Superior translate Spanish
8,174 parallel translation
"Üstün."
"Superior".
Ama McCann'e gidersen, 1973 demeden şu anki maaşını dörde katlamış olursun.
Pero ve a McCann y en 1973, tu salario será cuatro veces superior.
Kaptanın savaş planı bu kadar büyük bir kuvveti öngörmüyor.
El plan de batalla del Capitán no tenía en consideración una fuerza tan superior.
Üstün bir güç karşısında şaşkına döndüler.
Han sido arrasados por una fuerza superior.
Elbette kocam tabakla önüne konan her yemeğin Tanrı emriyle sofraya geldiğini sanıyor.
Claro, él piensa que cada comida cae en su plato por orden de un poder superior.
Böylece yüzük üste...
De esa manera, el anillo va a flotar a la parte superior...
Daha yüce bir sese kulak verdim. Bir amaca, ait olacak bir yere.
Hallé un llamado superior, un sentido de propósito, un lugar al cual pertenecer,
Sen süpersin, sen mükemmelsin. Diğer herkes aptal.
Te crees mejor que todo el mundo, tú eres superior a todo el mundo.
Elini yukarıda hayal et.
La imagen mental en la parte superior.
Dhani Ream, üstünde port bagaj olan arabayı al.
Toma el coche que tiene un soporte en la parte superior.
Komutanınızdan parlak bir övgü almışsınızdır.
Tienes una recomendación resplandeciente de tu oficial superior.
Gece vakti güçleri kaç katına çıkıyor.
Su poder es muy superior durante la noche.
Bebeğe şarap içireceğiz. Hazır yarı sarhoşken kafasının üstünde bir delik açacağız.
Nos alimentamos con vino y lo hacemos medio borracho, a continuación, abra un agujero... en la parte superior de su cabeza.
- Canavar avcılığında en yüksek seviye demektir.
Nivel diez es el nivel superior de cazadores de monstruos.
Başkente taşınman gerekecek. Ayrıca Üst Düzey Yönetici Aday Geliştirme Programını tamamlamalısın.
Tendrías que mudarte a Washington y completar el programa de desarrollo de candidatos al cuadro ejecutivo superior.
Yüksek eğitim ve yeni iş eğitimleri konusuna verilecek pay ne olacak?
¿ Y el presupuesto para educación superior y más capacitación laboral?
Üstündeki yapışkan, gerilen maddenin?
La sustancia pegajosa, elástica en la parte superior?
Keşke elmalı pankek karışımı en üst rafta olsa 'A'ile başlıyor çünkü. Ama oraya koymuyorum çünkü bana kahvaaltı hazırlaman gerektiğinde o küçük bacaklarından birini kırmanı istemiyorum.
A mí me gustaría que el azúcar estuviera en la parte superior de la alacena porque su nombre comienza con una "A", pero no la pongo allí porque no quiero que te rompas una de tus pequeñas piernas
Senin biran stoğumuzda olanlardan muhtemelen daha nitelikli.
Su cerveza es muy superior a la nuestra.
Bense Dünya'yı yok etmeye kadirim.
Yo soy un ser superior capaz de acabar con la Tierra.
- O, Killian'ın bir üst amiriydi.
Él era el superior directo de Killian.
Killian üst düzey birine, Bush yokken onu değerlendiremem diyor.
Killian le informa a su superior que no puede evaluar a Bush en ausencia.
Ve hem notların içeriğini hem de Killian'ın o zamanki ruh halini yansıttıklarını onaylayan Kilian'ın komutanı Bobby Hodges var.
Y tenemos a Bobby Hodges, el superior de Killian... que confirmó el contenido y... que reflejaban el estado mental de Killian en ese tiempo.
Hatta başka bir kaynağı daha gösteriyorlar. Bay Killian'ın birincil üstü olan Albay Robert Hodges.
Y de hecho, también apuntan a otra fuente... el Coronel Robert Hodges... que era el superior inmediato del Sr. Killian.
Kalçasının yakınlarında.
En la parte superior de su muslo.
Yüce Septon mu, Yüce Serçe mi ne haltsa onu nerede bulabilirim?
¿ dónde encuentro al Septon Superior o al Gorrión Supremo o cualquier ridículo nombre que sea que tenga?
- Teşekkür ederim, Yüce Septon. Yedilerin gözünde hak ettikleri cezaları onlara verdiğin için.
