English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ S ] / Salsa

Salsa translate Spanish

5,904 parallel translation
Şu erkek arkadaşınla birlikte ve şu anlata anlata bitiremediğin sosla birlikte gel, masama katıl.
¿ Por qué no coges a tu novio y esa salsa de mantequila de la que has estado alardeando, y venís a mi mesa? Vamos.
Soslu köfte ve bezelyeli patates püresi.
CARNE MECHADA Y SALSA CON GUISANTES Y PURÉ DE PATATAS
Joe Joe'nun Acılı Sosu
SALSA PICANTE.
- Bu sosun biraz katkıya ihtiyacı var.
- Esta salsa necesita un toque.
Herkesin bol soslu ucuz bir et parçasına bu kadar heyecan yapmasını anlamıyorum.
Bueno, es que no entiendo cómo alguien puede emocionarse por un pedazo de carne barata con salsa.
Uzun süredir kısık ateşte domuz eti yapmak istiyorum ev yapımı barbekü sosuyla birlikte.
he pensado mucho en hacer barbacoa de cerdo ¿ con salsa barbecue casera?
Barbekü sosu nedir ki?
¿ Cómo es la salsa barbecue? No sé.
Bilmem ki. Sanırım bir çeşit çeşnili domates sosu, değil mi?
Creo que es salsa de tomate con especias ¿ verdad?
- Gitmem lazım. - Bence domates sosundan daha tatlı.
Creo que es más dulce que la salsa de tomate
-... yunusların öldürdüğü ton balığı, salsa...
Atún mata-delfines, en salsa...
bouillabaisse yaparken kullandığın özel bir sos.
Es una salsa que haces para acompañar la bouillabaisse.
- Ben olsam "Meksika sosunda Kore sebzesi" derdim.
Yo habría dicho la especia de la salsa.
Deniz mahsulleri soslu linguine ana yemeğin yanında soslu salata ve bir kadeh beyaz şarap alacağım. İki tane soslu linguine, iki tane ana yemek yanı soslu salata ve iki tane beyaz şarap. Çok iyi.
Tomaré el linguini con salsa de almejas, una ensalada con aderezo de mayonesa, y una copa de vino blanco.
Çikolata ve çilek sosu büyük patlama sonrasındaki lav gibi baksana.
Veis, el chocolate y la salsa de fresas se supone que son la lava de después de la gran explosión.
Sos da geldi.
Aquí viene la salsa.
Sadece bana domates suyu soya sosu ve fıstık ezmesi lazım.
Solo necesito un zumo de tomate, algo de salsa de soja y un poco de mantequilla de cacahuete.
Ne olduğunu saklamak için ne kadar soslasam da ikisinin de ağzına balık sokamadım.
Nunca he conseguido que ninguno coma pescado por mucha salsa que usara para taparlo.
Barbekü sosunda kimyon mu var?
Oye, ¿ tiene comino esta salsa barbecue?
Bir de sos var.
Y la salsa.
Sakin sosa baslatmayin bile.
No dejen que comience a hablar de la salsa.
Cogu insan da sosu bastan savma yapar zaten.
Verán, mucha gente se rinde con la salsa.
Ama sosu bastan savamazsin.
No pueden rendirse con la salsa.
Sos olmazsa, turta da olmaz.
Sin salsa, no hay pastel.
Sosa bakabilir misin?
¿ Cuidarías mi salsa?
Sos falan yapıyoruz.
Estamos haciendo salsa y todo.
Tamam, bütün cips ve sosları masaya yığalım da biz çorba yapana kadar insanlar otlansın azıcık.
Muy bien, pongamos las papas y la salsa en la mesa, para que la gente coma - mientras hacemos la sopa.
Salsa, bir nevi.
Es salsa, más o menos.
Ve de sos getirmemişsin.
¡ Y no trajiste salsa para remojarlos!
- Balon kesinlikle olmalı. Ayrıca cips, sos, büyükler için bira sosisli, hamburger, pasta almalıyız. Pinata almayı da unutmamamız gerekiyor.
- Globos por descontado, y cogemos patatas, salsa, cerveza para los mayores, perritos, hamburguesas, tarta, y por último pero no menos importante, una piñata.
Bir şeyler yemelisin. Elma püresine ne dersin?
Debe comer algo. ¿ Que tal la salsa de manzana?
Şimdi, bu ekşili et suyu sosu.
Ahora, esta es salsa agria.
Öteki de ev yapımı domates sosu.
Y esta otra es salsa de tomate casera.
İki tane pirzolalı'French Dip Sliders've iki tane de Pepper Jack ve mayonezli Belçika kızartması.
Dos costillares, salsa francesa, y dos patatas belgas con mayonesa Pepper Jack.
Mole'in bir sos olduğunu biliyorsun değil mi?
¿ Sabes que Mole es la salsa, no?
Eğer tat olma duyunu kaybetmediysen veya kendini geliştirmeyi beceremediysen sosu, başka bir sosla soslayamazsın, Seth.
No se le pone salsa a la salsa, Seth, a menos que no tengas gusto o no prestes atención.
Şu sosu uzatsana.
Pásame la salsa.
Orada olacak, ben de oraya gidiyorum ve orada Darth Vader kafandan aşağı soya sosu dökecek.
Ahí es donde va a estar, y ahí es donde voy, y- - Y ahí es donde Darth Vader va a arrojarte salsa de soja en la cabeza.
- Lezzetin farkına varıyor insan.
- Solo prueba la salsa.
- Soya sosu, lütfen.
Salsa de soja, por favor.
Sadece spagetti ve domates suyu.
Sólo es spaguetti con salsa de tomate.
Salça o, salak.
Es salsa, idiota.
Hiç cips sosun var mı?
¿ Tienes más de esta salsa?
Buzdolabında tüm bulabildiğim süresi geçmiş bir sos ve Axl'ın pantolonları oldu.
Todo lo que pude encontrar en el refri fue un viejo frasco de salsa y los pantalones de Axl.
Frankie akşam yemeğinde salata sosu yedik.
Frankie, anoche cené salsa.
- Şahane bir salsa soslu salata döktüm.
Me he derramado una maravillosa salsa de invierno.
Biber çeşnili İtalyan içli köftesi.
Salsa de pepinillos y pimienta sobre tus arancini. Buena jugada.
Hiç olmazsa sosun içinde değilmiş.
Al menos no estaba en la salsa.
Yaban mersini sosunu uzatır mısın lütfen?
Pasa la salsa de arándanos.
Sos ister misin?
¿ Un poco de salsa?
- Sos?
- ¿ Salsa?
Dürüst olmam gerekirse, o...
- Perdone, ¿ puedo coger la salsa, por favor? - Sí. - Gracias.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]