Taç translate Spanish
5,079 parallel translation
bir sonraki gelişimde, sana bir taç getireceğim.
La próxima vez que venga, os traeré una corona.
Nick, Kral Taç'ında ki katılımcı ve çalışanların listesini aldı.
Nick tiene una lista de los participantes y de los proveedores del Torneo Corona del Rey.
Ne taç için hayatlarını veren adamların ne de kadınların mezar taşlarına.
Ni de los hombres que dieron su vida por la Corona. Ni las de las mujeres.
Hükümdarını tacından daha çok taçlandırır.
Sienta al monarca coronado mejor que su corona.
Bak, ikinci bir taç şipariş etmek gibi bir şansım yoktu, yani, hanginiz bu taçı giymek için isteklisiniz?
Oye, no he tenido ocasión de pedir una segunda tiara, ¿ una de vosotras estaría dispuesta a llevar la corona?
Evet, o taç kesinlikleonun için.
Sí, la corona es más propia de ella.
Güzel taç. Güzel gömlek 5 dakika sonra arabamda ol.
Bonita tiara.
Oh, bir taç görüyorum.
Veo una tiara.
Mr. Squiggles'a taç taktım.
Le puse una corona al Sr. Squiggles.
Merhaba. Tatlım bak sana taç yaptım.
Cariño, mira, te estoy haciendo una tiara.
Doğmamış torunumun adına bu saf taç yapraklarını göz yaşlarımla ve kanla süslüyorum.
"En nombre de mi nieto no nato... salo estos pétalos puros... con mis lágrimas... y sangre".
Taç giyme törenine hoş geldin.
Bienvenido a tu coronación.
Bu sürüklenen taç balo kralı olmam mı?
Esta cosa de la corona flotante... es como, ¿ cuando fui rey del baile?
Biri sana aletlerden yapılmış yapılmış bir taç vermeli.
Alguien debería darte una corona de vergas, de pilines.
Aslen kralların taç giyme törenlerinde kullanıldı.
Originalmente se la usaba en la coronación de reyes.
Bundan iki yıl önce simli bir taç takıp benim için arabuluculuk yapacağın aklına gelir miydi?
Hace dos años, ¿ pensaste que me conseguirías pareja con una corona brillante puesta?
Taç için diğer adayımız, Kyle.
Kyle, por la corona.
Yerli halktan biri gecenin bir yarısı senato binasının yanından geçerken defne yaprağından taç takan, kanlarla kaplı bir giysisi olan birini gördüğünü söylemiş.
Un vecino informó... que, "Estaba paseando por el senado en mitad de la noche... y vi una figura con una túnica cubierta de sangre, - llevando una corona de laurel".
Büyülü Orman'da bir kraliyet üyesi doğduğunda genellikle isim taç giyme töreninde duyurulurdu.
En el Bosque Encantado, cuando nace alguien de la nobleza, se suele anunciar el nombre en la ceremonia de coronación.
Bu taç giyme töreni uzun zamandır dört gözle beklediğimiz bir şeydi.
Esta ceremonia de coronación es algo que hemos estado esperando mucho tiempo.
Taç.
Tiara.
Buranın, Taç Mahal olmadığını biliyorum ama daha da kötüleştirmeye gerek yok.
Porque, bueno, esto no es el Taj Mahal... pero tampoco hay razón para empeorarlo.
" Evrenin göz bebeği insan, canlıların baş tacı!
" La belleza del mundo
o tacı giymeyi öğrenirim.
Aprenderé a llevarla.
Bakın... Kraliçe Julia'nın tacından bir parça!
¡ Mire, parte del tocado de la reinita Julia!
Kral Tacı Turnuvasına hoş geldiniz.
Bienvenidos al Torneo Corona del Rey.
Katilimiz eğer Kral Tacı Turuyla bağlantılıysa, bakmamız gereken dosyalar turun konakladığı şehirlerde olabilir diye düşünüyorsun.
