Takıldı translate Spanish
7,458 parallel translation
Polislerin takıldığı bir restorandı. Hadi be.
- Era una cafetería de policía.
Savcılıktan biriyle takıldığını söylemiştin.
Me contaste que tenías un ligue en la oficina del fiscal.
- Benimle takıldığın için sağ ol.
Gracias por quedarte conmigo.
Ayağım takıldı.
Yo me equivoqué.
Fransa'ya gittik ve takıldık.
"Quedamos y fuimos a Francia".
Senin böyle yerlerde takıldığını bilmeden önceydi.
Sí, de antes que vinieras a un sitio como este.
Mağdur muhtemelen yüksek var ve merdivenler, doc aşağı takıldı.
La "víctima" probablemente tiene alta y disparó abajo de las escaleras, doc.
Goodwill'de takıldım kaldım.
Me colgaron en buena voluntad.
Sonra aklıma takıldı Mike Yüksek Şeref Derecesi'yle mezun olmuştu.
Y me hizo pensar : Mike se graduó magna cum laude.
Bu çok havalı, Baba, ama Bu oyunun bir bölümünde takıldım kaldım.
Esto es genial, papá, pero me tengo que quedar en ésta parte de mi juego.
Büyük ihtimalle değildir. Muhtemelen davaya takıldı ve bırakmakta zorlanıyordur.
Seguro es que se metió tanto en el caso, que le está costando dejarlo.
- Salağın ayağı takıldı herhâlde.
El idiota debe haberse tropezado.
Geçen gece benimle ilgili dedikodular öğrenmek için benim takıldığının farkındayım
Sé que solo querías quedar anoche para encontrar trapos sucios sobre mí.
Benim de kafam karıştı, çünkü, sen bana o kızla takıldığım için sinirlendiğini söylemişsin, ama Charlie bana benden ayrıldığını söyledi.
Estoy confundido también, porque dijiste que estabas enojada conmigo por meterme con esa chica, pero Charlie me dijo que habías terminado conmigo.
Takıldığımız zamanlar garip olmasını istemiyorum.
no quiero que sea embarazoso cuando salgamos.
Biz takıldığımızda zaten garip oluyor.
Siempre será embarazoso cuando salgamos juntos.
Takipçi bir sapık gibi iş yerinin dışında, oralarda takıldım.
Así que sólo me quedé fuera de su trabajo, como un acosador.
Son isme niye takıldın bu kadar?
¿ Por qué has puesto esa cara con el último nombre?
Kafein illetine takıldım ve beni cehennemin derinliklerine sürüklüyor.
Tomé la ruta de la cafeína, y me llevó a las profundidades del infierno.
Birileriyle takıldın mı?
¿ Estuviste con alguien?
Takıldık biraz.
- Salimos unas veces.
- Ama takıldım.
- Bueno, lo hice.
Sadece takıldık.
Pasamos el rato.
- İnanamıyorum. yeni bir arkadaş edindim, ve ilk defa dışarıda takıldım ve içimi dökmeye çalıştım
- No puedo creer que finalmente hago una amiga e intento tirármela la primera vez que quedamos.
Arrow'un son zamanlarda beraber takıldığı çocuğu biliyor musun?
Corriendo con últimamente? El que está en rojo?
İnsanların beğendiklerini söyledikleri tipler ve gerçekten takıldıkları tipler.... Mantıksız.
Está lo que la gente dice que quiere en una pareja y lo que en realidad cliquean en... discordancia.
- O çiftlik evinde kardeşlerim ve bazı insanlar ile yaşarken ormanın kenarında takıldım.
Estaba atorado viviendo en esa casa de granja al borde del bosque con mis hermanos y algunos humanos.
Blogunu okuyordum da, hikayenin tekine gözüm takıldı.
Entonces, estaba leyendo tu blog, y esta historia captó mi atención...
Alıştırma için takıldığım çocuğu diyorsan o sevgilim değil.
Bien, si se refiere al chico que tengo alrededor para hacer ejercicio... no es mi amante.
İmplantın takıldı.
Tienes tu implante.
- Kevin'ın takıldığı başka kadın var mıydı?
¿ Tu amigo tenía alguna otra mujer en espera?
- Kevin'in takıldığı bir sürü kadın vardı.
Kevin siempre tenía mujeres esperando.
Sadece bir kez takıldık ama ona çıkma teklif etmek istiyorum. Gerçekten hoş biri. Daha doğrusu bu hale gelmeden önce hoş biriydi.
Solo nos hemos enrollado una vez, pero quería pedirle salir, porque estuvo muy bien, bueno, antes de ponerse así.
Geldim. Takıldığı yerden kurtarmaya çalışacağım.
Aquí, trataré de liberarlo.
Sizin burada takıldığınızı görmüştüm.
Los he visto a los dos pasar el rato aquí.
- Trafiğe falan mı takıldın?
¿ Estás en un atasco de tráfico o algo así? Quiero hablar contigo, amigo.
Tüm dersleri ekip Ric'le takıldım.
Dejé todas mis clases y salí con Ric.
Evet ya, yine nasıl glütensiz takıldığından, nasıl harika hissetiğinden bahsedecek.
- Si, solo hablara de que es libre de gluten y que se siente muy increíble.
- Evet. - Trafiğe mi takıldın?
¿ Un atasco?
Olamaz, saatim takıldı.
Ahora mi reloj se enredó.
Şekerleme satan şu kıza takıldım.
Me tropecé con una niña que vendía golosinas.
Şimdi neden dürüstlüğe bu kadar takıldığını anlıyorum.
Ahora entiendo por qué te importa tanto la sinceridad.
Kızlar sörfçü, takıldıkları mekânı biliyoruz.
No voy a ponerme esto. Estas chicas son surfistas, sabemos dónde pasan el rato.
Bu örnekler takımyıldızı.
Ese patrón es una constelación.
Pembe dizilerden bahsetmişken Jane'in annesi, ünlü pembe dizi yıldızı Rogelio Da La Vega ile takılıyordu. Ki o da Jane'in babası. O da ne?
Y hablando de telenovelas, la madre de Jane estaba enrollándose actualmente con su padre, la famosa estrella de telenovelas, Rogelio De La Vega.
Bugünse bir takımın parçası olduğum hatırlatıldı. Çok iyi bir takım.
Hoy, me recordaron que formo parte de un equipo, y que somos muy buenos juntos.
Gibbs ve takımı Babakov'u 1 yıldır CIA ve Ulusal Güvenlik ile birlikte takip ediyordu.
Gibbs y los suyos han estado buscando a Babarok junto con la CIA y Seguridad Nacional durante un año.
Takıldığın çocukla aynı hatayı yapma.
No cometas el mismo error
İşte takımyıldızı.
Ahí está la constelación.
Bayıldım. " Hayır, hayır fırçalayın istemiyorum bir kese benden hiçbir sevgi alamayan bir adam... en iyi arkadaşının sürüşünün yanındaki yolcuyla takıl...
Me encanta.
James Grant, Anderson lisesi son sınıf ve basketbol takımının yıldız forveti.
James Grant, estudiante de último año de la secundaria... Anderson y estrella del equipo de baloncesto.