Tane translate Spanish
81,373 parallel translation
Daima bir tane vardır.
Siempre hay uno.
Beş tane eşi vardı.
El tío tuvo unas cinco parientas.
Bir tane daha yapalım.
Vamos a probar otra.
4 ama artık bir tane istiyoruz.
Cuatro. Y ahora solo queremos uno.
Şimdi bir de sekiz tane vasiyet bitirmem gerekiyor.
Por no mencionar que ahora tengo que redactar ocho testamentos enteros.
3 tane. Bir bana, bir Michael'e, bir de C'ye.
Uno para mí, otro para Michael y otro para C.
Eğer istiyorsan, kalpazanlara söylerim sana bir tane yaparlar.
Si quieres... puedo hacer que los falsificadores te hagan otro.
Tane başı 1000 dolar kapora.
Mil dólares cada uno, por anticipado.
Sence bir tane jüri bile onun katil olmadığına inanır mı?
¿ Crees que algún jurado se va a creer que no lo mató?
İki tane var.
Hay dos.
Elimizde kaç tane oldu şimdi?
Bien, ¿ cuántas tengo?
O iki küçük haylaz için birkaç tane kedicik oyuncağı ve kedinanesi koydum.
Ahí tengo juguetes para gatos y nébeda para esos dos traviesos.
Sadece bir tane.
Solo uno.
Ama kumda bir tane daha var.
Pero hay uno extra, en la arena.
- Buraya iki tane kahve.
Poco hecha. - Lo mismo.
Senden iki tane vardı.
Hablar.
Sağlam bir tane bulduk.
Tenemos un solo sobreviviente.
Bunlardan kaç tane içtin?
¿ Cuántas de estas tomó?
Şu anda elimde milyon tane tabanca var Mikey.
En este momento tengo demasiadas Glock, Mikey.
Al o 600 doları git bir tane altından dildo al sonra da götüne sok.
Mejor toma tus 600 dólares ve a comprarte un buen consolador y mételo por tu trasero.
Lizzie beni zorla kiliseye yolluyor falan filan ama çocukken dahi gitmesem bile unutamadığım bir tane var. Okuldan eve dönerken Market Caddesi'nden geçiyordum.
Lizzie ha estado obligándome a ir a misa y demás, y aunque no fuimos de niños recuerdo que hubo una ocasión en que yo volvía de la escuela por la Calle Market.
Enstitü'ye yaptığın saldırıda 19 tane Gölge Avcısı can verdi. Ruh Kılıcı ile katlettiğin yüzlerce Aşağı Dünyalı da cabası.
Diecinueve cazadores de sombras murieron en tu asalto a este Instituto, junto con cientos de subterráneos que masacraste con la Espada Mortal.
Bir tane de ben sorayım.
Aquí hay otra...
Yeni bir tane yaptırmalıyız.
Deberíamos construir una nueva.
Kafama bir tane sıkıp işi bitirsene direkt.
¿ Por qué no me metes una bala en la cabeza y acabas con esto?
Bir tane daha yapmalıydık.
Deberíamos tener otra.
Bir tane alabilir miyim?
¿ Me das uno, por favor?
- İyi bir tane çekelim.
- Tómate una foto conmigo.
Bundan bir tane daha alabilir miyim lütfen?
¿ Me puedes traer otro de estos, por favor?
Daha önce sadece bir tane Gus tanıdım.
Solo conozco a otro Gus.
Bir tane de babaya.
Y uno para papá.
- Birkaç tane Jesus'un ilaçlarından aldım.
- Tomé algunas de las píldoras de Jesus.
- Ve kaç tane kullandın?
- ¿ Y cuántas tomaste?
- Birkaç tane.
- Unas cuantas.
- "Birkaç tane" ne kadar yani?
- ¿ Y qué significa "unas cuantas"?
Birkaç tane olduğundan emin misin?
¿ Segura que solo fueron unas cuantas?
Sanırım siz beş tane Melanie yetiştiriyorsunuz.
Creo que tú estás criando cinco Melanies.
Beş tane daha okuma kağıdı var. İşte başlıyoruz.
Cinco paquetes de tarjetas nos esperan.
Ailemizde bir tane eşcinsel erkek var.
Pues solo hay un hombre gay en nuestro plan familiar.
Evde beş tane ergen çocuğum var, hepsi birer baş belası.
Tengo cinco adolescentes en casa, todos son un dolor de cabeza.
Bir tane. Ona da ulaştım ama geri dönmedi.
He contactado con él, pero no he recibido respuesta.
Bunlardan iki tane var bende.
Tengo dos de estas.
Kaç tane attın? 11.
¿ Cuántas van ya?
Thea için de bir tane bırakmış.
También dejó uno para Thea.
Enfekte olmuş tek bir büyük kayayı milyon tane küçük parçaya dönüştürmüş oluruz.
Convertiríamos una gran roca infectada en un millón de rocas pequeñas.
- Beş tane daha var Miller.
Faltan cinco más, Miller.
Hadi iki tane yapalım.
Cojamos a dos.
- Güne iki tane ile başlayalım.
- Dos para empezar el día.
- Hadi bir tane daha yapalım.
- Hagamos otro.
Sahip olacağım Bir tane daha, lütfen.
Voy a pedir otra también, por favor.
3 tane ok sapladın.
Le clavaste tres flechas.