English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ S ] / Sendin

Sendin translate Spanish

8,075 parallel translation
Beni kurtaran sendin biliyorum.
Sé que fuiste tú.
Yani, bunu ilk söyleyen sendin, değil mi?
Bueno, tú lo dijiste primero, ¿ verdad?
Tavsiyeyi veren sendin, kulağıma fısıldadın.
Tú lo sugeriste, me lo susurraste al oído.
Alarmı çalıştıran sendin sanırım.
Asumo que fue el único que activó la alarma.
Ya anlamam biraz zaman aldı ya da o durumu düşünmekten korkuyordum. Yıkımdan kurtulmuştun çünkü yıkımın sebebi sendin.
Así que me llevó un tiempo en darme cuenta... o quizás me daba miedo pensar que... sobreviviste a la destrucción porque... tú la causaste.
Yıkımdan kurtulmuştun çünkü yıkımın sebebi sendin.
Sobreviviste a la destrucción porque... la causaste.
Saldıran sendin.
Tú fuiste quien me atacó.
- Onu sahaya çıkaran sendin.
- Acabas de sacarla al terreno.
Avlanan sendin.
Te estaban cazando.
Gelmek isteyen sendin.
Quisiste ir.
Sanırım Bulletin'in kapısının önüne o adamı koyan sendin?
Así que fuiste tú el que dejó a ese tío tirado en frente del Bulletin.
Karar vermesi gereken sendin. Ben değil.
Fue una decisión que tú debías tomar, no yo.
Tanıdığım en keskin zekâlı kadın sendin.
Eras la mujer más brillante que jamás había conocido.
Ne kadardır yalnızsın, 25 yıldır mı? Saygısızlık ediyorsun! Bana aptal diyen sendin!
¿ Cuánto ha pasado, como, 25 años? ¡ Bueno, tu has sido la que me ha llamado estúpida!
- Büyükannemi merdivenlerden aşağı iten sendin. Ne yaptığını biliyorum.
Sé lo que hiciste.
Orada olan sendin.
Tú estuviste ahí. Dímelo tú.
Sendin o.
Fuiste tú.
Bizimle daha çok zaman harcamak isteyen sendin.
Bueno, querías que pasáramos más tiempo juntos.
Joe, bana sağlıklı düşünmediğimi söyleyen hep sendin.
Joe, tú siempre eres el primero en decirme cuándo no estoy pensando con claridad.
Bizimle daha çok zaman harcamak isteyen sendin.
Bueno, tú querías que pasáramos tiempo juntos.
Başından beri Wells ile ilgili şüpheleri olan sendin Joe.
Joe, tuviste tus sospechas acerca de Wells. Desde el principio.
Söylemek istediğim ilk kişi sendin hatta. Ama her şey çığırından çıkmaya başladı. Böyle olunca, Joe haklı deyip söylememeye ka -
Eras la primera persona a la que quería contárselo, pero todo comenzó a ponerse loco, y pensé que quizá Joe tenía razón y no debía decir...
Buraya dönememe izin vermeyen sendin.
Fue tu decisión no dejarme regresar aquí.
Hep sendin.
Siempre has sido tú.
Kar raketi yürüyüşüne gitmek isteyen tek kişi sendin.
Eras el único que quería ir a andar con raquetas de nieve.
Şans eseri olmadığını söyleyen sendin.
Eres la que dijo que no era una casualidad.
Tek bildiğim, abime karşı durduğunda bunu yapan sendin. Bir serum değildi.
Todo lo que sé es que cuando te plantaste ante mis hermanos... ese eras tú, no un tú con un suero de locos.
Sendin!
Eran ustedes!
Hangi mülkleri istediğimizi bilen tek kişi sendin.
Tú eres la única persona que sabía qué tierras queríamos.
20 yıl boyunca herkese canavarın babam olduğu düşündürttün. Ama canavar sendin.
Durante veinte años, has dejado creer a todos que mi padre era el monstruo, pero tú eras el monstruo.
- Halkımı katlettiğimi biliyorum ben terhis olmadan önce ordunun hafızayı sildiğini biliyorum. Bu sendin, değil mi?
- Sé que masacré a mi gente, y sé que el ejército me quitó mis recuerdos antes de darme de baja. ¿ Fuiste tú, no?
Hope Kilgrave'i canlı gören son kişi sendin.
Hope. fuiste la última en ver a Kilgrave con vida.
O sendin demek.
Así que eras tú.
Hayır, onun arkasındaki sendin.
No, fue todo por ti.
İstediğim şeyler arasında, pardon kişiler arasında çekip giden ilk kişi sendin.
Eres la primera cosa, disculpa, persona, que he querido y me ha abandonado.
Süpermarkette Joshua ile konuşan da sendin değil mi?
Y hablaste con Joshua, ¿ cierto? En la tienda.
O sendin.
Fuiste tú.
Onun hayatını ilk mahveden sendin, göt herif.
Tú fuiste el que lo arruinó primero, maldito idiota.
Önce yalancı sendin, şimdi ben oldum.
Primero tú eres el mentiroso, ahora yo.
- Tabureyi tekmeleyen sendin!
¡ Fuiste el que pateo el taburete!
Sonra bana saldırınca beni desteklemeye götün yemedi. Öyle olmadı, işleri mahveden sendin.
¿ Y luego viene a por mí y no tienes los huevos de defenderme?
Keisha, kendime birini bulmam gerektiğini söyleyen sendin.
'Keisha, fuiste el que me dijo que elegir a un hombre.
Davey, dalgıç sendin.
Davey, eres un buzo.
Eric'in sevgilisi sendin.
Eras la amante de Eric.
Git ona çıkma teklif et diyen sendin.
Tú fuiste el que sugirió que le pidiera una cita.
Lucy'nin grubunuzu mahvettiğini söyleyen sendin.
Dijo que Lucy estaba arruinando la banda.
Belinda Smoot'un sevgilisi sendin.
Era el novio de Belinda Smoot.
Yeah, şaşırdım. bütün bu sıkıntıları irdeleyen sendin.
Sí, bueno, me sorprendió que fueras tú la que hicieras salir eso.
Ama işin gerçeği şu ki bunu anlatmak istediğim tek kişi sendin.
La verdad es... que eres la única persona a la que quería contárselo.
Bu sabah sorgu odasının nöbetçisi sendin değil mi?
Estabas vigilando la sala de interrogación esta mañana, ¿ no?
Hakkımdaki tweet'i atan sendin.
Tú fuiste la que enviaste ese Tweet.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]