Subaylar translate Spanish
1,535 parallel translation
Presidio subaylar kulübü?
¿ Club de Oficiales en el Presidio? Hacemos entrega todos los jueves.
Subaylar Kulübüne su götüren adamın ismi Spota.
El tipo que hace las entregas al Club se llama Spota. - ¿ George Spota?
Bu nedenle Subaylar Kulübünde o şekilde davrandım.
Por eso me comporté así en el Club de Oficiales.
Subaylar Kulübüne yanlış şişeyi götürüyor.
Entrega la botella equivocada en el Club de Oficiales.
Kaptanın subaylarını dinlemediğini hiç duymadım.
Él siempre escucha las sugerencias de sus oficiales.
Diğer subaylar, Yarbay Riker, Danışman Troi...?
¿ Los demás... el Cmd. Riker, la consejera Troi...?
Yemeğe subaylarımın da katılacağını varsaymıştım.
Supuse que los oficiales del puente asistirían a la cena.
Borg tehdidi baş gösterince, subaylarımın ve kendimin... taktik becerilerimizi biraz bilememiz gerektiğine karar verdim.
Ante la amenaza de los borq, decidí que mis oficiales y yo puliéramos nuestra destreza táctica.
O buna hazır mı? Liderlik kendine güvenden doğar, ki bu da Yıldızfilosu subaylarının eğitiminin bir parçasıdır.
Las dotes de mando salen de la confianza, una parte de la educación de un oficial de la Flota Estelar.
Bu subaylar sana yardım etmek için burada. Yargılamak için değil... yardım etmek için.
Estos oficiales están aquí para asesorarlo, no para juzgarlo.
Subaylarımdan, dostlarımdan birinin sorunu vardı. Yardım etmeliydim.
Uno de mis oficiales, un amigo, tenía un problema y debía ayudarle.
Akademi'de öğrencilere verilen eğitim... müstakbel Yıldızfilosu subayları için elbette çok önemli, ama aynı zamanda kayda değer bir süre tamamlayıcı sistem eğitimi... ve konum disiplini de istiyor.
Aunque las enseñanzas académicas... son de vital importancia para futuros oficiales de la Flota Estelar, una adecuada formación requiere un período de entrenamiento... - en disciplinas situacionales.
Bilim subayları tarafından yapılacak astronomik bir araştırma.
Un estudio astronómico que harán los oficiales científicos.
Hırslı Yıldızfilosu subayları için, ödenecek bazı bedeller vardır.
Un oficial ambicioso debe hacer ciertos sacrificios.
Bizim gibi temiz yüzlü Yıldızfilosu subaylarıyla... takışmayı bekledikleri yüzlerinden okunuyordu.
Estaba claro que buscaban una confrontación... con un grupo de oficiales novatos de la Flota Estelar, como nosotros.
O zaman neden tüm insan subayların gözlerinin... sibernetik organlarla değiştirilmesi şart koşulmuyor?
¿ Y por qué no se exige que a todos los oficiales humanos se les sustituyan los ojos humanos por implantes cibernéticos?
Bilgisayar, Yıldızfilosu subaylarının... nakilleri ile ilgili tüm kuralları istiyorum.
Computadora, extrae toda la información pertinente relacionada con el traslado de oficiales de la Flota Estelar.
Hizmet subaylarını kanuni savunma makamı olarak kullanabilirim.
Puedo usar oficiales en activo como asesores legales.
Bütün subaylar ölmüştü.
Todos los oficiales murieron.
- Subaylar, kendi bölüklerinin...
- Oficiales, tomen el mando.
Zenci kıtalara komuta eden beyaz subayların köle isyanlarını kışkırttığı kabul edilerek aynı şekilde ölümle cezalandırılmaları uygun görülmüştür. "
Todo oficial blanco al mando de tropas negras, que sea capturado será acusado de incitar a los esclavos a la insurrección e igualmente será ejecutado ".
Atanmamış subayların durumu hakkında birşey belirtilmemiş.
No se mencionó, sin embargo, nada sobre suboficiales.
Çavuşun biri subayları dövüyormuş. Adamın yarın orada olması gerekiyor.
Un sargento que no respeta a los oficiales.
- Subaylar bundan hoşlanmayacak.
- A los oficiales no les gustaría.
