Stan translate Spanish
9,822 parallel translation
Bağımlılığa karşı aşırı bir eğilimi var. Acaba bu şeytanları Stan'e aktarmış olmamız mümkün mü?
Tiene una total tendencia adictiva. ¿ Podría haberle pasado él esos demonios a Stan?
Şimdi sadece glütensiz bira ve şarap içiyorum. Fakat Stan...
Ahora solo bebo cerveza sin gluten y vino.
Sanırım içinde karanlık bir güç var ve bırakmasına izin vermiyor.
Pero con Stan, creo que hay algo oscuro dentro de él que no le permite detenerse.
Bunu görmeni istiyorum.
Por aquí, Stan.
Ve Stan şu anda, senin bokun yüzünden gerçekleri göremeyecek kadar bitik durumda.
¡ Y ahora Stan está tan consumido por la basura que le has colocado que ni siquiera puede ver más allá!
- Millet, Stan'le özel konuşabilir miyim?
- Amigos, ¿ puedo hablar un minuto
Stan, nereye gidiyorsun?
¿ Stan? ¿ Dónde vas?
Parlak zekâlı Stan sorunları olan bir süper kahraman gibiydi.
Stan y el flash de genialidad de de que un superhéroe tiene problemas.
Stan Lee, yayıncı Martin Goodman ile akrabaydı.
Stan Lee era pariente del editor Martin Goodman.
Ben Stanley Leiber olan ismimi bile gayet normal bir isim olmasına rağmen Stan Lee olarak değiştirdim.
Incluso cambié mi nombre de Stanley Leiber, que era un nombre normal, a Stan Lee.
İster inanın ister inanmayın favori süper kahramanlarımızdan ve sevdiğimiz gizli kimliklerinden bazıları eğer Jack Kirby, Steve Ditko ve Stan Lee'nin yaratıcılığı ve cesareti olmasaydı bugün hiç var olmayabilirlerdi.
Créanlo o no, puede que algunos de nuestros héroes favoritos y sus queridos alter egos nunca hayan existido de no ser por la creatividad y la audacia de Jack Kirby, Steve Ditko, y Stan Lee.
Stan 20 küsur yıldır bu sektördeydi ve bırakmanın yolunu arıyordu.
Stan había estado en el negocio por unos 20 raros años, y estaba queriendo irse.
Stan insanlarla tanıştığı zaman onlara çizgi roman sektöründe olduğunu söylemekten utandığını söylüyordu.
Stan dice que estaba avergonzado de decirle a la gente que iba conociendo, que estaba trabajando en historietas.
Böylece Stan Jack Kirby ile kafa kafaya verdi.
Entonces Stan se sentó con Jack Kirby.
Stan süper kahramanlara daha önce hiç görülmemiş bir gerçeklik seviyesi ekledi.
Stan agregó un nivel de realismo a los superhéroes que nunca se había visto antes.
Stan ve Steve'in yaptığı şey Peter Parker'a maske geçirip onu Örümcek Adam yapmaktı ama maske çıktığı zaman hâlâ Peter Parker'ın bütün sorunlarına sahipti.
Lo que hicieron Stan y Steve fue que Peter Parker se pusiera una máscara y se convirtiese en el Hombre Araña, pero cuando se saca la máscara, sigue teinendo todos los problemas de Peter Parker.
Stan Örümcek Adam'a kostümünü yıkatıyordu.
Stan hacía al Hombre Araña lavar su disfraz.
- Bum, bum, bum, bum. - Temel olarak Stan her şeyi yazıyordu.
Básicamente Stan estaba escribiendo todos.
Stan dedi ki, "Çizgi Roman Otoritesi'nin canı cehenneme." "Onu kitaba koymayacağım."
Stan dijo "al diablo con el Código de Cómics, no voy a ponerlo en la portada".
En başlarda Stan Lee'den bilgi edindim ve sadece Stan'den de değildi Jack "Kral" Kirby ve "Parlak" John Romita da vardı.
Aprendí sobre Stan Lee bien desde el principio, y no solo sobre Stan, sino también de Jack "rey" Kirby y "Jazzy" John Romita.
Yedi yaşındayken Stan Lee için çizim yapıyordum.
Hice un dibujo de Stan Lee cuando tenía siete años.
İşte erkeksi Stan Lee.
Ahí está, el varonil Stan Lee.
Bunu Stan'e gösterdim.
