English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ T ] / Tacız

Tacız translate Spanish

377 parallel translation
Majesteleri babanız Kral'a, bu tacı sizin takmanız için yemin etmiştim.
Su Majestad... juré al Rey, su padre, colocar esta corona sobre su cabeza.
Tacı başımdan alır mısınız?
¿ puede quitar la corona de mi cabeza?
Onu ve tacınızı kurtaracaksak derhal harekete geçmeliyiz!
Actuemos y salvémosla a ella y al trono.
Tacınızı ve gerdanlığınızı takmıştınız.
Usted llevaba su diadema y un collar.
Toplantı odaları, koyu kırmızı askılarla süslenir. Kadınlar, ellerinde varsa taç takarlar.
Las salas de reunión se engalanan con adornos de color rojo intenso, las mujeres llevan tiaras, las que las tienen.
İşte bu yüzden, bu taç giyme gününde işgal edilmiş Rus topraklarını geri almak için yola çıkacağız.
Ahora bien, recibimos la corona para reinar también sobre esas tierras rusas,... que ahora están bajo el poder de otros Estados.
İnsanların çağrısıyla... sınırsız güç elde edeceğim. Yüce görevimi tamamlamaya imkan veren yeni bir taç giyme töreni gibi olacak.
El requerimiento del pueblo... me otorgará un poder ilimitado, un fervor nuevo... para una causa noble y despiadada.
Orduları yönlendiren, kralla taç takan askerlere korku salan köylü kızı sensin.
La campesina que conduce ejércitos, corona a reyes, y hace que los soldados enfermos se mantengan en pie.
Benim başıma meyvasız bir taç oturttular,... elime kısır bir asa tutuşturdular.
¡ Y me hicieron empuñar un cetro estéril!
- Ama taç törenini kaçıracaksınız efendim.
- Pero se perderá la coronación, señor.
Kendinizi düşürdüğünüz durumdan bahsediyorum ki bu yüzden taç giymeye uygun olmayacaksınız.
Yo cuestiono vuestra libertad de beber hasta llegar a una condición... en la que no sea capaz de ser coronado.
Davacı elmas bir baş süsü, bir taç çaldığınızı söylüyor.
El denunciante alega que robó ud., ¿ una diadema de diamantes?
Elmas tacı çaldınız mı, çalmadınız mı?
Dígame, ¿ robó o no robó ud. La diadema?
31 Ekim Cadılar Bayramı'nda Ralıdac Bayramı Kraliçemizin tacını takacağız.
El 31 de octubre, en la noche de Halloween coronaremos a nuestra reina de Neewollah.
Küçük Ned * senin için amcaların ve ben zırh kuşanıp nöbet tuttuk kış gecelerinde yürüdük yazın kavurucu güneşi altında huzur içinde tacı giyebilesin diye.
Muchacho, por ti, tus tíos y yo hemos vigilado las noches de invierno cargados con las armaduras, hemos soportado a pie el calor abrasador del verano, para que pudieses portar la corona en paz.
Madem ki benden daha yakışıklı olanları ezmek, azarlamak ve yönetmek dışında bu dünya zevklerinden tat almam olanaksız ben de tacı ele geçirme düşünü kendime cennet yaparım.
Así, puesto que este mundo ningún placer me concede, salvo mandar, controlar, o superar a personas mejores que yo mismo, haré mi cielo el soñar con la corona.
Bence şimdi uygun olan, küçük Prensin ufak bir muhafız birliği refakatinde Ludlow'dan Londra'ya getirilmesi ve taç giyerek kralımız olmasıdır.
Me parece oportuno que se envíe a buscar con reducido séquito al joven príncipe que está en Ludlow, para conducirlo a Londres y coronarlo rey.
Peki Gloucester amca, kardeşim gelince taç giyene kadar nerede kalacağız?
Decidme, tío Gloucester, si viene mi hermano, ¿ dónde nos alojaremos hasta el día de nuestra coronación?
Şimdi, biliyorum ki o Tudor Richmond'ın gözü ağabeyimin kızı Elizabeth'te. Bu birleşmeyle tacı ele geçirmeye hevesleniyor. Ama önce şu kıza ben bir gideyim de gönül kazanmak nasıl olurmuş göstereyim.
Ahora, sabiendo que Tudor Richmond pretende a la joven Isabel, la hija de mi hermano, y que, con ese enlace, ambiciona la corona, le haré la corte... como un galante enamorado.
Macar Milleti adına konuşmakla şeref duyarım. Bir istekte bulunacağız : İmparatoriçe Hazretleri de siz Majestenin taç giyme törenine katılsınlar böylece kendisi de ayni gün Macaristan Kraliçesi tacını giyeceklerdir.
El pueblo húngaro... por el cual tengo la honra de hablar en su nombre... expresa el deseo... de que Vuestra Majestad comparezca a la coronación.
O yıldızı da karımın tacı için istiyorum.
Y quiero que esa estrella luzca en la diadema de mi mujer.
Tacınız yanınızda mı?
¿ No tendrá su corona por casualidad?
Bütün savaşlar gibi, sizin savaşınız da yıkımı ve ölümü baş tacı eder.
Su guerra, como todas, se regodea en la devastación y la muerte.
Daha gelişmiş nesiller yetiştirmeyi umut ederek Siz genç Kazaklara okullarımızı açtık. Polonya tacına değer bir eğitim almanız için.
Hemos abierto nuestras escuelas para ustedes con la esperanza de poder engendrar una generación de cosacos civilizados, que puedan contarse entre los súbditos de la corona polaca.