Sturmbannführer, subayların bu dövüş için bahis yaptığını anlaman gerektiğini söylüyor.
El Sturmbannführer dice que debe entender que los oficiales apuestan en estas peleas.
Subaylar öne geçebilirler mi?
Primero los oficiales.
Subaylar ortada olsun.
Los oficiales en el centro.
Bu da ne, subaylar kulübü mü?
¿ Qué es esto del club de oficiales?
Bana ve subaylarıma bir bira.
Una cerveza para mí y para mis oficiales.
Beni kurtaranlar Yıldızfilosu subaylarıydı.
Porque fueron ellos los que vinieron a rescatarme.
Bugün subaylarından birinden çok garip bir ziyaret geldi.
Acabo de tener una visita muy extraña de uno de sus oficiales.
Siz Yıldızfilosu subaylarısınız.
Sois oficiales.
Kıdemli subaylar, Köprü'ye.
Todos los oficiales al puente.
Subaylarımın yargılarına değer veririm.
Respeto la opinión de mis oficiales.
Kıdemli subaylar, derhal hazırlık odama gelin.
Preséntense ante mí los oficiales superiores.
Generaller, subaylar, rütbesiz askerler son mermileri bitinceye kadar yanyana omuz omuza çarpışmışlardır ordunun kendini kurban edişi boşa gitmemiştir :
Generales, Oficiales, y simples soldados pelearon lado a lado until the last bullet. El sacrificio del ejército no fue en vano.
Amerikan subaylarını birinci mevkiide ağırlaması gerçeğini değiştiremezdi.
Y después a soldados americanos en primera clase.
Önemli duyuru. Tüm subaylar köprüye.
Atención, Todos los oficiales al puente.
Tüm subaylar köprüye.
Todos los oficiales al puente.
Maiyetinizle birlikte Birleşmiş Gezegenler Federasyonu'nun konukları olarak Atılgan'da subaylarımla birlikte akşam yemeğinde bize katılır mısınız?
Les gustaría cenar esta noche... a bordo del Enterprise como invitados de la Federación de Planetas?
Bay Data, Atılgan'daki tecrübeli subayları seçmenizi ve gemilerin mürettebat sayılarını arttırmanızı istiyorum.
Sr. Data, seleccione un equipo de buenos oficiales del Enterprise - para completar las tripulaciones.
Bu göreve uygun, eksik olan kıdemli subaylar için açıklamada bulundunuz.
Hay pocos oficiales superiores disponibles para esta misión.
yıldız filosu, durumu incelemeden emirlere körü körüne uyan subaylar istemiyor.
La Flota Estelar no quiere oficiales que sigan órdenes a ciegas sin analizar la situación.
İkimiz de Yıldız Filosu subayları tarafından kurtarılan kimsesizleriz.
Los dos somos huérfanos rescatados por la Flota Estelar.
Bazı subaylar bu gemide hizmet verebilmek için yıllarca bekliyorlar.
Hay oficiales que esperan años para servir aquí.
Ve sen de tanıştığım Yıldız Filosu subaylarına benzemiyorsun.
Ni usted se parece a ningún oficial que haya conocido.
Sen tanıştığım tüm Yıldızfilosu subaylarından daha az resmisin zaten Binbaşı.
Es el oficial menos formal que he conocido, teniente.
Yüzbaşı Hickman'ın çalıntı mekiğinin peşindeyiz, ve diğer kayıp subayların da yerlerini öğrenmeyi umuyoruz.
Hemos puesto rumbo de intercepción con la lanzadera robada de Hickman, esperando descubrir el paradero de los demás oficiales desaparecidos.
Ayrıca bu ziyaret, subaylarımdan birine yapılan ciddi bir haksızlığın düzeltmesi için de, bir fırsat yaratacak.
La visita también permitirá a uno de mis oficiales reparar una gran injusticia.
500 yıl önce, subaylar savaş alanında davulu dikip, üzerine oturup üstünkörü adalet dağıtırlardı.
Hace 500 años los militares ponían un tambor en el campo de batalla se sentaban alrededor y administraban justicia.
Bazı Amerikalı ve Sovyet üst düzey subaylar antlaşmaya karşı tutum sergilemekte ısrarcılar.
Pero prevalece un problema :