Sence de öyle değil mi translate Spanish
1,284 parallel translation
Bu biraz aşırı olurdu, sence de öyle değil mi?
Es un poco exagerado, no te parece?
- Sence de öyle değil mi?
- ¿ Eso te pareció?
Ne güzel bir insan, sadece dışarıdan bakıldığında değil gerçekten bir iç güzelliği var, sence de öyle değil mi?
Qué persona tan encantadora, no sólo por fuera también tiene belleza interior, ¿ No lo crees?
Oda sanki biraz küçük, sence de öyle değil mi?
Ese cuarto es pequeñito, ¿ no crees?
Kısa bir hasret giderme var sırada, sence de öyle değil mi?
Una pequeña reunión se impone... ¿ No crees?
Evet ama ayrılırsak daha çabuk bitiririz, sence de öyle değil mi?
Pero terminaremos más temprano si nos dividimos, no? Si... supongo.
Yani, Rod Stewart'tan daha seksi. Sence de öyle değil mi?
- Es más sexy que Rod Stewart ¿ no crees?
Bağışlar onları sadece tembelleştirir, sence de öyle değil mi?
Las limosnas les hacen vagos, ¿ no te parece?
Biliyorsun, Francis'in yeniden evde olması... oldukça güzel, Sence de öyle değil mi?
Es lindo que Francis esté otra vez en casa.
Haşlanmış pancara benziyorlar, sence de öyle değil mi?
Colorados como el tomate, ¿ no crees?
- Araştırmaya değer sence de öyle değil mi?
- ¿ Qué, crees que sea un asesino? - Pues, vale la pena chequearlo, ¿ no crees?
Evet, o haklı. Sence de öyle değil mi?
Sí, ella tiene razón, ¿ sabes?
Sence de öyle değil mi, Guarnere?
¿ No quiere Vd., Guarnere?
Sence de öyle değil mi?
¿ No crees?
Saygılı. Sence de öyle değil mi?
Muy amable. ¿ No le parece?
Sence de öyle değil mi?
Sin limites. No sientes lo mismo?
Sence de öyle değil mi, patron?
¿ Estás de acuerdo, jefe?
Kendini canlı hissetmek önemlidir, sence de öyle değil mi?
Es importante sentirse vivo, ¿ no cree?
- Sence de öyle değil mi?
- ¿ No estás de acuerdo?
Ama biliyorsun, dolabını biraz olsun yenilemenin zamanı geldi, sence de öyle değil mi?
Pero ya es hora de que actualices tu guardarropa, ¿ no crees?
Güzel yer, sence de öyle değil mi?
Es un lindo lugar, ¿ no crees?
Bu bizim bildiğimiz kadarıyla, sence de öyle değil mi?
Eso es un poquito exagerado.
Başladığım şeyi bitirebilirim Sence de öyle değil mi?
Bueno, es que... Podrían terminar lo que empecé. - ¿ No crees?
Sence de öyle değil mi?
¿ O no? ¿ No lo crees?
Bu konuyu konuşmalıyız, sence de öyle değil mi?
En fin, tal vez deberíamos hablar de eso, ¿ no crees?
Mükemmel oldu. Sence de öyle değil mi?
Es perfecto, ¿ no te parece?
Artık hazırız. Sence de öyle değil mi?
Estamos listas, ¿ no te parece?
Sence de öyle değil mi, Kim?
¿ No dirías lo mismo, Kim Love?
Ama bu sadece bir bahane, sence de öyle değil mi?
¿ no crees que es inmaduro poner esa excusa?
Sence de öyle değil mi?
¿ No crees que te has pasado?
Gelecek geçmişten çok daha ilginç, sence de öyle değil mi?
El futuro es mucho más interesante que el pasado, ¿ no cree?
Bu çok ahlaksızca, sence de öyle değil mi Mike?
Esto es inmoral. ¿ No te parece, Mike?
Sence de öyle değil mi?
¿ No te parece cierto?
Sence de öyle değil mi?
¿ No te parece?
Bence pazarlığımız sona erdi, sence de öyle değil mi?
Cuando su padre se inició al negocio de heroína. Supimos que tú traicionaste a mi padre.
Sence de öyle değil mi, Pam?
No tengo razón, Pam?
Liberty orada mısın? Çok tatlı bir isim, sence de öyle değil mi?
Qué nombre tan dulce, ¿ no crees?
Yorgun görünüyorlar. Sence de öyle değil mi?
Parecen cansados, ¿ no crees?
Aşk. Bunu kanıtlamak oldukça zor, sence de öyle değil mi?
El amor es difícil de verificar, ¿ no crees?
Sence de öyle değil mi?
¿ No te gusta?
Sence de öyle değil mi?
Casi me dejo la camisa por fuera.
Öğretmeninin de böyle düşündüğüne eminim, sence de öyle değil mi?
Y estoy seguro de que tu profesora también lo piensa, ¿ verdad?
Evet ve bir hayli sevimli, sence de öyle değil mi?
Si, y muy atractiva, ¿ no crees?
Gerçekten çok güzel. Bunu koymadan önce Kyle'ın odasını boyamamız lazım. Sence de öyle değil mi?
De hecho, es tan precioso que creo que tenemos que volver a pintar el cuarto de Kyle antes de ponerlo
Sence de öyle değil mi Bay Hunt?
¿ No te parece, Sr. Hunt?
Bu hayatım için oldukça büyük bir atraksiyondu, sence de öyle değil mi?
Es un buen atractivo para mi vida en el futuro, ¿ no crees?
- Evet, bence iblis bir çocuk taşıdığını bilmesi gerekiyor, sence de öyle değil mi?
- Sí, creo que merece saber que ha engendrado un niño demonio, ¿ no te parece?
Sence de öyle değil mi?
¿ No lo crees?
Kısa bir hasret giderme var sırada, sence de öyle değil mi?
Nunca me convencerás de que Moya hace esto de buen grado. Una pequeña reunión se impone, ¿ no crees?
Sence de oyle degil mi?
no esta de acuerdo?
Sence de öyle değil mi?
¿ Qué te parece?