Sahibi translate Spanish
20,188 parallel translation
Aya bayrak asmak artık onun sahibi olduğun anlamına gelmiyor, biliyorsun.
Que claves una bandera en la luna no significa que sea tuya.
- Oranın sahibi Georgia ile tanışmalısınız.
Sabéis, estoy pensado que deberíais pasaros a conocer a la dueña, Georgia.
Demek bu yüzden uzaklaşmak, çocuk sahibi olmak istiyorsun.
Y por eso es que quieres apartarte, para tener hijos.
Henüz oranın sahibi değilim.
Aún no soy el dueño de este lugar.
Güç sahibi olmanın nasıl bir şey olduğunu unuttun mu yoksa?
¿ Has olvidado lo que es tener poderes?
Zamanda yolculuk ederek, onu avlamak ve güç sahibi olmadan önce durdurmak için özel bir takım kurdum.
He reunido a un equipo de élite para atraparlo a través del tiempo y detener su ascenso al poder.
İki çift, aynı gün, aynı hastanede bebek sahibi oluyor. Önünüzdeki kâğıtları açın ve yönergeleri okuyun. Bebekler karışmış mı?
Dos parejas tuvieron bebés el mismo día en el mismo hospital.
Çocuk sahibi olmaktan bahsetmiştim.
Me refería a tener hijos.
Akıllı ev gibi. Tabii, akıllı ev, aptal ev sahibi.
Ya, bueno, piso inteligente, anfitriona tonta.
Otelin sahibi endişe ettiğini söylüyor.
Es la dueña del hotel expresando su preocupación.
- Evin sahibi kim?
¿ Quiénes son los dueños de la casa?
Gerçek bir baba, güç sahibi kalabilmek için kızının ölmesine göz yummaz!
¡ Un padre de verdad no dejaría a su hija morir para seguir manteniendo su poder!
Bir kadınmış gibi davranarak 50 yıldır burada çalışıyorum. Çocuk sahibi olamadığınız için hiç pişmanlık duydunuz mu, Anne Bernadette? Zaten bir sürü çocuğa sahibim.
he estado trabajando aqui por 50 años, pretendiendo ser una mujer alguna vez lamentastes no tener hijos, madre Bernadette?
"Sanırım kendini görebilseydin, aile kurmanın ve çocuk sahibi" olmanın ne kadar sevecen olduğunu anlardın ve sanırım bunda çok harika olurdun. "
"Creo que es hermoso que puedas verte teniendo una familia e hijos y creo que serías muy buena en eso".
Well, I really think it's lovely... çocuk sahibi olarak görürsen çok sevgi dolu olur. Bak, bak.
En realidad creo que es hermoso que puedas verte teniendo hijos y...
Amına koyayım Larry, şu an benimle çocuk sahibi olma hakkında konuşmasan da olur!
¡ No te estoy pidiendo que tengas un hijo conmigo ahora!
Sen ve Larry çocuk sahibi olmak hakkında mı konuştunuz?
¿ Han hablado de tener hijos?
Ne oldu? - Ev sahibi.
- El casero.
Çocuk sahibi olmak istemenin hiçbir yanlış tarafı yok. Hiç yok.
No tiene nada de malo querer tener hijos, nada.
Seninle çocuk sahibi olabilmek için kendini öldürecek kaç tane erkek var biliyor musun?
¿ Sabes cuántos matarían por tener hijos contigo?
Asla daha çok yaşamak isteyeceğimi aile ve çocuk sahibi olmak isteyeceğimi düşünmemiştim.
Nunca pensé que querría quedarme, tener una vida, y un hijo.
Köpek sahibi tasmadaki bilgiyi güncellememiş olabilir.
El dueño del perro no debe haber actualizado la información del collar.
Sahibi Linus Murphy, civarda yaşıyor.
Es un tal Linus Murphy. Vive cerca.
Bu benim çocuğum ve o da bir çocuk sahibi olmak üzere.
Esta es mi familia, y va a tener su propia familia.
Ve bu konuda bir fikir sahibi olma hakkın yok. Çünkü ne kadar zamandır hamileyim bilmiyorum ve senden mi onu bile bilmiyorum. Ayrıca bu konuda da bir fikir sahibi olma hakkın yok.
Y tú no tienes opinión sobre eso, porque no sé durante cuánto tiempo he estado embarazada, y ni siquiera sé si es tuyo, lo cual tampoco te da derecho a tener una opinión.