Tacını istemişsin kızım.
Quieres la tiara.
Bu üç taç, yıllardır kayıpmış. Ben diyorum ki, majesteleri, uzun bir sefer ayarlayabilirsek onları bulmamız mümkün olabilir.
Las tres coronas se perdieron hace muchos años pero creo que si organizamos otra expedición podríamos encontrarlas.
Hırsız altın tacı almamış. Yakut ve türkuaz kolyelere de dokunmadan çıkıp gitmiş.
Han dejado aquí una diadema de oro..... y un collar de rubís y turquesas que ni siquiera han tocado,... y en cambio han robado una estatuilla de tierra cocida.
- Markiz sizi zenginleştirdi Fransız tacına 1,000 tabanca daha!
La Marquesa ha enriquecido en 10.000 doblones a la corona francesa.
Ölümcül aksesuarları olan bir Aston M-Martin dahil olmak üzere, Dünyanızın sunduğu hiçbir şey için, tek bir taç yaprağını bile feda etmem...
No cambiaría un solo pétalo por nada de lo que su mundo me ofrezca, incluyendo un Aston M-Martin con accesorios letales.
Taç, kız ve bütün bu kirli işler. Bu kadarı yetmez mi?
La Chica, todo el negocio. ¿ No es suficiente?
Ben tacı geri aldıktan sonra, Webster'a ne yaptığınız umurumda değil.
Cuando recupere la corona, haga usted lo que quiera con Webster.
Derdi taç ile, kaçağımız ile değil, Diego.
Está interesado en la corona, no en nuestro fugitivo, Diego.
Sadece tacı değil, bir de hayat kurtardınız.
No solo ha recuperado la corona, también ha salvado una vida.
Hayır, madam. Taç giyme töreninden önce kaldığınız odanın yakınında kalacaksınız.
Estaréis alojada cerca de la habitación en la que dormisteis, la noche anterior a vuestra coronación.
Birkaç kuş tüyü Birkaç taç yaprak Bir de Kızılderili ilminin kitabı
Algunas plumas y campanillas y un libro sobre costumbres indias.
- Ne yazık ki boş odamız yok.
- Pero no quedan hab ¡ tac ¡ ones I ¡ bres.
- Oda istiyorsanız, 10 kağıda patlar.
- Una hab ¡ tac ¡ ón Ies costará 1 0 $.
İşte, bavullarınız geldi ve odanızdalar.
Ha llegado su equ ¡ paje. Está en su hab ¡ tac ¡ ón.
Şövalye ünvanınızı da kaybettiniz Altın toplama da....... Asayiş ve Maliye bakanlıklarınızda elden gitti.. Ve bütün eşyalarınıza da taç adına el konulmuştur..
Usted pierde su... vellón de oro y sus funciones de ministro, de policía y de finanzas.
İspanya ile bağlarımızı yok edelim ve Don Fernando de Guzman'a El Dorado İmparatorluğu tacını takalım.
Cortamos los lazos con España y coronamos a Fernando de Guzmán Emperador de El Dorado.
O bıçak ve kan ve her şey... ve elinizi bir taç gibi tutuşunuz ve izleyicinin soluğunu tutmasına yol açmanız.
La daga, toda esa sangre y cuando alzó la mano como un clavel le cortó el aliento al público.
Ve işte o geçen yılın kraliçesinden tacını alan dünyanın en güzel kızı, Amerika Güzeli!
Y aquí está... coronada por la reina del año pasado... la muchacha más bella del mundo... ¡ Miss América!
Mart 1864'ten beri kesintisiz ofiste olan birkaç bakandan biriyim. Hepimizin hayaller ve umutlarla dolu olarak, prensimizin taç giyip iktidara gelişini alkışladığımız günden beri.
desde el día en que, llenos de esperanzas, aplaudimos... a nuestro príncipe, quien asumía el mando del país.
Kral Richard'ın tacı soylu kaşınızın üzerinde nasıl da güzel duruyor.
Y la corona del Rey Ricardo os queda mejor, Alteza.
Hepimizin hayaller ve umutlarla dolu olarak, prensimizin taç giyip iktidara gelişini alkışladığımız günden beri.
desde el día en que, llenos de esperanzas, aplaudimos... a nuestro príncipe, quien asumía el mando del país.
Muhammed bilmiyor mu? Biz tanrılarımızı baş tacı ederiz. Kabe ye sahibiz.
¿ Muhammad no comprende que vivimos de los dioses de la Kaaba?
Libya dikenden tacımız bizim. Saçma.
Libia es nuestra corona de espinas tonterias
Bizim TAC adamlarımız bunları giyiyor.
Lo llevan nuestros cuerpos especiales.
Nasıl çalıştığını siz mi bulacaksınız?
¿ Ustedes son los chicos que irán para ver como hace tic tac?
Childeric'i tahtan indiren Kral Pepin... Kral Clothair'ın kızı Blithild'den doğmasından dolayı... Fransız tacının varisi olduğunu söyleyip tacı almıştır.
El rey Pipino, que destronó a Childerico, reclamó por su descendencia con Blitilda, hija de Clotario, la herencia a la corona de Francia.
Raketlerimizi bu toplara uydurduğumuzda... Tanrı'nın izniyle, Fransa'da babasının tacını... büyük tehlikelere sokacak bir set oynayacağız.
Cuando hayamos adaptado nuestras raquetas a estas pelotas, jugaremos en Francia un partido, con la ayuda de Dios, que ganará en el azar la corona de su padre.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]