi bir suçtur Parju.
Sr. Parju, un guarda rural que pierde su placa es como un regimiento sin bandera.
Ahşap çerçeveleri kırmış ve orman koruma memuruna saldırmış!
Blaireau allanó la propiedad y golpeó al guarda rural.
Blaireau Orman Koruma Memuru, saldırganın sen olduğunu söyledi.
Blaireau, el guarda rural le ha reconocido.
Kırsalda, ailemin çiftliğinde oturuyordum.
Vivíamos en el campo. Mis padres tenían una propiedad rural.
" Yoksul, aşağı tabakadan, Madison Avenue'nun dış mahallerinden gelen biri
"Puede un hombre pobre, humilde publicista de la zona rural Avenida Madison"
Çok kırsal.
- Muy rural.
Görkemli, ama kırsal.
- Soberbia, pero rural.
Dini uyanışın doğası taşradır.
La evangelización es rural.
Küçük bir kasaba ve başlarda biraz zor olacak.
Es una zona rural. Nos costará al principio.
Mektubunuzdan anladığım kadarıyla sizde bir köylü çocuğusunuz neredeydi, işte burada.
Oh, veo por su carta, que es usted hija de un párroco rural y que... Sí, aquí está.
Bir köy partisi!
Una fiesta rural.
Alma kır yerinin yalnızlığına alışır ve hastasına büyük özen gösterir.
La hermana Alma disfrutaba de su reclusión rural y cuidaba con esmero de su paciente.
Bir taşra manastırının çöllerinden gelmiş bir bakire.
Una doncella del área rural de un convento.
Bilmem, burası büyük bir gemi. Bense sadece bir kasaba doktoruyum.
No lo sé, la nave es enorme y yo solo soy un médico rural.
Sen üstünde yaşarken böyle bir kasaba bile büyüyor.
Incluso un pueblo rural así crece en ti cuando vives aquí.
Abashiride Hokkaidonun varoslarindaki Yobitonun kirsalinda bir elma ciftcisinin dorduncu cocugu olarak haziran 1949da dogdu.
Nació en junio de 1949 ; el cuarto hijo en una hacienda de manzanas en el distrito rural de Yobito, periferia de Hokkaido, ciudad de Abashiri.
Ben delinin köy sisteminin bir parçası olduğuna yürekten inanıyorum. Bu nedenle modern kırsal toplumda hayati bir rolü var bence.
El tonto forma parte del antiguo sistema de la vida del pueblo... y tiene un papel muy importante en la moderna sociedad rural ya que...
Yeni Çin'in kurulusundan sonra - Yeni Çin - kirsal kesimde yasayan halkin tibbi bakim ve hijyenik ihtiyaçlari için bir dizi kararname çikartildi
Tras la fundación de la nueva China, la nueva China... se adoptaron una serie de medidas para asegurar higiene y cuidados médicos... a la población rural.
Dagny Juell, 26 yaşında, Norveçli bir köy doktorunun kızı. Berlin'e piyano eğitimi görmeye geldi... ve Kara Domuz'a aile dostları olan Edvard Munch tarafından takdim edildi.
Dagny Juell, de 26 años, hija de un médico rural... que ha venido a Berlín a estudiar piano... y que se ha introducido en "El Cerdo Negro"... por su amigo de la familia, Edvard Munch.
19'uncu yüzyılın sonlarında, kırsal bölgelerde yokluk çeken emekçi aileler ekmek ve para bulmayı umarak büyük şehirlere taşınıyorlardı.
A finales del siglo XIX, los trabajadores de la pobreza rural Se están trasladando a las grandes ciudades en esperanza de encontrar pan y dinero.
Seni de insanları düşünen, aile doktoru olarak görmüyordum.
Ni yo a ti como un médico rural. Preocupado por el prójimo.
Ayrı bir sahil şeridi, çok ıssız.
Litoral aislado. Muy rural.
Köyün pislikleri!
¡ Carroña rural! ¡ Fariseos!
Yerel yetkililer, turizm yetkilileri,.. .. milli parklar, kırsal komisyon, C.P.R.E..
Las autoridades locales, las turísticas, los parques nacionales, la Comisión Rural.
Yönetimin birleşmesninin porsukların yaşadığı alanın koruma statüsünü kaldırabileceğini.
¿ De que unificando la administración rural los castores ya no serían una especie protegida?
Herkes bilir bir kâhyanın ne tür tatsız haberler yazabileceğini :
Es sabido, sobre qué puede escribir un estarosta ( administrador rural ) :
MERIDIAN KIR PANAYIRI
FERIA RURAL DE MERIDIAN
1974 Station Wagon Ford.
Es una rural Ford 1974.
Bu, kırsal bir yerdir.
Es una zona rural.
Sonra o küçük kır evine giderken de. Kitty'e teklif ederken..... sana bakıyordum.
En la escena del hotel rural, cuando le propongo matrimonio.
Rural Rout 3, Chester, Missouri. Neresi oluyor?
Comarcal 3, Chester. ¿ Dónde está eso?
Ziraat mühendisi.
El experto en ingeniería rural.
Ama kişisel çabalarımla ve telefon trafiğiyle.. konunun uzmanını buldum.
Pero gracias a mi esfuerzo y a mi teléfono... logré conseguir a un experto rural.
İşte ziraat mühendisi.
Y aquí está ese experto rural.
"Ben saf bir köylü delikanlıydım." - Buraya.
Yo era un mero muchacho rural...
Polonya'da yaklaşık olarak 4 milyon Yahudi yaşamaktadır.
Unos cuatro millones de judíos viven en Polonia, pero no se les hallarán entre la población rural.
- Günaydın. - İyi uyudun mu? - Soğuk bir rüzgar mı var?
La próxima vez traeremos Mi automóvil rural.