English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ S ] / Suerte

Suerte translate Spanish

69,190 parallel translation
Şansınız var...
Tiene suerte...
Bak, ben tebrik kartı gibi konuşan insanlardan değilimdir ama son zamanlarda şansın insana dünyanın ne güzel bir yer olabileceğini hatırlattığını fark ettim.
Mira, no suelo hablar como una tarjeta de cumpleaños, pero... últimamente siento que la suerte es algo que te recuerda lo bello que puede ser el mundo.
Seninle tanışana dek kendimi bu kadar şanslı hissetmemiştim.
No me siento con mucha suerte desde que te conocí.
- İyi şanslar.
- Suerte.
Veya Dake ile işbirliği yapıp Chuck'ın yerine gelecek kişi hakkında şansımızı denemeliyiz.
O cooperamos con Dake y probamos suerte empezando de cero con el reemplazo de Chuck.
Bu şans değil etkin çalışmanın sonucu.
No es suerte. Es eficiencia.
Suyla çıktığı için şanslısın.
Tienes suerte de que esto se quite con agua.
Umarım, ikimiz de, şanslıysak.
Esperemos que ambos, si tenemos suerte.
Ah. Şansın var mı
¿ Hubo suerte?
- Bol şans.
- Mucha suerte.
Şansına kafatasım kalın.
Suerte que tengo un cráneo grueso.
Belki siz daha şanslı olursunuz.
Tal vez ustedes tengan más suerte.
Uğursuzluk getirmek istemiyorum.
No quería echarle la mala suerte.
İyi şanslar.
Buena suerte.
Bol şanslar.
Buena suerte.
Bunu, ağzını burnunu dağıttığın, ölüme terk ettiğin parasını çaldığın ve hayatını mahvettiğin birine söylüyorsun.
Le dices eso a alguien a quien diste una paliza de muerte, abandonaste a su suerte, robaste el dinero y arruinaste la vida.
Hafif bir beyin sarsıntısı geçirdiğiniz için şanslısınız
Tienes suerte de que solo hayas sufrido una leve contusión cerebral.
Şanslı günümde olmalıyım!
¡ Hoy debe ser mi día de suerte!
En güçlü rakibi kana susamış bir devrimciler ordusunun saldırısına uğradığı için Jed'in şansının yaver gittiğini söyleyenler olacaktır.
Algunos dirán que Jed tuvo suerte de que su rival principal fuera atacado por un ejército de revolucionarios.
Ama ben çok da fifi, diyorum.
Pues, mala suerte.
Malesef, diğer üç kurban çok da şanslı değildiler doktor. Allison Monroe,
Por desgracia, otras tres víctimas no tuvieron esa suerte, doctor.
Size bol şans.
Buena suerte. Adiós.
Şanslısın, bugün bacak çalışma günü.
Tienes suerte que es el día que trabajo mis piernas.
İyi şans için kafa.
Un cabezazo de buena suerte.
Bol şans.
Buena suerte.
Bunun şansla ilgisi yok.
La suerte no tiene nada que ver con eso.
Şansı yetenekle karıştırmayalım.
No confundamos suerte con habilidad.
Vay anasını!
¡ Es mi día de suerte!
Sizi bulduğum için şanslısınız.
Tenéis suerte de que os haya encontrado.
Yanımda olduğun için çok şanslıyım.
Tengo mucha suerte de tenerte.
Şanslıydım, bunu atlattım ve gerçekliğe dönebildim.
Tuve suerte de sobrevivir a esto... de regresar a la realidad.
Şanslıyım ki kız kardeşim hala senden hoşlanıyor.
Por suerte para mí, mi hermana todavía te tiene encaprichado.
Ve eğer şanslı olursak kimsenin ölmesine gerek kalmaz.
Y, con un poco de suerte, nadie tiene que morir.
Bütün gücümü kullanmam gerek... ve biraz da şans gerek ama.. kardeşlerimi kurtarmak için ilaç yapmaya yetebilir.
Va a requerir de toda mi fuerza y más que algo de suerte, pero... debería ser suficiente para fabricar una cura que salve a mis hermanos.
Benimkine talih getirdiği gibi senin ailene de getirsin.
Que continúe trayendo a tu familia la suerte que le ha traído a la mía.
- Hayır, kötü şans getirmek istemiyorum.
- No quiero que me dé mala suerte.
- Şansını zorlama.
- No tientes tu suerte.
Talihin acayip ters gitmiş derim ben buna.
Es lo que yo llamo un viaje épico de mala suerte.
Beni gördüğü gibi öldürmediği için şanslıyız.
Tenemos suerte de que no me haya matado.
Şansımız yaver giderse, benim peşime takılırlar.
Con suerte todos irán tras de mí.
Şansımız yaver giderse, arkadaşınız ve oğlum bir saat içinde özgür olacak.
Con suerte, tanto tu amigo como mi hijo estarán libres en menos de una hora.
Umarım içinde Nate'nin çıplak fotoğrafı ya da öyle bir şey vardır.
Con suerte habrá una foto del pene de Nate o algo.
İkinize de iyi şanslar.
Mucha suerte a los dos.
Bayan Landry ile yolunda gitmedi mi?
Entonces, ¿ no tuviste suerte con la señora Landry?
Şanslısın.
Tienes suerte.
Seni serbest bıraktığımız için şanslısın.
Tienes suerte de que te liberemos.
Şans demem ben buna.
Yo no lo llamaría suerte.
Size iyi şanslar.
Buena suerte.
Şans.
Suerte.
Son sınıftan önceki yaz...
El verano antes de terminar la escuela, tuve suerte.
Çok şanslısın.
Tienes mucha suerte.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]