Senin eroin kullanmanla ilgili benim fikir sahibi olma hakkım olmadığı gibi. Senden söz isteme hakkına da sahip değildim.
Al igual que a mí no se me permite tener ninguna opinión sobre que te metas heroína, y no me está permitido pedirte que hagas cualquier promesa.
Bu anlaşma teklifimizin özetini içeriyor Frankie Bergstein adıyla kayganlaştırıcının yaratıcısı ve sahibi satın alırsak $ 25.000 kazanacak.
Ahora, este contrato detalla nuestra oferta para que Frankie Bergstein, creadora y dueña del lubricante reciba veinticinco mil dólares por compra.
Ev sahibi olmayı severim.
Me encantaría alojar otras vidas.
Kardeşlerim ve bacılarım bu dünyadan göçerken nereye gittiğiniz hakkında biraz bilgi sahibi olmalısınız.
Hermanos y hermanas, deberían de estar pensando un poco sobre adónde irán, cuando salgan de este mundo.
"Er Core de Roma" restoranının sahibi hakkımda şikâyette bulunmuş olmalı.
El propietario del restaurante "Er Core de Roma" debe haber presentado una denuncia contra mí.
Zamanda yolculuk ederek, onu avlamak ve güç sahibi olmadan önce durdurmak için özel bir takım kurdum.
He reunido un equipo de elite para cazarlo a través del tiempo y detener su ascenso al poder
Sahibi benim buranın...
Soy la dueña.
O buranın sahibi.
Ella es la dueña de este lugar.
Ve bu da, Nick, bu evin güzel sahibi... Tia.
Y esto, mi querido amigo Nick, es la hermosa dueña de esta casa Tia.
Preet's ailesi Kral Craig'ın arazisinin sahibi.Geçen sene aldılar
La familia de preet ahora posee bienes raíces del Rey Craig.
Bazen çocuk sahibi olmak da bencillikten gelebiliyor.
Tener un hijo también puede ser un acto de egoísmo.
Kız çocuğu sahibi olduğum için mutluyum.
Tener a mi hija me dio una gran alegría.
"# ilk kez ev sahibi oldum," "# vay be!", "# dunyaya bir kez gelirsin."
Hashtag dueño de casa primerizo. Hashtag hurra. Hashtag vives una vez.
Kulüp sahibi telefondayken aklımdan bin tilki geçti.
Cuando te llama el dueño, piensas muchas cosas.
Çoçuk sahibi olmayı düşünüyoruz.
Estamos pensando en tener hijos.
Dükkânın sahibi senin de orada olduğunu söyledi.
Bueno, porque el tipo que posee este lugar, dijo que eran solo alli.
Lucas, karımı tanıyorum. İnanç sahibi, sağlıklı, güçlü bir kadın olduğunu biliyorum ama şimdi...
Yo conozco a mi esposa, sé que es una mujer de fe, una mujer luchadora con una salud de hierro, pero ahora...
Sana söylemek istemezdim ama, biz hisse sahibi değiliz.
Siento decírtelo, pero no somos accionistas.
Kanalın sahibi Panorama Datacom, onlar için bir dizi program yaptım. Yelkencilik kanalları SN1 ve 2 ile başladım.
Los dueños del canal son Panorama Datacom, y he hecho muchos shows para ellos, comenzando por las cadenas SN1 y 2 de navegación.
Yani 16 yaşımdayken, Electric Mills'te yaşayan annemle onun benzinlik sahibi babasının ilişkisini öğrendim.
Aparentemente, a los 16 descubrí que mi mamá, que vive en Electric Mills, tuvo un amorío con su papá, gerente de una gasolinera.
Biraz sorumluluk sahibi ol.
¡ Sé sensata!
Telefonun sahibi motosiklet kazası geçirdiği için buraya getirildi.
El propietario de este teléfono tuvo un accidente de motocicleta.
Ve çiftliğin sahibi suçlamada bulunmak yerine beni aradığı için çok şanslısın.
Tienes suerte de que la dueña de la hacienda me llamara a mí y no presentara cargos.
Emma, atların sahibi olduğu çiftliğe hoş geldin.
Emma, bienvenida a la hacienda de los caballos.
At sahibi olmaya değer mi?
¿ Por qué vale la pena tener un caballo?
836 numara, Katrine. Binicisi Anne Thompson, sahibi Wade Thompson.
Número 836, Katrine la monta Anne Thompson, su dueño es Wade Thompson.