English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ S ] / Sürü

Sürü translate Spanish

39,779 parallel translation
Dışarıda bizi bekleyen bir sürü şey var.
Hay tanto que nos espera afuera.
Eğer ölürsem... Hepinizin bilmesini istiyorum ki sizler için bekleyen bir sürü güzel performanslar vardı.
Si muero... solo quiero que todos sepan que tenía muchas y maravillosas interpretaciones esperando para ustedes.
Tamamdır. Bir sürü çekeceğim.
Por supuesto... muchas fotos.
Bir sürü Nainsanın bilgisine ulaşabilirler.
Información de un montón de Inhumanos.
Geçmişte bir sürü iyi şey yaptığını inkâr etmiyorum zaten ama gerçek bir kahraman zalim bir katili korumaz.
No niego que hayas hecho mucho bien en el pasado, pero un verdadero héroe no protege a un brutal asesino.
O gece bir sürü kötü karar verdim.
Y tomé un montón de malas decisiones aquella noche.
Özellikle de bütçemiz kısıtlıyken ve tedavi bekleyen bir sürü insan varken.
¿ Especialmente cuando nuestro presupuesto es limitado, y hay tantas hombres y mujeres que lo merecen?
Bir sürü eğlenceli şey deneyelim.
Hagamos un montón de mierdas divertidas.
Şu restoran konstepti için bir sürü fikrim var.
Oye, tengo varias ideas para el restaurante temático.
- Söylemeye çalışıyorsun Bir sürü erkek var!
Intentas decir que hay muchos hombres.
Bu arada, David Spade sette bir sürü arkadaş edindi.
No nos gusta verte así. No tengo amigos, solo gente para follar en el teléfono.
Yani, bir adam için açılabilecek bir sürü kavanoz var.
* Y quizá esto te sorprenda * * Tus amigos casados te detestan *
Bir sürü çetrefilin yer aldigi bu tuhaf davada en sonuncuyla baslayalim.
Para ser un caso extraño con tantos giros, empecemos con el último.
Dediklerine göre bir sürü mesaj atıp evde buluşalım falan demişsin.
Dicen que le has estado enviando muchos mensajes - Yendo a la casa.
Herkes bir sürü mesaj atar.
Todo el mundo manda mensajes.
Çünkü bir travma geçirdin ve yapman gereken bir sürü işin var. O yüzden biraz yalnız kalmanda fayda var. Beni yalnız bırakmak istediğine emin misin?
Porque atravesaste un trauma, y tienes mucho trabajo que hacer, y deberías estar libre para hacerlo.
Bir sürü kötü kodaman.
Solo un montón de malvados con zapatos caros.
Sürüyle aleti, bir sürü şeytanı vardı.
Toneladas de artilugios, montones de demonios.
Evet, ortalıkta bir sürü kötü uzaylı olmalı.
Claro. Seguro que hay muchos alienígenas renegados sueltos.
Siz kostümlü ucubeler artık sürü halinde mi geziyorsunuz?
¿ Qué? ¿ Ahora ustedes los fenómenos disfrazados vienen en paquetes?
Kız kardeşim geçici bir sürü işte çalışıyor.
Mi hermana... Ella tiene muchos empleos, temporales.
Bir sürü hata yaptım
Cometí muchos errores.
Um, Leah bu akşam için bir sürü plan yaptı.
Leah tiene toda tu noche planificada, ¿ vale?
Bugün nakit parayla saçıp savurduklarımı düşününce... kendime bir sürü şey diyesim geliyor.
Cuando pienso en todo lo que he tirado hoy en efectivo, me puedo llamar a mí mismo de todo.
- Niye onlarda bir sürü aldın?
¿ Por qué tantos?
Bunun gibi yerlerde aynı yoldan geçip gelecek bir sürü yer var. Tuzak falan kur.
En terrenos como estos hay muchos lugares en donde moverse con sigilo, tender trampas.
Ben bir sürü pasta gördüm. Burası New York şehri.
Oleg, ¿ has visto nuestra tarta?
Ne pastası? Ben bir sürü pasta gördüm.
¿ Verdad, amigo?
Hem Hudson News'te bir sürü düşmanım var benim.
Además, tengo demasiados enemigos en sus tiendas.
Benim yaşamak için daha bir sürü... yani epey bir şeylerim var işte ya!
Tengo tanto... mucho... bueno, algo por lo que vivir.
Adamı tekerlekli sandalyesine oturtabilecek bir sürü insan vardı orada be! Tamam.
Había un montón de gente que podía haber ayudado a ese tío a subirse de nuevo a su silla de ruedas.
Suratında bir sürü kızarıklık var ve halüsinasyon görüyorsun.
Estás lleno de manchas y delirante.
Bilmem gerekir aslında, bir sürü Mary ile birlikte oldum.
Debería saberlo. He salido con muchos.
Biliyorum ama bir sürü şey bir taneden bağımlılık yapar.
No, lo sé, pero muchísimas cosas son adictivas luego de una única exposición.
Bir sürü muhteşem renk var.
Hay tantos tan asombrosos.
Bir sürü ödevim var.
Tengo un montón de tarea.
Bak bakalım bir sürü MG-10 silahı göndermek üzere kim ayırmış.
Y mira quién firmó para llevarse todo un lote de esas MG10.
Buradaki bir sürü kişi... orada birkaç kez çalışmıştır.
Mucha de esta gente... trabajaron allí en algún momento.
Bir sürü ceset görürüm.
Veo muchos muertos.
Aslında bir sürü zombi öldürdü.
Mató a muchos zombis, de hecho.
Bir sürü iş var.
Es mucho trabajo.
Bana kızgındı, bu yüzden o da bir sürü aptalca şey yaptı.
Ella estaba enfadada conmigo, por eso hizo un montón de idioteces.
Bir sürü iddialı küçük küstahtan milyonlarca başvuru alacaklardır.
Vas en el camino equivocado aquí. Van a tener un millón de postulaciones de pequeños artistas.
Şimdi, bir sürü işimiz var ama önce bilinçli bir sürücü olman için seni korkutmak amaçlı yapılmış şu videoyu izleyelim.
Ahora, tenemos mucho que cubrir. Pero primero, veamos un video de seguridad diseñado para aterrorizarte en ser un motorista responsable.
Plânladığımız gibi hava saldırısı yaptığımız takdirde doktorlar ve çocuklarda dahil bir sürü sivili öldürürüz.
Si seguimos adelante con el ataque aéreo como estaba planeado originalmente, mataremos a muchos civiles, incluyendo médicos y niños.
Bir sürü kahve içmiş bir adam kadar uyanık.
Como un hombre que ha tomado demasiadas tazas de café.
Ah, dinle, bugün çılgın geçti, ve benim bir sürü raporlamam gereken olay-sonu...
Escucha, hoy fue una locura, y tengo un billón de informes posteriores a la acción que...
Hem de bir sürü!
¡ Muchas!
Çünkü şu anda Pinkberry'deyim ve bir sürü şeye karar vermem gerek.
¿ Pero por qué le sigo el rollo?
Bir sürü ödül kazandı.
Ganó premios.
Kafam karışınca hak etmediğin bir sürü şey söyledim.
Me golpeó, justo en el medio.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]