Se lo mostré a Stan.
Stan'in dikkat çekici bir konuşma kürsüsü vardı. Stan Marvel'da olan bitenleri öyle bir anlatırdı ki yalnızca size yazmış gibi hissederdiniz.
Estaba el destacable podio de Stan, en donde Stan te contaba lo que estaba pasando en Marvel, y sentías que te estaba escribiendo únicamente a ti.
Marvel 1970'ler boyunca hızla büyümeye devam etti ve Stan Lee 1978'de ileri görüşlü hikâye editörü Jim Shooter'ı Marvel'ı sonraki 10 yıla taşıması için baş editör olarak görevlendirdi.
Marvel continuó creciendo rápidamente en los años 70 ´ s, y Stan Lee destinó al redactor y pensador positivo Jim Shooter como Jefe de Redacción en 1978, para conducir a Marvel a la próxima década.
Stan Lee ve Archie Goodwin gösterişli bir şekilde çalışıyorlar.
Stan Lee y Archie Goodwin están trabajando sus trucos.
Demir Yumruk. - Marvel genişlediğinde ve başlık sayısı bir düzineden 50'lere çıktığında her şeyi Stan yapıyordu.
Cuando Marvel se expandió y el número de títulos creció de alrededor de una docena hasta 50,
Mağazalar ve toplantılar sanki Stan'dan kaynaklandığını bildiğiniz şeyin bir uzantısını temsil ediyordu.
Las tiendas y las convenciones representaron algo que fue, de alguna manera, una extensión de lo que han visto salir de Stan.
Sonuç olarak tüm bunlar başlarken Jack ve Stan'in yakaladığı yaratıcı dönem gibi bir zamanı yakalamış olduk.
Como resultado, logramos algo del período más creativo de Marvel poco después de que Jack y Stan lo empezaran todo.
Stan her zaman sanki çizim odasında resimlerle Rock'n Roll yapıyor gibiydi çizim odasına gittiğimde ışıklar kapalıydı kabinler de toplanmış ve köşeye istiflenmişti ve onları para kazanmak için satıyorlardı.
Sabes, Stan siempre se había hecho esta imagen... "la oficina está rocanroleando", y cuando aparecí en la oficina, las luces estaban apagadas y los cubículos estaban apilados en la esquina y los estaban vendiendo para hacer dinero.
Gerçekten, sanki Stan Lee ruhunun vücut bulmuş hâliydi.
Verdaderamente, como... casi como la personificación espiritual de Stan Lee.
Stan'in, Jack'in, Steve'in olduğu zamanlara geri gideceksin sadece.
Solo es volver a la época de Stan, Jack, Steve.
Stan penceresinden bakıp gerçek dünyayı görürdü.
Stan miraba por la ventana y veía el mundo real.
Bunu Stan başlattı ama her zaman şöyle oldu :
Quiero decir, Stan lo había empezado, pero siempre fue un :
Arkadaşlar, Stan Smith.
Todo el mundo, este es Stan Smith.
Hey! Memur Stan!
¡ Hola oficial Stan!
Amca Stan.
Tío Stan.
Aynen, Stan Amca!
Venga, tío Stan.
Hey, millet! Stan Amca'yla hızlı bir toplantı için toplandınız heralde!
Todo el mundo... agruparos alrededor del tío Stan para una reunión rápida.
Ben havalı Stan Amca'yım.
Soy el tío Stan.
Oh dostum, çocukların işler daha kötü hal almadan havalı Stan Amcalarına ihtiyacı var.
Estos chicos realmente necesitan al tío Stan... para que esto no se vuelva feo.
Hey, Stan!
¡ Eh, Stan!
Ne yaptın sen, Stan?
¿ Qué has hecho, Stan?
Bunu sen yaptın, Stan!
¡ Lo has hecho, Stan!
Bugün ne kadar para ödedin, Stan?
- ¿ Cuánto dinero has
Sıfır.
- micropagado hoy, Stan?
Gel hadi, bu taraftan Stan.
Vamos.
Senin neyin var, Stan?
- ¿ Qué pasa contigo, Stan?
Elbette, haydi beyler.
- con Stan, por favor? - Claro. - Vamos, chicos.
Benim suçum, Stan.
- Esto es culpa mía, Stan.
Daha üstün bir güce uzanmalısın, Stan.
Lo que dicen todos los programas de adicción es cierto... tienes que buscar un poder superior, Stan.