Sïcak translate Spanish
211 parallel translation
- Sïcak, degil mi?
- Fastidioso, ¿ verdad?
Sïcak çorba.
Sopa caliente.
- Hiç degilse yatak sïcak.
- Al menos la cama estará caliente.
Yemekte 10 kisi var ve sïcak bir hiç ikram ediyorum.
Diez personas a cenar, ¡ y les sirvo aire caliente!
Saatlerdir buradayïz ve ne sïcak bir yemek, ne de ceset var.
Llevamos aquí casi 4 horas y no ha habido cena caliente ni cadáver.
Üsümek yerine sïcak kalacagïm.
Aquí no pasaré frío.
- Evet efendim, çok sïcak.
- Sí, señor, hace mucho calor.
Sicak bir ºey ister misin?
¿ Quiere algo caliente?
Zaten sicak dondurma sevmem. Gel.
Y no me gusta el helado caliente.
Sicak bir tüyo var, garanti. Bir dolar.
Hay uno que no puede perder.
SICAK BALIK YEMEKLERİ VE MISIR EKMEĞİ
PESCADO CALIENTE CON TORTILLA DE MAÍZ
Pisman olmadan önce sicak bir limonata için.
Mejor será que bebas algo caliente antes de que te arrepientas.
Sicak kahve.
Café caliente.
Kar, sicak, yetersiz et neredeyse kitlik
Nieve, calor, carne pequeña algo de hambre
- Kiº boyunca sizi sicak tutar.
- La mantendrá caliente durante el invierno.
Kar, sicak, yetersiz et neredeyse kitlik
Nieve, calor, escasez de carne Casi la hambruna
Ama sicak nefesi hosuma gitmedi.
Pero no me gusta su aliento cálido.
Biraz sicak degil mi?
? Verdad que hace calor?
Sicak gibi.
Es asfixiante.
Sizin ruhunuza gelince siz bundan ne daha serin ne daha sicak bir yer bulacaksiniz.
En cuanto a su alma no hallara sitio mas frio o caluroso que este.
Herhalde sicak yuezuenden iceri giriyorlardir.
Supongo que querran huir de la quema.
- Biftegi sicak tut. Hemen gelirim.
- Mantén caliente el filete.
- Sicak basti.
- Tengo calor.
Su, sicak su...
Agua, agua caliente...
Ne sicak!
¡ Mira el calor que hace!
BUGÜN VARDIM, ÇOK SICAK KARŞILANDIM.
"Llegué hoy. Fui muy bien recibido."
SICAK KIYILARIMIZA SÜRÜKLENMİŞ
UNA HERMOSA JOVEN DESCONOCIDA
su an ne yapiyorsuns su an, sicak su dolu bir küvetin içinde dinlenmeyi planliyorum.
¿ Qué vas a hacer ahora? Voy a darme un baño de agua caliente.
SICAK KAR
NIEVE ARDIENTE
SICAK TEREYAĞIYLA PATLAMIŞ MISIR
" Pochoclo con manteca caliente
SICAK, SOĞUK, KAPALI
CALIENTE, FRÍA, CERRADO
Daha sicak olanlarinin ömrü nispeten daha kisa.
Los astros más calientes morirán jóvenes.
BİRAZ SICAK
UN POCO CALIENTE
Ünlü show grubu Joliet Jake ve Elwood Blues'a Calumen Sehrinden sicak bir hosgeldin demiyecekmisiniz?
Denles la bienvenida desde Calumet City, Illinois... el show de Joliet Jake y Elwood Blues.
SICAK HAVA DALGASI
GRANIZO CALIENTE
Hava çok sicak ve biktim.
¡ Hace demasiado calor y estoy harto!
Hadi beyler. Hava sicak.
Vamos, amigos, hace calor.
Hava da epey sicak.
Hace calor.
Belli ki, bu is için daha müsait bir malzemeydiler ; yoksa, özel birimler gibi, mahkumlarini bir Mançurya'nin aci ayazina çikartip bir sicak suya daldirarak etin kemikten ne çabuk ayrildigini izlemekle ugrasabilirlerdi.
Evidentemente eran material más apropiado que las unidades especiales que expusieron a sus prisioneros primero a las amargas heladas de Manchuria y luego a agua caliente para ver a qué velocidad se separaba la carne de los huesos.
Ne sicak!
Qué calor.
Çok sicak!
Ay, qué calor.
Hava sicak, degil mi? Emin misin?
Hace calor, ¿ no?
Bugün çok sicak.
Hoy hace mucho calor.
Ona sicak davranmak istedim ve aptal durumuna düstüm.
Yo he intentado ser agradable, y he quedado como una idiota.
Onu sicak tutuyor.
para mantenerlos tibios
Sicak, dumani üstünde, katlanmis yüz havlusu, rahatlamaniz için.
Una toallita caliente para su placer.
Sicak, dumani üstünde yüz havlu- -
Una toallita caliente...
Burasi çok sicak.
Está caliente acá.
Tut sunu, sicak sicak.
Sostén esto, esta caliente.
- Sicak çay mi?
- ¿ Te caliente?
Haydi simdi bu güzel dostumu sicak ve samimi biçimde Auckland Yeni Zelanda'ya yarasir biçimde karsilayalim. Ve karsinizda dünyanin en mükemmel satis egitmeni Bay Jordan Belfort.
Así que quiero que ustedes le den un aplauso caluroso de Nueva Zelanda a mi buen amigo y el mejor entrenador en ventas el Sr. Jordan Belfort.