Sulugöz translate Spanish
76 parallel translation
Çiftçiler cimri, üçkâğıtçı, sulugöz, kaba, aptal ve haindirler!
¡ Los campesinos son avaros, astutos, malvados , estúpidos y asesinos!
Sulugöz!
¡ Lloron!
Dışarıda bekleyeceğim, çok sulugöz olmaya başlarlarsa araya girerim.
Esperaré fuera y si se pone muy dramático, vendré y lo detendré.
"Alkolü Kaldıramıyorum," yazan Bay Sulugöz.
"No puedo con el alcohol" por el señor Llorón.
Sulugöz Eva için bir şans.
Eva tuvo suerte de conseguirlo.
Sulugöz, yaşlı bir kadın gibisin.
Pareces una vieja llorona.
Ben sulugöz biri değilim.
No soy un quejoso.
- Sen sulugöz birisin.
- Eres un quejoso.
Kapa o lanet olası çeneni! Sulugöz.
¿ Por qué no se calla, chillón?
Sulugöz.
¡ Llorón!
Hey, hey, hey, sulugöz!
¡ Cara lluviosa!
Musluğu açık mı unuttum... yoksa daire mi çok sulugöz olmaya başladı?
¿ Habré dejado el grifo abierto... o la casa se está volviendo más sentimental?
İmza, sulugöz Jerry Seinfeld'ın avukatı.
Firmado : El llorón, abogado de Jerry Seinfeld ".
Sen de, sulugöz.
Tú también, meona.
Pekâlâ pekâlâ, İsa sen ol, seni gidi sulugöz şişko!
¡ Está bien, bien, puedes ser Jesús, gordo llorón!
Bu sulugöz, yapışkan, nemli canavarı özgür bırakacağımı bilmiyordum.
Pero, Dios, ¡ no sabía que desataría a un chillón, llorón, medio monstruo!
Daha yeni, sulugöz bir bebeği terk ettim. Seni de terk ederim.
Si abandoné a un llorón bobo, también a ustedes.
Christian tam bir sulugöz. Bütün gece ağlar durur.
Sí es bien chillón, en la noche se la pasa despierto y despierto y mi mamá...
Sulugöz.
Tranquilízate.
Sonra ağladım ve herkes bana sulugöz dedi.
Entonces lloré, y todos me llamaron "llorón".
Halime bak, yaşlı sulugöz.
Me van a salir ojeras
Seni sulugöz.
Llora nena...
Seni sulugöz!
¡ Niño llorón!
Flora bir "sulugöz zenci" idi.
Flora era una negra llorona.
Sulugöz oldu, kız gibi giyiniyor.
Es un llorón, se viste como niña.
Biz ona sulugöz Willows diyoruz.
La llamamos a Weeping Willows.
Bazen sulugöz bir bunak oluyorum ama seni gerçekten seviyorum. Biliyorsun değil mi?
Sé que a veces soy un viejo muy sentimental, pero te quiero mucho.
Sence ben, sivil haklarından yakınan sulugöz bir liberal miyim? Konu bu mu?
¿ Es que crees que soy un alma generosa liberal predicando sobre las libertades civiles?
Çünkü, bu ucuz sulugöz numaralarıyla beni etkilemeye çalışıyordu.
Porque está intentando manipularme con esos, esos trucos baratos.
En azından sen denedin, bazı sulugöz dalgalakların aksine.
no como algunos aquí.
Acısa bile ben M.J. gibi sulugöz değilim.
Aunque lo hiciera yo no soy un bebé llorón como M.J.
Ben sulugöz biriyim böyle anlara dayanamıyorum.
No tengo remedio, soy un sentimental.
Neye bakıyorsun öyle, Sulugöz?
¿ Tú qué miras, saco de pulgas?
Bay Sulugöz, geliyor musunuz?
¿ Señor Weeps y compañia, veniis?
Ben bir "sulugöz" yetiştirmedim.
No criaré a un rufián.
Bundan sonra "sulugöz" olmayacağım.
Ya no seré más un rufián.
Ona bir "sulugöz" yetiştirmediğimi söyledim.
Le dije que no criaré a un rufián.
Sulugöz!
¡ Niño llorón!
Sulugöz, uçur beni!
Dulce ácido, ¡ llévame lejos!
Bizim aşırı sulugöz nerede?
¿ Dónde está el de los ojos tristes?
Sulugöz müsün sen be? !
Eres un maldito llorón.
Onu demiyorum sulugöz, şuna bak.
No eso, llorón. La puerta está con llave y por ese lado tampoco se ve prometedor. Esto.
Sulugöz Kyung-min.
El llorón Kyung-min.
eski Sulugöz Kyung-min.
del viejo llorón Kyung-min.
Sulugöz Kyung-min.
Llorón Kyung-min.
Selam, sulugöz.
Hey, llorón.
Benim gibi sulugöz birine,
Al llorón, que era yo,
Sulugöz incir bitkisinin yanındaki masadayım.
Tengo el escritorio al lado de la planta de higos.
Hadi ağlama, sümüklü sulugöz.
No llores. Babosa, llorona.
İyice sulugöz bir şey olup çıktım.
Cortesía del Comité de ángeles.
Bu okulda çok fazla sulugöz var.
Hay un montón de llorones en este colegio. Pero tu trabajo me conmueve.