English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ S ] / Saygısız

Saygısız translate Spanish

1,303 parallel translation
Mario, sınıf düşmanı gibi davranmanız üzücü. İşte fırsat... - Bu yaptığınız, çalışan sınıfın önderliğinde ulusumuzun başardıklarına büyük saygısızlık.
Es triste ver que te comportas como un enemigo de la clase... y ver que no tienes absolutamente ningún respeto por nuestra nación... que, bajo la guía de la clase trabajadora...
"kız kendisine sahte sevgi gösteren ve saygısızca davranan biriyle evlenmek üzereydi."
El odio a su hogar, un desengaño amoroso, y el desprecio hacia su esposo.
Saygısızsınız. Hiç görgünüz yok.
No tienes modales!
Saygısız yaşayabilirim, tamam, fakat benim kişnişim nerde?
Acepto que no se me respete, ¿ pero dónde está mi cilantro?
Şu ana kadar gördüğüm en saygısız ve yaratıcı oyun planlarıydı.
Ese plan fue lo más irreverente e imaginativo que he visto.
Anlayışlı olmaya çalışıyorum. Ama kurallarıma uymamakla ve saygısız küfürlerinle evimi kirletmekte ısrar ediyorsun.
Trato de ser comprensiva pero insistes en desobedecer mis normas y contaminar mi casa con tus blasfemias.
Çok saygısız.
Es muy irrespetuoso.
Bize böyle saygısızlık etmelerine göz mü yumacağız?
¿ Dejar que nos falten el respeto?
Bu hafta Joey Blossom'a saygısız aşkla ilgili iyi bir ders verir.
Esta semana, Joey le da a Blossom una valiosa lección sobre amor serio.
Saygısız davranışınız, karın ağrısından başka bir şey değil!
Capitán, me jode mucho su irreverencia.
- Yapabileceğim en korkunç, en saygısız şey olduğunu biliyorum... - Sus, sus.
Sé que es la cosa más horrible e irrespetuosa que podría haberte hecho- -
Sinemaya gittiğimizde patlamış mısır satan kızın "saygısızlık ettiği" gibi miydi?
Es como cuando fuimos al cine y la chica de las palomitas la molestó?
Efendim, saygısızlık etmek istemem ama hapse attığınız katillerin % 90'ının davasında cinayet silahı yoktu!
Con todos mis respetos, el 90 % de los asesinos de Attica fueron encerrados sin hallarse el arma.
Efendim, saygısızlık etmek istemem ama,..... doğruyu yapıp yapmadığımız konusunda şüphelerim var.
Señor, no quiero faltarle el respeto pero, tengo dudas en cuanto a si estamos haciendo lo correcto.
Saygısızlık etmek istemem ama bu işe karışmamanız gerekir. Çünkü bu kararı ancak ben ve ailesi karar verebilir.
Con todos los respetos, ésa no es decisión suya, sino mía o de la familia del Dr. Waterston.
Saygısızlık olmasın ama, bu kızı almazsanız, çılgınsınız.
Miren, con todos mis respetos, si no Ia aceptan, están locos.
Saygısızlık etmek istemem ama beni yanlış anladınız.
- Perdón, pero me malentendió.
Saygısızlık etmek istemem efendim ama imkansızı istiyorsunuz.
Con todo respeto, lo que pide no se puede hacer.
- Efendim, çok saygısız.
- ¡ Qué falta de respeto!
Seni saygısız çocuk!
¡ Irrespetuoso!
Tembel ve saygısız olduğumuzu söylüyorsun Ama çalışacak gücümüz kalmıyor ki.
Uds. Nos llaman perezosos o irrespetuosos, pero no nos dan personal para el trabajo.
Saygısız olmak istemem ama bunu ondan duymak hakkımdır.
Creo que tengo derecho a que me lo diga ella.
Ama bunu saygısız bir patrona vermeyeceğim.
Pero no lo haré por respeto a los demás.
Robotlar bugünlerde çok saygısız!
¡ Qué insolentes se han vuelto los robots!
Saygısızlık etmek istemem efendim ama imkansızı istiyorsunuz.
Estamos en guerra. Por supuesto que hay riesgos.
Davranışınızın çok saygısızca olduğunu söyledi.
Él dice que su comportamiento es irrespetuoso.
Saygısızlık etmek istemem ama gelecekte kızının ne olacağını şimdiden bilebilmene imkân yok.
Con todo respeto : ¡ usted no tiene idea de qué es lo que será su hija!
Yasalarımızı görmezlikten gelip, kutsal kültürümüze saygısızlık ediyor.
No sigue la ley y profana nuestra cultura. Y aún peor.
Saygısızlık etmek istemem ama, sizden daha üst mevkilerde olanlar bize öğretildiği gibi tekrar toplanmamızı emrediyorlar efendim.
Con todo respeto, señor, pero oficiales de rango superior al suyo... dejaron ordenes de que nos reagrupáramos cuando se nos indicara
Dr. Legaspi sadece kötü yargılarda bulunmakla kalmadı, hastalarına karşı pervasız bir davranış sergiledi, meslektaşlarını aşağıladı, otoriteye saygısızlık etti.
La doctora Legaspi no solo ha mostrado su falta de juicio también una actitud imprudente con sus pacientes y con la autoridad. Está despedida.
