English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ T ] / Tamsin

Tamsin translate Spanish

166 parallel translation
Biliyorsunuz, ben müzik adamıyım ve Tamsin bir şarkı çocuğu.
Ya saben que soy músico y Tamsin hija de la armonía.
Meşe döşemeler için para istiyor.
Tamsin Cordally ha llamado. Necesita un depósito para la sauna.
- ben Tamsin
Me llamo Tamsin.
- Tamsin! ?
- ¿ Tamsin?
Tamsin'in yeni bir erkek arkadaşı var. Gülme kası devrede.
Tamsin tiene nuevo novio.
Tamsin'in erkek arkadaşı öldü.
El está muerto.
İşte size hikâye. Dağılın bakalım.
Por eso es que el novio de Tamsin esta... muerto.
- Demek Tamsin'le birlikteydin. - Görünüşe göre.
Entonces ¿ tú y Tamsin?
- Merhaba. Tamsin orada mı?
- Hola. ¿ Está Tamsin?
- Tamsin mi?
- ¿ Tamsin?
Söyle bakalım Tamsin?
Así que Tamsin.
- Merhaba. Ben Tamsin'in erkek arkadaşı.
- Hola, soy yo, el novio de Tasmin.
- Merak ediyordum da Tamsin ve seminer konusunda.
La preparación de Tasmin en ese seminario.
- Şey... - Tamsin orada mı?
- ¿ Está Tamsin ahí?
- Tamsin bugun tanıştığın Susan telefonda.
- Tamsin, es esa chica Susan que conociste.
- Susan, ben Tamsin, merhaba.
- Susan, habla Tamsin, hola.
- Merhaba Tamsin.
- Hola Tamsin.
- Tamsin gideli aylar oldu.
Otra cosa es, además... Paso mucho tiempo desde que Tasmin se fue.
Kurban, bir kız çocuğu, beyaz, yaklaşık... 3-4 yaşlarında, ve Cordelia ile Tamsin caddelerinin köşesindeki bir park yerinde... bir kutunun içinde bulundu.
La víctima es una niña, caucásica, aproximadamente de tres o cuatro años, y fue encontrada en una caja de embalar en un garaje en la esquina de la calles Cordelia y Tamsin.
- Tamsin Adams.
- Tamzig. Adams.
Tamsin ve lola Hillicker.
Tamsin e lola Hillicker.
Tamsin Borgia- - Akif Ailesi, Klan Bukharin.
Tamsin Borgia- - Ring-Ring! de la familia Akif, Clan Bukharin.
Rigsby, bu Tamsin Wade.
Rigsby, ella es Tamsin Wade.
Mesela, ben onu Brazenwood'daki Spaghetti Western'e Tamsin'e yollamışımdır?
¿ Cómo, después de jugar al Spaguetti Western en Brazenwood con Tamsin?
Sen ve Tamsin, Lauren'in evinde oturup,
Tamsim y tú fuisteis al apartamento de Lauren.
Sanırım Tamsin onları getirerek kötü bir komşuluk yapmış. Gerçekten mi?
¿ De verdad?
Tamsin!
¡ Tamsin!
Neden Tamsin bu görevde değil?
¿ Por qué Tamsin no está en esto?
Tamsin'i Suçla! Oh! - Acacia?
¡ Culpa a Tamsin! - ¿ Acacia?
İşi bitir, Tamsin.
Termina el trabajo, Tamsin.
Tamsin...?
¿ Tamsin...?
Ben Tamsin.
Soy Tamsin.
Tamsin, bu da ne oluyor?
Tamsin, ¿ de qué va esto?
Hey, Tamsin.
Eh, Tamsin.
- Tamsin!
- Tamsin.
- Yani, Tamsin.
- Quiero decir, Tamsin.
Ne istiyorsunuz Bayan Tamsin?
¿ Qué quiere, señorita Tamsin?
- şeyi durdurabiliriz, Tamsin...
- se mate a si misma, Tamsin...
Bu Tamsin...
Es Tamsin...
Atalarının onayı olmadan, Dyson / Tamsin deneme programını da sonlandıramayız!
¡ No la podemos dejar marchar sin la aprobacion de sus ancestros sobre el programa de ensayo Dyson / Tamsin!
Hadi ama.. Tamsin!
Vamos... ¡ Tamsin! ¡ Cuidado!
Hayır, Tamsin, ben öyle demek..
No, Tamsin, no me refería...
Tamsin, ne yapıyorsun?
Tamsin, ¿ qué estás haciendo?
- Çünkü biliyorum, Tamsin.
- Porque lo sé, Tamsin.
- Tamsin...
- Tamsin...
- Tamsin, senin neyin var?
Tamsin, ¿ Qué sucede contigo?
Sanırım Tamsin onu incitecek...
Creo que Tamsin trata de hacerle daño...
Of Tamsin.
Tamsin.
- Tamsin içeridemi?
- ¿ Está Tamsin?
- Tamsin!
- ¡ Tamsin! Hola.
Tamsin!
¡ Tamsy!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]