Takas translate Spanish
3,850 parallel translation
David Ortiz bir an önce sayı yapmaya başlamazsa takas için Zach'e önereceğim.
Si "big papi" no empieza a producir, se lo ofreceré a Zach.
- Takas sistemi geldikten sonra Amerikan Yerlileri.
O los indios americanos después del sistema de trueque.
# Takas sistemi sonrası Amerikan Yerlileri #
* Los indios americanos tras el sistema de trueques *
Seni seve seve 2 Mel Gibson ve 1 Tiger Woods ile takas edebilirim.
Te cambiaría con ganas por dos Mel Gibsons y un Tiger Woods.
Takas edebiliriz diye yanımda çok yıllık bitkilerden bir seçki getirdim.
He traído conmigo una selección de plantas perennes. Pensé que podríamos intercambiar.
- Bunları almak için takas ettim.
La dejé a cambio de estos.
- Buna takas ticareti denir.
Se le llama intercambio.
Tüm bu gayrimenkulleri, gazeteleri, hatta ailemin iyi ismini onun için takas ederim.
Yo lo cambiaría todo esto, esta finca, los periódicos, buen nombre de mi familia, incluso para ella.
Yani, ya takas için senede ihtiyacım olurdu...
Así que necesito una moneda de cambio...
Herhangi bir medeni sömürgede 200 real olarak takas edebilirsiniz.
200 piezas de ocho en cualquier cámara de compensación en las colonias.
Artık takası konuşsak mı?
- Deberíamos discutir sobre la entrega.
Takas yapmak istiyorum.
Estoy dispuesto a hacer un intercambio.
Takas yapıyoruz.
Estamos haciendo un intercambio.
Takas edilmek isterdim.
Quiero que me cambien.
Takas için buraya çağırdım ama ben yanına gidemem.
Tengo que venir aquí a hacer un pase, y no se puede.
- Bu bir takas, hediye değil.
Es un intercambio, no un regalo.
Umarım seni köprüyle takas etmek zorunda kalmayız.
Espero que no se tenga que cambiar nada a ultimo momento. ¿ Tenemos a alguien a cambio?
Benim elemanlar takas yapmak istiyor.
Mi chicos quieren hacer un intercambio, ¿ de acuerdo?
Bize Rabbit'le bir geçmişi olduğunu söyledi. Bu da Rabbit'in oğlunu neden kaçırdığını ve Şerif Hood'un kendini çocukla takas ettiğini açıklıyordu.
Nos contó su pasado con Rabbit lo que explicaba por qué había secuestrado a su hijo y que el sheriff Hood se había intercambiado él mismo por el chaval.
Takas yapalım.
Haremos un trueque.
O zamanlarda, Londra Dünya Cemiyeti bilimsel kesiflerin dünyadaki takas odasiydi.
En esa época, la Sociedad Mundial de Londres era la cámara de intercambio de descubrimiento científico del mundo.
Onu Moat Cailin için takas edecektim.
Quería intercambiarlo por Foso Cailin.
Arazini takas etmek karşılığında küçük bir hatıra.
Un pequeño regalo, a cambio de su concesión minera.
Hayır, çocuğa kılıç almak için köpekleri sen takas ettin.
No, ellas comercializadas por la espada para el niño.
Takas önümüzdeki 24 saat içinde olacak ama nerede olduğunu bilmiyorum.
El trato tendrá lugar en 24 horas. No sé dónde, ¿ bueno?
Takası yapıyorlar.
Están haciendo el trato.
Ve yaklaşık 28 dakika sonra, takası yaptığımızda bundan çok daha konforlu bir muhite gücüm yetecek.
Y en alrededor de... 28 minutos, cuando hagamos el intercambio, voy a ser capaz de conseguirnos mejores entornos para nosotros.
Lima'ya gidip, büyüğüyle takas edelim ve direkt Antartika'ya yol alalım derim.
Propongo que vayamos a Lima, lo cambiamos por uno más grande, y de ahí directos a Antártica.
Onu takas etmek için ne gerekiyorsa yapacağım ve onu kulübe geri getireceğim.
Voy a buscar lo que necesitamos para intercambiarla. Y traerla al club.
Adil bir takas, evet. Senin için mutlu olmadığımdan değil de bunu bana sabah söylemiştin zaten, hatırladın mı?
E incluso con eso, sí, no es como que no estoy feliz por ti pero ya me dijiste todo esto esta mañana, ¿ recuerdas?
Ne kadar akıllı ve yetenekli olursan ol hiçbir şey için iyiliği takas etme.
No importa lo inteligente o capaz que seas... uno no debe intercambiar la benevolencia por nada.
Jo Su-in'le takas gelini olarak 14 yaşında evlenen Jung-sim'in doğumda ölmesine şahit olmak Dochi'nin hafızasında yakıcı ve unutulamayan bir yara olarak yer etti.
Presenciar la muerte de Jung-sim en el parto... quien se casó con Jo Su-in como una novia intercambiada a los 14... dejó una inolvidable cicatriz en la mente de Dochi... igual que la quemadura en su cabeza.
Takas yapmayacaksın.
No vas a regatear.
Kurtlar özgürlüklerini düzenli yemek ile takas ettiler. Eş seçme haklarından vazgeçtiler.
Los lobos han negociado su libertad a cambio de comida constante.
Ne biçim doktorlarsak artık... Hizmetimizi bu şekilde takas ediyoruz.
Vaya clase de doctores somos, intercambiando nuestros servicios así.
- Adil bir takas, Rosaria yerine oğlun.
- Un intercambio : Rosaria por su hijo.
"Takas ediverdin, bir gülüşünle ; bir gülüşümü ; sen."
Por la sonrisa de otro, tú das a cambio una sonrisa tuya.
Takas yapmak ister misin?
¿ Quiéres negociar?
John Ross beni kendiyle takas etti.
John Ross se cambió por mí.
Değerli bir takas.
Un intercambio valioso.
- Dağ turta tavası ile takas teklifi aldım bile.
- de un pastelero de montaña... - ¿ Qué?
Bana adil bir takas sözü verildi.
Me habéis prometido un acuerdo justo.
Bana adil bir takas söz verilmişti.
Me habéis prometido un acuerdo justo.
O zamanlarda, Londra Dünya Cemiyeti bilimsel keşiflerin dünyadaki takas odasıydı.
En ese momento, la Sociedad Mundial de Londres era el centro mundial de intercambio de descubrimientos científicos.
Kaba bir diplomatik takas, Dışişleri Bakanım.
Es un intercambio diplomático grotesco, Ministro. ¿ Qué quiere Austria?
Austin ve Jewel ile takas edebiliriz.
Te entrego a Austin y Jewel por el auto.
Bir ambarda, onunla takas için buluştuk.
Íbamos a hacer un intercambio en un almacén. Nos encontramos.
Takas ettiğin anahtar işte bu.
Ven aquí. Esta es la llave por la que lo cambiaste.
Takasın gerçekleşmesine izin verin.
Deja que el intercambio ocurra
Bunun bir kültürel takas olduğunu düşün.
Bueno, considéralo un intercambio cultural.
Motosikletimi takas etmek için internete koydum bile.
Ya tengo ofertas