Satranç translate Spanish
2,499 parallel translation
Satranç.
Ajedrez.
Baban sana satranç öğretmiştir.
Tu padre debe haberte enseñado ajedrez.
Fleming'in Satranç olduğunu sadece o kanıtlayabilir onu konuştururuz, bunun anlamını biliyor musun?
El es el único que puede probar que Fleming es Chess, lo hacemos hablar, sabes lo que significa?
Marty, Fleming'in Satranç olduğunu kanıtlar adım temize çıkar ve ben de eve dönerim.
Marty prueba que Fleming es Chess, Mi nombre es limpiado, y me iré a casa.
Ama benim Sang Tan takımından daha pahalı olduğumu biliyorsun, değil mi Satranç?
Pero sabes que espero un poco mas que el precio del traje, no crees Chess?
- Satranç'tan!
- De Chess!
- Gerçek Satranç'tan mı?
- ¿ Del verdadero Chess?
Satranç, Peter Fleming.
Peter Fleming es Chess.
Peki, bu satranç.
Esto es ajedrez.
Woo-hoo! Dediğim gibi, insanların üzerinden satranç taşı gibi hamleler yapamazsın.
Vale, como iba diciendo no puedes tratar a esta gente como peones en una retorcida partida de ajedrez.
Luc'un yapmadığı şey yokmuş. Satranç kulübü, Fransızca kursu, münazara grupları zehir gibi akıllı çocukmuş.
Luc hizo todo, club de ajedrez, francés, debate...
O halde, oklama hakkında konuşmak istersen Ya da satranç gibi daha Uygun bir oyun hakkında Bütün hareketleri gösterebilirim.
Así que si quiere hablar de dardos después, o un más apropiado juego de ajedrez, podría decir en voz alta las jugadas.
Satranç oynadık.
Jugando al ajedrez.
Maura'nın da dediği gibi, sadece satranç oynuyoruz.
Como dijo ella, Jane, sólo estábamos jugando al ajedrez.
Peki, bu durumda, Tommy dünya standartlarında bir satranç şampiyonu olduğunda, onunla yatabilirsin.
Bueno, vale, entonces cuando Tommy se convierta en el campeón del mundo de ajedrez, podrás dormir con él.
Biliyor musun, satranç oyunumdan beni kasıtlı bir şekilde uzak tutmaya çalıştığını düşünmeye başladım.
Estoy empezando a pensar que estás intentando alejarme deliberadamente de mi partida de ajedrez.
Satranç oynamasını nereden biliyorsun?
¿ Cómo? ¿ Sabes jugar al ajedrez?
Livingston bir satranç turnuvasına ev sahipliği yapıyor.
Livingston organiza un torneo sorpresa de ajedrez.
Umarım bu turnuva ile birlikte Küresel Satranç Topluluğu Dubai'yi de aralarına ekleyecektir.
Espero que este torneo ponga a Dubái en el mapa de la comunidad mundial ajedrecista.
Satranç dehası.
Un prodigio del ajedrez.
Annesi vefat ettiğinden bu yana, hayatta tek ilgilendiği şey satranç olmuş.
Desde que su madre murió, se ha dedicado en su carrera.
Satranç turnuvanızın bir parçası olmayı çok isterim.
Estoy encantado de ser parte de su torneo de ajedrez.
Uluslararası Satranç Gazetesi için çekeceğim bir baba-kız fotoğrafı güzel bir kapak resmi olurdu.
Una foto padre-hija sería buena portada para la revista mundial de ajedrez.
Robert'in hayatım boyunca bana öğrettiği tek şey sanırım satranç oyunu oldu.
Lo único que Robert me ha enseñado a hacer es... Bueno, creo que me enseñó a jugar ajedrez.
Aslında sadece kötü bir satranç oyuncusu.
No, ¿ saben qué? Es un mal perdedor.
- Satranç oynuyor.
- Jugando ajedrez.
Ya bir dehayla ya da bir hilebazla satranç oynuyor gibiyim.
Es como si jugara al ajedrez con un genio o con un tramposo.
Satranç oyunlarımızı özleyeceğim.
Voy a extrañar nuestras partidas de ajedrez.
Parktaki adamlarla satranç oynamak gibi.
Es como jugar al ajedrez en el parque con esos tios.
Savaş galaksiyi parçalamaya devam ettiği sürece, gezegenler, tehlikeli bir satranç oyununun piyonları haline geliyor.
Mientras la guerra continúa fracturando la galaxia los planetas se convierten en peones de un peligroso juego de ajedrez.
Satranç üzerinden poker.
El póker más que el ajedrez.
- Bu gerçek satranç değil.
- No es un ajedrez de verdad.
Benim bulduğum Satranç-Risk isimli, eğlenceli oyunu oynamaya ne dersin?
Querés jugar un juego divertido conmigo que inventé llamado "chess-risk"?
Yarım Satranç, yarım Risk, oynaması 15 saat falan sürüyor.
Es mitad ajedrez, mitad Risk y toma como 15 horas para jugarlo
O halde neden Bayan Godfree beni satranç kolu başkanı yapmadı?
¿ Y por qué el Sr. Godfree no me ha nombrado capitán del equipo de ajedrez?
- Bu çok garip, Satranç tahtasının dışarı çıktığını hatırlamıyorum.
- Es extraño, no recuerdo que el tablón de ajedrez estuviera fuera.
Güzel, biraz satranç oynayacağız sanırım, değil mi?
Bueno, supongo que vamos a jugar al ajedrez, ¿ vamos?
Yarın bizimkiler futbol oynarken seninle ben, atlatmaya çalıştığın satranç rövanşını yapalım mı?
¿ por qué tú y yo no nos echamos esa revancha al ajedrez que has estado evitando?
- Satranç.
Ajedrez.
Langford ve Grace uzun zamandır satranç oynuyor.
Langford y Grace estan jugando una larga partida de ajedrez.
Hücresinde satranç tahtası bulundurmasına izin veriliyor mu?
¿ Se le permite un tablero de ajedrez en su celda?
Sorunumuz şu. Bir satranç tahtası üzerinde yüzbinlerce muhtemel hamle yapılabilir.
Quiero decir, el único problema es que hay cientos de miles de posibles movimientos en un tablero de ajedrez.
Bebe kesinlikle satranç tahtasının resmini çekti.
bebe definitivamente fotografió el tablero de ajedrez.
Kardeşin babanın satranç hamlelerini yabancı bir casus şebekesine iletiyor.
Tu hermana está pasandole através de sus movimientos de ajedrez a una red de espionaje extranjera.
İnsan satrancı da neyin nesi be?
¿ Qué rayos es el ajedrez humano?
Geçen seneki insan satrancı fiyaskosundan sonra,... kaybetmeyi hazmedemeyen bir sürü insan gördük.
Después del fiasco del ajedrez humano del año pasado hubo muchos perdedores dolidos.
Basketbol takımıyla mı? - Satranç
De ajedrez.
Herkes bunun Porto Riko satrancı olduğunu biliyor. Annie, sadece pizza.
Todo el mundo sabe que es ajedrez puertorriqueño.
Sadece, Reaganla olan düşsel satrancını deniyorum.
Que yo solo era un peón en tu ajedrez emocional con Reagan.
Yada satranç.
O sobre el ajedrez.
Satrancın nasıl oynandığını biliyorum.
Se como jugar al ajedrez.