Sahte translate Spanish
15,829 parallel translation
Sahte aşk.
Amor torcido.
Özellikle de sahte gözyaşlarına.
En especial esas enormes lágrimas de cocodrilo.
Sonra sette eşyalar kaybolmaya başladı. kızların kullandığı ufak şeyler. Ruj, parfüm, sahte takılar gibi.
Y entonces empezaron a desaparecer cosas... cosas sin importancia, cosas de chicas, como pintalabios, perfumes, joyería de fantasía.
Çok güzel. Lanet kayıtlar sahte yani.
Hermosa. registros Fuckin'son falsas.
Amerika da her şey sahte.
Estados Unidos es una farsa.
Yanlış ipuçları, sahte telefonlar...
Pistas falsas, bromas telefónicas...
Tanrım, yarın küçük oğlumuzun cenazesi var ama sen cesedi sahte diyorsun.
Cielos, mañana es el funeral de nuestro hijo, y dices que el cuerpo no es el suyo.
Benny Hammond'ı öldürdünüz, sahte Will Byers cesedi yaptınız.
Mataron a Benny Hammond, fingieron la muerte de Will Byers.
- Unutma, sahte kimliğin bok gibi.
Recuerda, tu identificación falsa es una mierda.
Film kiralama kayıtları ve Angela Wright'a yapılan gibi sahte.
Es como esta falsa cosa de videocentro y esa Angela Wright.
O aksan sahte.
Ese acento es falso.
Sahte karate yapan pislik bu işte.
Y este hijo de puta se hace el que sabe karate.
Ve sahte, klişe, "nereye gidersen ben de gelirim" diye yavşakça değil.
Y no de esa forma falsa y cursi de "voy donde tú vayas".
DJ sahte funk, küçük cüce taklit pislik.
¿ Fingiendo el funk, enano embaucador hijo de puta?
Bu noktada ben çakma gibiyim, bu da ben lanet bir sahte demek.
En este momento, soy como un embaucador, o sea que soy un puto farsante.
Kafiyelerimizi geliştirip sahte DJ ekipleriyle yüzleşelim.
Perfeccionar las rimas, cargarnos a esos falsos grupos de DJ.
Sahte düzen kurdular.
Montaron un equipo falso.
Burada bayağı sahte mal görüyorum.
Veo mucha falsificación por aquí.
Sahte konser verdin.
Fingir que estabais pinchando.
Sen ve diğerleri sahte konser verdiniz.
Tú y tus amigos timasteis a la gente.
O korsan Flash kasetini kullanıp sahte DJ'lik yapan tipler.
Usaron cintas piratas de Flash para fingir que estaban pinchando.
Herc, konserinin kaydını yapıp sahte DJ'lik yapacaklardı.
Grababan tu música para hacerse pasar por ti.
Get-Down Kardeşler'in sahte olmadığını kanıtlarım topunuza.
Demostraré que los Hermanos Get-Down no son unos farsantes.
Bu sahte funk'la Herkesi coşturduk
Fuimos unos impostores Ante todo el mundo
Düzenbaz, serseri Sahte kasetçi
El vendido, el traidor El pirata de cintas
Yüreğiyle çalar Ve asla sahte değildir
Le sale del corazón y no es de plástico
- Anladı o. Koon'un içi boş popülist yaklaşımı çok sahte ve müstehcen.
El populismo vacío de Koon es vulgaridad fraudulenta.
Diğer sahte müstehcen şeyler hakkında konuşuruz.
Discutamos las demás vulgaridades fraudulentas.
İki sahte iflastan ceza aldı ve aile mirasımız cezalardan suyunu çekti.
Recibió dos cargos por bancarrota fraudulenta y el patrimonio familiar se consumió por todas las multas.
Çok sersemler gül çalılıklarına sahte kamelya ekmişler.
Ponen camelias falsas en los rosales. Son tan bestias...
Pekala, işin güzel kısmı sahte insanlar kullanmak ve ben de dizlerine kadar sahte insan getireceğim.
Vale, el negocio de la belleza está lleno de falsos aduladores, y estoy pensando en traer a los peores de rodillas.
Oregon'dan olduğumuzu kanıtlayan sahte kimliklerimiz var.
Tenemos identificaciones falsas diciendo que somos de Oregón.
İyi haberse her 30 günde bir tekrar kurabilirim sahte e-mail ile.
Y la buena noticia es que puedo reinstalarlo cada treinta días con una cuenta falsa.
Sahte rapor yazamam!
¡ Simplemente no hago certificados falsos!
Bana sahte olduğunu söyledi!
¡ Me dijo que era una falsificación!
Hayır, sadece birkaç sahte arama.
No, sólo unas pocas llamadas falsas.
Sulh hakimi, pasaportun sahte olup olmadığını öğrenmek için Gabon'la iletişime geçti.
El magistrado se ha puesto en contacto con Gabón... para comprobar que no se trate de un pasaporte falso.
Polis, Felicie'yi çalıştırdığını anlamasın diye onlara sahte pasaport verdi.
Entregó un pasaporte falso para que la policía no supiera... que hizo trabajar a Félicie.
Çeklerinin karşılığı olduğu, sahte para vermedikleri sürece olanlara karışmamam gerektiğini uzun zaman önce öğrendim.
Siempre que los cheques y el dinero estén hechos del papel adecuado, aprendí hace mucho tiempo a no mirar tras las cortinas.
Bu İblis sahte değil.
La Bestia no es un niño.
Jackson'la kralın kemiğine kuru kafa ve sahte kan ekledik.
Jackson y yo agregamos la calavera y sangre falsa en el hueso del rey.
Sahte kan paketini açarken elimi kestim de.
Me corté abriendo el paquete de sangre falsa.
- Sahte çiftçi nedir ki?
- ¿ Qué sería un granjero falso?
Bunlar sahte
Son falsas.
Düğün davetlileri acaba.. ... sahte olabilir mi
"¿ Los asistentes a una boda pueden... ser falsos?"
... sahte miydi?
¿ eran falsos?
Düğündeki akrabaların hepsi Sahte miydi?
Tus familiares de la boda, ¿ eran todos falsos?
Polis raporunun sahte olduğunu doğrulayabilecek tek kişi Hrafn'dı.
Hrafn es el único que podía confirmar que el informe de la policía era falso.
Sahte bilgileri mükemmel.
Sus credenciales falsas son excelentes.
- Bu arama sahte.
Es una llamada trucada.
Sahte portakalları var onun.
Tiene pechos falsos.