Tavuk translate Spanish
9,053 parallel translation
- Tavuk.
- Pollo.
- Tavuk. Evet.
- Pollo, sí.
Çöl yumurta nedir bilmez. Çöl tavuk bilmez.
El desierto no tiene huevos, el desierto no tiene mano.
Tamam, sahte saçın varsa dikkatli olmalısın Çünkü bazı ülkeler genç kızlara tavuk hormonu veriyor $ Ve onları bodrumlarında büyütüyorlar
Debes tener cuidado con el cabello falso porque en algunos países, le dan hormonas de pollo a las niñas para que les crezca el cabello en sótanos.
Markete gidin, bir tepsi tavuk kanadı alın.
Vayan a Costco y compren una bandeja de alitas de pollo.
Baba kümesteki en kötü tavuk Henrietta!
¡ Papá, Henrietta es la peor en el gallinero!
Tavuk sevmez misin?
¿ No te gusta el pollo?
Bu tavuk değil, sülün, hayatım.
No es pollo, es faisán querida.
Peynir, tavuk, çörek!
¡ De queso, pollo, pino de carne!
Duyduğuma göre Bolivyalıların tadı tavuk gibiymiş.
Dicen que los bolivianos saben a pollo.
Duyduğuma göre Şilililerin tadı tavuk gibiymiş.
Dicen que los chilenos saben a pollo.
Peki, yaşadığın yeri biliyorum ve Bayan Soto'yu da gayet iyi tanıyorum. Size bir tavuk verdiğini düşünüyorum.
Bueno, sabiendo dónde vive y conociendo a la señora Soto, supongo que le regaló un pollo.
Bunlar beni tavuk gibi gösteriyor.
Parezco una gallina.
Mike'a yardımın ve tavuk çorbası için teşekkür ederim.
Quería agradecerte por ayudar a Mike y por comprarme sopa de pollo.
Cik cik öten bir avuç tavuk gibi!
Parecen un par de gallinas culecas.
Ben de tavuk Sezar salatası alayım.
Yo quero una ensalada césar con pollo.
Tavuk mu?
- Pollo. - Gracias.
Oh, henüz karar vermedim. Hayatımın geri kalanında gerçekten tavuk sandviç servisi yapmak istemiyorum.
No lo he decidido aún, pero en realidad no quiero servir sándwiches de pollo el resto de mi vida.
- Tavuk mahvetti, sıçmam gerek.
Mi estómago me dice que tengo que cagar.
Sincap, tavşan, sıçan getireceğiz. Birkaç tavuk çalacağız.
Vamos a traer algo de ardilla, conejo y una zarigüeya, cosechar a un pollo fugitivo o dos.
Bugünlerde "ölü olmak", işe yaramaz ünlüler ile bir sabah programında barbeküde.. tavuk kanadı yapmak anlamına gelebiliyor.
Es decir, hoy en día "muerto" puede significar hornear alas de pollo con pequeñas celebridades en la televisión matutina.
Bu sos için tavuk suyunu temel almayı düşünüyorum. Terbiyeli tavuk suyu, bunu hafifletecektir.
Estoy pensando en hacer esa salsa con una base de caldo de pollo un caldo de pollo blanco, solo para aligerarla un poco.
Tavuk değil.
¡ No un pollo!
Belki tavuk yetiştiririm, ya da fabrikada çalışırım.
Tal vez voy a criar pollos... o trabajar en la fábrica.
Sen ızgara tavuk yersin.
Tú tendrás el pollo a la parrilla.
O zaman bir tavuk göğsü ve iki kadınbudu.
Entonces pechuga de pollo y 2 croquetas de arroz.
Seni lanet tavuk, lanet maymun, hiçbir şey için fazla iyi züğürt, öyle değil mi?
Maldita gallina, maldito mono, eres un bote de orina inservible.
Her oyun öncesi tavuk yer tamam mı?
El tío comía pollo antes de cada partido, ¿ de acuerdo?
Bu yüzden ona Tavuk Adam diyorlar.
Por eso le llamaban el hombre Pollo.
- Philadelphia'da tavuk var mıdır?
¿ Tendrán pollo en Filadelfia?
Evet, tavuk tabii vardır!
Tendrán pollo, sí.
Danny'nin en sevdiği tavuk.
La receta de pollo preferida de Danny.
Bedava çıtır parmak tavuk istiyorum.
Solo quiero croquetas de pollo.
Alexander'ın tabağına biraz tavuk koyar mısın?
Dale a Alexander un poco más de pollo.
Geri kalan hayatında bu yüzden tavuk yemeyeceksen..
Si ya no comerás pollo por eso, está bien.
Korkak tavuk musun sen?
¿ Eres gallina?
Tıpkı bu tavuk gibi.
Como ese pollo.
Aç mısınız çünkü masamdaki tabağımda yenmemiş bir tavuk var.
¿ Tienen hambre? Porque en mi mesa tengo un pollo que no comí.
- İki tane parmesanlı tavuk sandviç. - Tamam.
Dos sándwiches de pollo a la parmesana.
Daha ziyade,... çocuklar içindi, erişteli tavuk çorbası meşhurdu.
Solía ser más como un restaurante infantil, famoso por su sopa de fideo con pollo.
Yumurta tavuk ilişkisi gibiydi bu durum.
Y... Y entonces fue como, el pollo y el huevo.
Evde sadece bir tavuk var.
Sólo hay una gallina en casa.
Tavuk da kalsın. "
"Ahora, mantenga el pollo."
Bana da şu enginarlı doğranmış tavuk şeyinden getir.
Sí, tráeme esa cosa de pollo troceado con alcachofas. No está en el menú.
Sözüme güven. Tavuk çorbasını gömer.
¡ Es mejor que la sopa de pollo!
Tatlım, menüyü düşünüyordum, ve umrumda değil, ben çift tavuk kanatı yiyeceğim...
He estado pensando en el menú y no me importa. Pediré dos platos a la parmesana. Así que...
Kızarmış tavuk yüzünden.
Es pollo a la naranja.
Arkamdaki tavuk yolan da Gemma.
Detrás de mí, desplumando ese pollo está Gemma.
- Sana korkak tavuk dedi.
- Dijo que te asustarías.
Tavuk.
Pollo.
Yani tavuk veya dana eti değil?
¿ Ni pollo ni ternera?