Seyret translate Spanish
1,110 parallel translation
Baban için dışarısını seyret. Bi dahakine kaçırmiycan.
Tú cuídate de papá, que no siempre fallo con el fusil.
Seyret.
Cuidado con los prismáticos.
- Seyret bakalım şimdi!
- ¡ Mirad cómo van los señores!
Tamam, seyret.
Bien, mira.
Senin için pratik yapıyorum. Seyret bunu!
Estuve practicando para ti, mira esto.
Seyret şimdi! Kaçma!
¡ Mírenlo!
Burada dur... ve beni seyret.
Parece acá... y míreme.
Pekala seyret o halde!
Pues, bien. ¡ Mira!
Lambayı seyret.
Observa la lámpara
Seyret!
¡ Vigila!
Rahatına bak, filmi seyret.
Relájate. Mira la película.
Seyret.
Mira.
Tamam, Seyret şimdi.
Okay, cuidado ahora.
- Biraz televizyon seyret.
- Mira un poco de TV.
Ayağa kalk, dostum, ve seyret özgürlüge doğru nasıl sürdüğümü!
¡ Acércate, amigo, y mira como... me dejo los neumaticos en la carretera directo a la libertad!
Seyret.
Observe.
Kızı öldürüşümü seyret!
¡ Observa mientras mato a la chica!
Seyret.
Mira esto.
Seyret.
Mire, observe.
"Bu çocukların hepsini... " kanatlarının altına almanı istiyorum. "İstedikleri dergiye abone... olmalarını seyret!"
Quiero que cuides a los chicos y que consigan suscripciones a las revistas que quieran en sus barracones ".
Ben ona demiştim, evde otur, kitap oku, televizyon seyret, ne demeye ortalıkta geziyorsun!
- ¿ Y bien? - ¡ Lo he perdido!
İyi, seyret. Hey, hadi.
Bueno, sólo observa.
- Sen sadece beni seyret.
- Ya lo verás.
Seyret şimdi.
Miren. Un golfista pesimista.
Seyret, canını yakacaksın.
Miren, la vas a herir.
Şimdi seyret, Bay Oxmeat!
¡ Cuidado ahora, Sr Oxmeat!
Evet. Seyret!
Oh, si. ¡ Fíjate!
İstersen sen biraz televizyon seyret, ben de bir duş alayım.
¿ Quieres ver la TV mientras me ducho?
Sen yangını seyret.
Estás viendo el incendio.
- Seyret!
Cuidado!
Seyret beni, pislik.
Solo mírame, pendejo.
- Sadece ayaklarını seyret...
- Sólo fíjate en la manera...
Sessiz ol. Sadece seyret.
No hagas nada.
Şimdi seyret.
Mira.
Sadece seyret.
Tú, mira.
Hey, şunu seyret.
Observa esto.
Seyret. B.A., buraya gelir misin?
M.A., ¿ quieres venir aquí?
Seyret.
- Observa.
Bunu seyret.
Observe.
" Sevgili kocamanım, güneye doğru seyret.
" Querido grandullón, navega hacia el sur.
Şunu seyret.
Mira.
Şimdi seyret.
Mira esto.
- Seyret.
- Observa.
Seyret şimdi.
Observa.
- Beni seyret, tamam mı?
- ¿ Vas a mirarme?
Canlı seks seyredeceğiz, haydi. Otur kıçının üstüne ve seyret.
Vamos, veremos un maldito acto sexual en vivo Sientate maldita sea y callate.
- Evet, git televizyon seyret.
- Sí, ve a ver la TV.
Seyret.
Mira...
Beni seyret Mutti.
¡ Mamá, mírame!
Şunu seyret.
Observa esto.
Seyret.
Observa.