¿ Piensas que si nuestro asesino está conectado con la gira del torneo Corona del Rey, quizá los casos que buscamos están en las ciudades donde la gira ha estado? Sí.
Hastanın başı için tomografi çekilmesini istiyorum.
Vale, voy a necesitar un TAC de la cabeza del paciente.
Shahir'in çektirdiği kafa tomografisinden bir şey çıktı mı?
¿ Qué hay del TAC que le hizo Shahir?
Geçenlerde bana büyük para çıktı da şeker tacım bu yüzden.
Recientemente he obtenido algo de dinero, así que dame esa dulce tiara.
Henry ile olan evliliğinden dolayı, kraliyet tacının büyük önemiyle devredilme durumunun iptaline uğraştık.
Como rogaste en tus cartas, nuestra familia ha puesto toda su considerable influencia en contra de esta anulación de tu matrimonio con Enrique.
- Bir tacım bile olacak
- Seré la que lleve la tiara.
Bebek partisinde Violet taksın diye ufak prenses tacı yapıyorum.
Estoy haciendo una diadema de princesita para que la lleve Violet en la fiesta del bebé.
Tacı takabilmek için zorluklara göğüs gereceksin.
Inquieta vive la cabeza que lleva una corona.
Senin aksine, Volands ile anlaşarak. İstikrarı da, bu ülkenin tacını takmaya hazır bir sürü erkek evlatla sağlayacağım.
Me encargaré de los Voland, y a diferencia de ti, proporcionaré estabilidad con muchos hijos para portar
Kocanın ailesine tacını verenler babam Lord Narcisse gibi soylular.
Los nobles como mi padre Lord Narcisse le dieron la corona a la familia de vuestro esposo.
Zaman ilerliyor Jasmine.
El reloj hace tic tac Jasmine.
Sence bu ekip onun için mi?
¿ Crees que el equipo TAC es por él?
Ya da kralın mücevherlerle süslenmiş tacı gibi.
O las joyas de la corona de un rey.
Bayanlar ve baylar üç tane finalistimiz var. Bunlardan biri Bay PHL tacının sahibi olacak.
Damas y caballeros, hemos llegado a los tres finalistas, uno de los cuales reclamará la codiciada corona de Mister PHHS.
C.T. çektir ve kimseyle konuşma. Hiç kimseyle!
Consíguele un TAC y no le hables de esto a nadie... ¡ Nadie!
Clarke saati tik tak işliyor.
Tic, tac, señorita Clarke.
Ben, alışveriş merkeziyle altı bara girme ve Özgürlük..... Heykeli tacına yaklaşma yasağı aldın.
Bien, Ben, te prohibieron la entrada en el centro comercial... de seis bares y de la corona de la Estatua de la Libertad.
Evlendiğimiz gün, Marie de Guise'e tacın geri verilmesi için sürpriz bir şekilde büyük bir ödeme yapılmış.
En el día de nuestro matrimonio, hay un pago sorprendentemente enorme que fue hecho a María de Guisa por los servicios prestados a la corona.
Henry tacıma elmaslar ekletiyor. benim gibi ışıldıyormuş. Öyle diyor.
Enrique está añadiendo diamantes a mi corona para que brille como yo, dice.
Kraliyet tacının bana yakıştığını düşünmüyor musun?
¿ Pensáis que una corona real me sienta bien?
Annemin tacını, en güzel kıyafetlerini giyer ve bütün günü hizmetçilere emir yağdırarak geçirir.
Lleva la corona de mi madre, ropas elegantes, y pasa el día ordenando a los criados a su alrededor.
Penelope, tacımı ver.
Penélope mi corona.
Tacımı bana ver.
Dámela.
Tik tak vaiz, tik tak.
Tic, tac, predicador, tic, tac.
Size ordularınızı, veren odur, Altınlarınızı, tacınızı...
Es la voluntad de Dios la que os da vuestros ejércitos, vuestro oro, vuestra corona.