Gençler düşüncesiz, saygısız ve yemek yiyen makinelerdir.
Afrontemoslo, los adolescentes son desconsideradas y pequeñas maquinas de comer.
Siz ikiniz doğmuş en büyük nankör, terbiyesiz, saygısız oğlanlarsınız.
No lo habríamos hecho si no hubieras sido tan dura solo por poco de barro en el piso.
Şimdi saygısızlığınızın bedelini ödeyeceksiniz.
Ahora pagarán por su insolencia.
Bu 26 Ekim günü dünyanın yaratılışının 5703. yılında Polonya, Yanouf'ta Rochele Mordecai Shiskel'in kızı bakire Leah Shiskel, damat Shmuel Lvovich'in Musa ve İsrail'in geleneklerine uygun olarak karısı oluyor. Shmuel, İsrail kanunlarına göre karısına saygı duyacak,... besleyecek ve göz kulak olacak.
En este 26 de Octubre... del año 5703... de la creación del mundo en Yanouf, Polonia... el novio Shmuel Lvovich tomará a la virgen Leah Shiskel... hija de Rochel y Mordecai Shiskel... como su esposa... según las costumbres de Moisés y de Israel... para respetarla, alimentarla y cuidarla... según las leyes de Israel.
Çok hasta. Babamın pozisyonundaki ve yaşındaki bir adama saygı göstermeyi hatırlamalısınız belki de.
Sr. Preston, debería recordar el respeto que hay que mostrarle a un hombre de la posición de mi padre.
Eğer onun hakkında bu kadar iyi düşünüyorsanız onun benim hakkımdaki yargısına saygı göstermelisiniz.
Si piensa tan bien de él, debería respetar su decisión.
Neden? Kadınların akılları, bu saygıda daha iyi çalışır. Rahatsız etme.
Usted apenas tendrá un pequeño muchacho dulce. ¿ Feliz?
Saygıdeğer Belediye Başkanımız bu fikre sıcak bakmıyor.
Creo que el Honorable Alcalde odia esa idea.
Kanun dışı yaşıyor olabiliriz, ama birbirimize saygı duyarız.
Podemos vivir fuera de la ley, pero nos respetamos los unos a los otros.
Korkarım sizden kız arkadaşım ve benim paylaştığımız bu ana saygı göstermenizi isteyeceğim. Çünkü bu aşk ve önemsemenin özel bir kutlaması. Ve de eşi bulunmaz ruhani ve hissi anlayışın.
Tendré que pedirles que respeten este momento que comparto con mi compañera porque es una celebración de amor y afecto y comprensión emocional y espiritual.
Saygısız yumurcak.
Mocoso imprudente.
İzin saatini geçirdiğin ve bize karşı saygısız olduğun için neden seni ödüllendireyim ki? Ne halt ederek saygısızlık ettim acaba?
Probablemente esté pasando menos frío que nosotros ahora.
Fakat onların saygısını da kazanmalısınız. Gördünüz mü?
Pero tines que controlar su respeto tambien ves?
Fakat biz o hayata her zaman saygı duymamışız.
Pero no hemos sido siempre respetuosos de esa vida
Tüm saygımla, asla olmamış olaylardan dolayı suçluluk hissi kararlarınızı etkileyebilir.
Con todo respeto. Su juicio puede estar nublado por sentimientos de culpa sobre un incidente que nunca ocurrió.
Yalnız konseye şunu saygıyla hatırlatayım tarih öncesi kozmolojik modellere dayalı Aristo öncesine uzanan ipuçları üzerinde çalışıyoruz.
Excepto recordar a este consejo que trabajamos con datos basados en antiguos modelos cosmológicos... de antes de Aristóteles.
İki yıldır kızlarımız aynı dans takımında ve sana bir kadın olarak saygı duyuyorum ama ama oğlunun bu davranışına şahit olduktan sonra, sizin hakkınızda ciddi şüphelerim...
Rose, te diré esto porque nuestras hijas están en el mismo grupo de danza, y te respeto. Pero después de ser testigo del comportamiento de tu hijo tengo enormes dudas acerca de tu...
Dedektif, Alan'ın bununla herhangi bir şeyi yapmış olduğunu sanıyorsanız, bilin ki..... O en düzgün ve dünyada yasalara en çok saygı gösteren vatandaştır.
Detective, si usted piensa Alan había nada que ver con esto, que es el más recto, más respetuosos de la ley ciudadano en el mundo.
Biraz saygılı olamaz mısınız?
¿ Podrían mostrar un poco de respeto? .
Bazen sevimsiz insanlarla işbirliği yapmalısınız, hoşlanmadığınız, güvenmediğiniz, saygı duymadığınız, belki evinize almayacağınız insanlarla.
A veces hay que cooperar con gente indeseable, gente que no te cae bien gente de la que no te fías, a la que no respetas... ¡ La clase de gente que nunca invitarías a tu casa!
Güvenlik görevlisi olarak konuşmam gerekirse kendine birazcık saygısı olan hiçbir hırsız kendine bu adı vermez.
Bueno, hablando estrictamente como oficial de seguridad, Te aseguro que alguien que se precie de ser un buen ladrón no lo haría nunca. No darse a sí mismo un nombre como ese.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]