Sıçan translate Spanish
17,347 parallel translation
Evet ve sanırım bunun hepsi sıçan zehirlenmesiyle bağlanmıştı.
Sí, y supongo que todo está mezclado con veneno para ratas.
- Ortada sıçan!
- ¡ Que no agarre!
Arkada dev bir sıçan var.
Hay una rata gigantesca allá atrás.
Dev sıçan, 1.
Rata gigante : uno.
- Sıçan hicvi yapmamı mı tercih ederdin?
¿ O prefieres que recite una sátira a la rata?
Her iyi sıçan hicvi daima özgün olmalıdır.
Una buena sátira a la rata debe siempre ser...
Bu performansın üzerine buraya kilometrelerce mesafede sıçan olmasa gerek.
Vaya, después de esa actuación, no debería haber ni una rata a varios kilómetros de este lugar.
- Aptal, beş para etmez sıçan!
Estúpida rata buena para nada.
Bir hafta boyunca birkaç sokak sıçanını beslemek için yeterli olurdu.
Era suficiente para alimentar a un par de ratas callejeras por una semana.
Bunlar kaput sıçanı, adamım.
Ratas de vecindario.
Çünkü canımı sıkıyorsun.
Porque me molestas.
gel benim canımı sık, bebeğim.
Ven a molestarme, querida.
Hayatımın geri kalanı boyunca canımı sık.
Moléstame el resto de mi vida.
Gel de canımı sık.
Ven a molestarme.
Sen de benim canımı sıkıyorsun.
Tú también me molestas.
- Uzun ve aşırı can sıkıcı.
- Es alta. Muy molesta.
Hayır, burada çalışıyorum yalnızca. Hadi canım!
Solo trabajo aquí.
Gerçekten canımı sıkacağımı mı düşünüyorsun?
¿ De verdad crees que me importa un rábano?
Canın çok yanmış olmalı.
Debe haberte dolido el pintarlo todo.
Çünkü, hayat böyledir. Canını sıkma.
Es así, y está bien que así sea.
Bu çirkin halinle orada oturursan insanlar can havliyle kaçışır.
Si te sentaras ahí, la gente huiría del pánico.
Benim iyice canımı sıkmaya başladın.
¡ Me estás empezando a irritar!
Ve Bebop canını sıkanlara ne yapar biliyor musun?
¿ Sabes qué hace Bebop cuando alguien lo irrita?
Onun adına canını sıkma.
No te preocupes por ella.
İçiyor olmazdık sanırım bu akşam, almış olmasaydı diğer bir canı.
"Y si él no nos hubiera precedido en la muerte, esta noche no estaríamos bebiendo".
- Muhtemelen bir sıçan.
Probablemente una rata.
- Sıçan hicvi.
Una sátira a la rata.
Protestolarımız sırasında kimsenin canını yakmak istemedik. Bunun için... çok üzgünüm.
No intentamos que nadie resultara herido por nuestras protestas, y por eso, nosotros... y por ello, yo lo lamento.
Ben yalnızca ulağım. Peşimde yalnızca intikam için can atan tepesi atmış bir Mars donanma müfrezesi var.
Solo soy el mensajero, tengo medio pelotón de Marines marcianos cabreados que están deseando algo de revancha.
Konuşuyorsun çünkü canın sıkkın.
Hablas porque está harto.
Canı sıkkın birinin konuşacağı biçimde konuşuyorsun.
Hablas como hablaría alguien que está harto.
Eğer bir kedi olmuş olsaydın şu ana kadar 8 canını harcamış olurdun.
Si tú fueras un gato, ya habrías usado ocho de tus vidas.
Çünkü bazı zamanlar iki erkek bir araya gelince can sıkıcı olabiliyorlar.
"los hombres son demasiado buenos para darte un dolor de cabeza".
Ne can sıkıcı kız!
Qué chica tan molesta.
Sana acıdığı için iyi davranmış ama artık canına tak etmiş.
Que fue amable por lástima, y usted se lo creyó.
Sıkıntıdan ölmekten için can atıyorum.
Estoy esperando aburrirme hasta morir.
- Açıklamaya çalışıyor canım.
Lo que ella intenta explicar, cariño...
Bu canımı sıktı işte.
Eso me asusta.
- Bu tür şeyler canımı sıkıyor.
Solo digo que me asusta.
Bak, sadece canım sıkkın.
Mira, solo estoy enfadado.
Bu çok can sıkıcı.
Es tan molesto.
Ne yapacağız? Sırf suikastı engellemek için canını tehlikeye atmak- -
¿ Está dispuesta a arriesgar su vida para salvar a un asesino?
Açıkçası, M Hattı'nda olmamız biraz can sıkıcı.
Es horrible estar sobre la línea M, la verdad.
- Davet edildim canım. Sıkıntı çıkaran bazı olayları çözmek için. - Mesela kraliçenin hapse atılması gibi.
- Me invitaron, querida, para ayudar a resolver algunos temas problemáticos, como el encarcelamiento de la reina.
Bu insanları bir daha rahatsız edersen, biraz canım sıkılabilir.
Si vuelves a molestar a esta gente no me alegrará.
- Canımı sıkmaya mı çalışıyordun?
De verdad querías asustarme.
Sıkma canını evlat.
No te preocupes, hijo.
Er ya da geç canın bir fincan sıcak, çikolata renkli bir şey çekecek Mr. Bulletproof.
Pero tarde o temprano querrás una taza de algo caliente y oscuro, Sr. A prueba de balas.
Yok canım, anan birinci sınıf orospudur.
No, ella es una puta muy respetable.
Babalık'la babam basketbol hakkında o kadar tartışırlardı ki canım oynamak istedi.
Oía a Pop y mi papá discutir tanto sobre básquetbol que quise jugar.
Canını sıkmak istemedi.
Sabes que ella no tenía mala intención.