Sürpriz translate Spanish
13,968 parallel translation
Gizlice düğün için kaçınca sana bekârlığa veda partisi vermeye fırsatımız olmadı. Aşağıda bir kamyonet bekliyor. Seni hafta sonu için sürpriz bir yere götüreceğiz.
Bueno, te fugaste y nunca tuvimos la oportunidad para hacerte una despedida de soltero, por lo que hay una furgoneta abajo y estamos aquí para llevarte a un lugar sorpresa por el fin de semana.
Okul devriyesi sürpriz bir güvenlik araştırması yapıyor.
La patrulla escolar está conduciendo ahora... una inspección de seguridad sorpresa.
Bu ne sürpriz!
¡ Qué sorpresa!
Sürpriz.
Peekaboo.
Benim için sürpriz, Dorian inanç liyakat olabilir Şirket sonuçta onun için geldiğini.
Para mi sorpresa, puede haber mérito a la creencia de Dorian que la empresa iba a venir por él después de todo.
Sen sürpriz beni yakaladı Benim ofisine geçen gün geldi Ben hala burada neden ve sorulur.
Me has pillado por sorpresa cuando vino a mi oficina el otro día y te preguntaste por qué todavía estaba aquí.
Bu ne güzel sürpriz.
Qué sorpresa.
Bu ev sürpriz dolu.
Esta casa está llena de sorpresas.
Hayır, bu bir sürpriz.
No, es una sorpresa.
Sürpriz...
Sorpresa.
Mahkemede sürpriz istemiyorum.
No quiero sorpresas ante el tribunal.
Ondan özür dile, geldiğini görmeyecek ve ben de sana söz veriyorum,... dört ay sonra, ona kötü sürpriz yapıyor olacaksın.
Discúlpate y no te verá venir y te prometo que... en cuatro meses, le aplastarás la mandíbula.
Sürpriz bir parti değil ki.
No es una fiesta sorpresa.
Evet, evet, herkese sürpriz oldu, Mimi ve ben seviştik.
Sí, sí, sorpresa, gente. Mimi y yo nos hemos acostado.
Sürpriz olacağını düşünen biri var mıdır?
¿ Si alguien estuviera pensando en hacerlo más interesante?
- Sürpriz!
¡ Sorpresa!
Webber birimizin Bailey'le sürpriz kahvaltı için konuşmamızı istiyor.
Webber necesita a uno de nosotros para acompañar a Bailey hasta su desayuno sorpresa de esta mañana.
Bu ne sürpriz.
Es una sorpresa.
Dün bana bundan bahsetti ama kimseye söylemem için söz verdirdi çünkü size sürpriz yapmak istiyordu.
Me lo contó ayer y me hizo prometer que no diría nada porque quería que fuese una sorpresa.
Sonra ben silahımı indirdiğim, Todd kalan üç pastırma paketini aldı kapıdan dışarı çıktı ve pastırmaları hemen size getirip, sürpriz yaptı.
Y mientras yo inclinaba mi pistola, él con calma se acercó, cogió los tres beicons que quedaban, se fue por la puerta y os los dio, atados con un lazo.
Çünkü Todd size pastırma getireceği zaman, sürpriz yapmadan getirmez.
Porque cuando Todd te da Beicon, le pone un lazo.
Ne büyük bir sürpriz.
Sorpresa, sorpresa.
Çok rahatladım. - Sue? - Sürpriz!
- ¡ Sorpresa!
Sürpriz yapacaktım. Ne var biliyor musun?
Iba a darte una sorpresa, pero ¿ sabes qué?
- İkiz olmaları yeterince sürpriz olmadı mı?
- ¿ Gemelos no era suficiente sorpresa?
Sürpriz olmasını istedik. - Belki de- -
Queríamos que fuera sorpresa.
Sürpriz olmasını istedin.
Tú querías que te sorprendieran.
- Sürpriz olsun.
Sorpréndeme.
Az önce söylediğinizi belgelendirin, böylece "After the Dancing's Over" finalinden sonra müvekkilime sürpriz bir acıklı birleşmede bunu iletebileyim.
Pones lo que acabas de decir por escrito, y puedo hacer que mi cliente aparezca a una reunión entre lágrimas en una sorpresiva final.
Bana sürpriz bir bakış atınca...
Cuando se mira a mí - ¡ zas!
İyi de kim sürpriz olarak pipi kokteyli ister ki?
Pero, ¿ quién quiere ser sorprendido por un poco de pito?
FBI'daki sürpriz depremde Elit Kriminal, Siber, Müdahele ve Hizmet Bölümünden uzun süreli Yönetici Direktör Asistanı Paulson bugün istifa etti.
En una sorpresiva conmoción en el FBI, el subdirector ejecutivo Paulson, de mucho tiempo en su cargo, de la Unidad Élite de Respuesta al Cibercrimen, renunció hoy.
David'le sürpriz olmasını istemiyor muydunuz?
¿ Pensé que tú y David queríais que fuera una sorpresa?
Çocuklarıma sürpriz yapmak istiyorum.
Yo-yo todavía quiero sorpresa a mis hijos.
Sürpriz!
¡ Sorpresa!
Bu sene sürpriz yapıp tüm aileyi Miami'ye götüreceğiz.
Este año, vamos a sorprender a la familia con un viaje a Miami.
Bu ne sürpriz!
Qué sorpresa.
Bunun bir sürpriz olması gerekmiyormuydu?
¿ Se supone que esto sería una sorpresa?
Çiftler kostümüyle Candace'e sürpriz yapacağım.
Voy a sorprender a Candace con un disfraz de pareja.
Bu güzel bir sürpriz oldu.
Bueno, que sorpresa más buena.
- Ne hoş bir sürpriz.
Qué agradable sorpresa.
Bay Boss iş yerime sürpriz bir ziyarette bulundu.
Recibí una visita sorpresa en el trabajo del Sr. Jefe.
Yani bu tam da sürpriz sayılmaz, haksız mıyım?
Digo, no te puede sorprender, ¿ no?
Bize sürpriz yapmak için geldiğini düşünüyoruz.
Pensamos que él estaba conduciendo a sorprendernos.
Belki sana sürpriz yaparım.
Tal vez te sorprenda.
Siz de pek sürpriz olmadınız Dedektif Deeks.
Usted tampoco me ha sorprendido, detective Deeks.
Sürpriz.
Sorpresa.
- Bu bana sürpriz oldu.
Es nuevo para mí...
- Sürpriz oldu. - Direktör Cochran.
Esto es una sorpresa.
Sürpriz!
- ¿ Me están organizando un shower?
Kaynanam bu gece bana sürpriz bir Shower düzenleyecek.
Sí.