Saçları translate Spanish
11,432 parallel translation
Ama saçların çok tatlı büyümüş.
Qué bonito te creció el cabello.
Saçları güzel.
Su cabello es lindo.
Tanrım saçlarınla mükemmel...
Cielos, qué bonita eres con el cabello...
Şu boylarda, tarçın rengi saçları ve solgun bir ten rengi ve mavi gözleri var...
Ella está a punto uhhh que alto. Ella tiene el pelo canela y suave piel pálida,
Saçları iyi mi kötü mü umrumda değil.
No importa si los hermanos Laudrup tienen lindo el cabello.
Hem briyantinli saçları ve blazer ceketleriyle bu çocuklar...
Y esos chicos con el cabello engominado y sus sacos.
Şu siyah saçlarına bir bak.
Mira este cabello negro que tienes.
Saçları yüzünden mi başı belada?
¿ Está en problemas a causa de su cabello?
Ama ben yengemin resmini görüyorum. Ben odasında saçlarını tararken bana hayattan bahseden kadını...
Pero yo veo el retrato de mi tía, una mujer que me hablaba de la vida... mientras yo le cepillaba el pelo.
Hepsinin saçlarını uzatacaktık ve ben hepsine gezegendeki en eski dilden isimler koyacaktım.
Y veremos que todos se dejen crecer el pelo y a todos les pondré nombres del idioma más antiguo del planeta :
Saçları uzunmuş.
Con el pelo largo.
Doğuştan kıvırcık saçlarım!
¡ Mi cabello rizado natural!
O zamana saçlarım dökülmüş ve derim buruşmuş olur.
¡ Estaré calva y arrugada para entonces!
General Muzaffer, bakıyorum dolgun sarı saçlarınızı uzatmışsınız.
General Custer, veo que se dejó crecer su elegante cabello rubio.
Senin gibi çok kişi tanıdım. Bir kere saçları griye dönüp omurgaları onlara hançer misali saplandı mı kendi geçmişlerini gözden geçirmeye gelen adamlar.
He conocido a muchos como usted, hombres que, una vez que sus cabellos sangran gris... y sus espinas les cortan como dagas, vienen a revisar su propia historia.
Besledim. Yıkadım. Saçlarını taradım.
La alimentaba, la bañaba, peinaba su cabello, frotaba linimento en sus cicatrices.
Beyaz saçlarından etkilenmem mi gerekiyor?
¿ Crees que sus canas me intimidan?
Rachel saçlarını kestirecekti de.
Porque a Raquel se le caerá el cabello.
O kadar pürüzsüz ki bence saçlarım dökülmemiş.
Qué liso. Creo que no me he quedado calvo.
Saçları nefes kesici.
Tiene un cabello espectacular.
Saçların ıslak.
Tu cabello está mojado.
- Saçlarını kısaltmışsın.
¡ Te cortaste el cabello! Cabrón.
Onun sarı saçlarına ve sakalına aşığım.
Amo su pelo rubio y su barba.
Dehşete kapılırdım eskiden geceleyin duyduğum feryattan. Dik dik olurdu saçlarım ne zaman dinlesem kasvetli, heyecanlı bir hikâye sanki gerçekmiş gibi.
Hubo un tiempo en que un grito nocturno helaba mis sentidos y todo mi cabello se erizaba ante un cuento aterrador...
El değmemiş yıldız tarlasından koyu saçlarıma uzanamazsın.
♪ No subirás a mi cabello oscuro ♪ ♪ De los embalses principales A las estrellas importantes ♪
Koyu saçlarıma uzanamazsın hoyrat dalgalar labirent boyunca akarken.
♪ No subirás a mi cabello oscuro ♪ ♪ Como golpear las olas de inundaciones a través del laberinto ♪
Koyu saçlarıma uzanamazsın.
♪ No subirás a mi cabello oscuro ♪
Biraz saçlarımı tarayabilir miyim? Olmaz mı?
¿ Puedo peinarme un poco?
O kızıl saçlarıyla da süper seksi...
Muy atractiva y pelirroja...
Seni önemsemediğini nasıl anladın peki? Arkadaşlarımın ailelerini, onların saçlarını tararken onlara yemek hazırlarken, onları okula götürürken görürdüm.
¿ Cómo lo sabes eso? llevarlos a la escuela.
Saçlarını arkaya atsana!
Échate el pelo hacia atrás.
ya da saçlarıma çiçek takmak.
O poner una flor en mi cabello.
Ben işçi istedim, kadın ve erkek onun yerine, saçları yapıIı, uzun tırnaklı ve dev dudaklılar gelmiş!
Yo pedí trabajadores, hombres y mujeres, y no pelucas, uñas largas labios gruesos.
Çok kötü kızlarız Bukleli saçlarımızla dolaşırız
Somos las chicas más malas Nos hacemos rulos en el cabello
Bakın Nancy'nin... Harika saçları ve çok güzel bir yüzü var.
Escuchen, Nancy es... tiene un increíble peinado y una linda cara...
Yeşil gözleri, kahverengi saçları, bembeyaz teni varmış.
Ojos verdes, cabello rojizo, piel clara.
Saçlarımı yoluyorlar!
¡ Se enredan en mi cabello!
Neden saçların bu kadar beyaz?
¿ Por qué su cabello es tan blanco?
Evet, evet, saçlarım aklaştı.
Sí. Tengo el cabello blanco.
- Celal, O mükemmel saçları var.
- Celal, hermosos cabellos.
O güzel gözlerini ve mükemmel saçları var olduğunu.
Unos ojos magníficos. Hermosos cabellos.
- O Mükemmel saçları var.
- Hermosos cabellos.
# Saçlarındaki çiçekler hayatımdan çok çaldı. #
Las flores en tu pelo han robado la vida de mí.
- Çok güzel saçları vardı değil mi?
Tenía un cabello hermoso, ¿ no?
Dışarıda karşılaştığım saçları darmadağın olan genç çocuk.
¿ El joven todo despeinado que me acabo de cruzar afuera?
İnsan arada bir saçlarını öne dökmeli.
Tienes que dejarte el pelo suelto de vez en cuando.
Saçlarını kazıyıp bitleri temizleyin.
Afeitarles el cabello, desinfectarlos.
- Saçların gitmiş.
- Perdiste tu pelo.
Şey demek için işte, " Güle güle saçlar.
Solo quería decirle : " ¡ Adiós, cabello!
Saçların değil.
No es tu pelo.
Mükemmel saçlarım, mükemmel bir yüzüm var.
Rostro perfecto.