Gracias, Septon Superior, por darles la justicia que se merezcan
En sevdiklerimi üst satıra koydum.
Puse las que me gustan en la fila superior.
Sanırım üst satırdaki üç numarayı.
Creo que la tres de la fila superior.
Ben Yargıç Sean Henlow, ve bu Stanislaus Eyaleti Üst Mahkemesince dosyalanan suç, hata ve ihlallere ait suç takvimi.
Soy el Juez Sean Henlow, y esta es la lectura de la acusación por delitos graves, delitos menores, e infracciones archivada en el tribunal superior del condado de Stanislaus.
Sen kutsal bir amaç uğruna kendi çocuğunu feda eder miydin, Franz?
¿ Sacrificarías a tus propios hijos y familia por un sentido superior, Franz?
Bu civardaki İngiliz ordusunun komutanı ve Randall'ın da amiri.
Él es comandante del ejército Británico en esta zona y el superior de Randall.
Ayrıca mevkiî olarak senden üstteyim değil mi?
Además... soy tu superior en rango, ¿ verdad?
Yüce bir gücün kuklalarıyız.
Somos meros peones de un poder superior.
Daha yüce bir güce hizmet ediyorum.
Sirvo a poder superior.
Haklıysam, ki bu gerçekten çok kötü bir haber olur... Çünkü onlardan biri olan Heo Gil Rae, Uluslararası Nükleer Araştırma Örgütü'nde üst düzey bir bilim adamı.
Y si tengo razón, eso de hecho, son malas noticias de cojones, porque uno de ellos es Heo Gil Rae, científico superior de la Organización Internacional par la Investigación Nuclear.
Bir amirin yalan söyleyebileceğini düşünüyorsanız, o zaman sorgulayın.
Si pensáis que un oficial superior os miente, entonces desafiadlo.
Senin üstün olan kişiye sorgulamadan itaat edersin.
Obedeces a tu superior sin dudar.
- Onun amiriydin, Wes.
Eras su superior, Wes.
Benim "Özgürlük Anıtında" olmam gerekiyordu.
Se suponia que debia aparecer en parte superior de la Estatua de la Libertad.
Wimbledon'da oynamak zaten zorken, bir de üstüne o kadar baskıyı ekleyin ve bir sihirbazın her an sizin omuzlarınızda belirme korkusu var.
Jugar en Wimbledon es bastante dificil a continuacion, anadir en la parte superior de que toda la presion y el miedo que podria parecer un mago sobre sus hombros en cualquier momento.
Superior mezenterik artere çok yakın çalışıyor.
Está muy cerca del mesenterio superior. Ya sé.
Sen büyük amacının peşinde koşarken onu niye idrak edemeyeceği bir ülkede boşa harcanmış bir hayatla karşı karşıya bırakacaksın?
¿ Por qué desperdiciar su vida en un país... que ella no puede ni empezar a comprender, mientras estás fuera persiguiendo tu Causa Superior?
En üstünden bir yudum, sonra gerisini bana getir.
De la parte superior, y luego tráeme el resto.
Üstteki toprağın 60 santim altı kayalık olan bir arazide tarım yaparsan olacağı o.
Eso pasa por plantar en tierra con piedra sólida a 60 cm de la capa superior del suelo.
Skleranın üst tarafına 2 - 3 milimetrelik.. ... bir kesik yapmalısın.
Necesita hacer una incisión de dos o tres milimetros en la parte superior de la esclerótica.
Knickerbocker'da onun amiri olarak, kurulun Dr. Gallinger'ın tıp ehliyetini tamamen geri almayı göz önünde bulundurmasını öneriyorum.
Como su superior en el Knickerbocker, recomiendo a este comité considerar una revocación plena de las credenciales del Dr. Gallinger.
Bay Carton geçenlerde kafatasının üst kısmını kaybettiği bir kazaya dahil oldu.
El Sr. Carton recientemente se vio envuelto en un accidente que resultó en la pérdida de la parte superior de su cráneo.
Metroda, parkta Empire State Binası'nın tepesinde.
En el metro, en el parque... en la parte superior del Empire State Building.
Üst katı kiraya veriyormuşsunuz.
Escuché que estás alquilando la planta superior.
â ™ ª â ™ ª Higher state of mind â ™ ª â ™ ª This is our year, prince of America... â ™ ª
* ¡ Enciéndelo justo como a un cigarro! * * Estado superior de ánimo. *