English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ T ] / Tesoro

Tesoro translate Spanish

6,761 parallel translation
Bana reisi getir yoksa yemin ederim hazinesi yanıp kül olacak!
¡ Tráigame al capitán, o por Dios que volará su tesoro!
Evet, gitmemiz lazım çünkü elimizde hazine tutuyoruz. Şimdi gitmemiz gerek.
Sí, tenemos que irnos, porque tenemos el tesoro ahora.
Hazineyi keşfettim.
Descubro tesoro.
- Ben bir hazine keşfettim.
Yo descubro tesoro.
Bana hazineyi bulmama yardım edeceğini söyledin.
Dijo que me ayudaría a buscar tesoro.
Hazine falan da yok.
Y el tesoro no es verdadero.
Hazine.
El tesoro.
Bu kadar balık olduğuna inanamıyorum. Bu inanılmaz, okyanuslar birer hazinedir.
No me puedo creer que haya tantos, es increíble, el mar es un tesoro.
Görev listesindeki yapılması gerekenler gibi.
Es como una búsqueda del tesoro.
Keçi yetiştirir, tarçın toplar ve sadece geceleri yola çıkardım. Ama lütfen.
Me gustaría criar cabras, canela tesoro, y viajar sólo por la noche.
Bundan 2 bin yıl önce Çin'de, Mo Tze adında bir filozofun ışığın, kilitli bir hazine odasında bir resim çizebileceğini anlattığı söylenir.
En China, hace más de 2.000 años, un filósofo llamado Mo Tze se dice que se dio cuenta que la luz podría "pintar" una imagen dentro de una habitación del tesoro cerrada.
Hayır, savaşın kapıda olduğunu ve bunun için savaş kumbaran olması gerektiğini söyledim.
No, te dije que se aproximaba una guerra y que necesitabas un tesoro de guerra.
Savaş kumbaranın yarısını harcadın yani.
Te acabas de deshacer de la mitad de tu tesoro de guerra.
Benim küçük değerlim.
Mi pequeño tesoro.
Ben Stiller Amerikalı bir cevher.
Ben Stiller es un tesoro americano.
Fakat içeriden bakarsak, altından daha değerli bir hediye.
Pero por dentro... un tesoro más valioso que... el oro.
Hazine.
Tesoro.
Gizli gömü.
Tesoro enterrado.
Gizli gömü!
¡ Tesoro enterrado!
Kampüste hazine olabilir.
Puede haber un tesoro en el campus.
Gizli gömü.
Escondido, un tesoro enterrado.
Hazine!
¡ Tesoro!
# Gizli gömü, gizli gömü #
* Tesoro enterrado, tesoro enterrado *
Sıradan bir zindan gibiyse, ancak seni davet eden kişi kadar tehlikelidir.
Si esto es como la habitual ubicación de un tesoro, es tan peligrosa como el que os invitó.
O hazineyi ne kadar çabuk bulursak Jeff Britta konusu da o kadar biter.
Y cuanto antes encontremos el tesoro, antes se derrumbará el piloto Jeff-Britta.
- İyi. Hadi hazineyi bulalım.
- Bien. encontremos el tesoro.
Seni Hazine Bakanlığına aday koyardım.
Te habría nominado para Secretario del Tesoro.
Ben Başkan olsaydım sen de Hazine Bakanı olurdun.
Bueno, si yo fuese presidente, tú serías Secretario del Tesoro.
Tek yapmamız gereken hazine odasını bulmak.
Solo tenemos que encontrar la sala del tesoro, ¿ de acuerdo?
Biraz hazine falan bulup, o köylülere getireceğiz.
Vamos a encontrar algún tesoro, o algo, y se lo vamos a llevar a los aldeanos.
Umarım bir hazine haritasıdır.
- Espero que sea el mapa de un tesoro.
- Hazine haritası yok mu?
- ¿ No hay mapa del tesoro?
Tatlım! Hazinem. Baba, bu Erik.
- cielo hola - mi tesoro el es Erik, papá
Savaş ganimeti.
Tesoro de guerra.
Burada hazine olmalıydı.
Debería haber un tesoro.
Hazine olacağını söylemişti.
Él dijo que habría un tesoro.
Bu hazine değil ki!
! ¡ Esto no es un tesoro!
Hazine burada.
El tesoro está aquí.
Asıl burada... Asıl hazine burada!
Pero aquí... ¡ aquí está el verdadero tesoro!
Zengin bir diyar ama burada... Asıl hazine burada!
Esta tierra es rica, pero aquí... está el verdadero tesoro.
Korsan hazinesi.
El tesoro de un pirata.
Peki, belki de yapmamız gereken Amerika'ya Randi'nin bir ulusal hazine olduğunu hatırlatmaktır.
Bueno, tal vez América solo necesita recordar al tesoro nacional que tienes aquí en Randi, y como sus ojos...
Dolandırıcı birine yaraşır bir hazine sandığı.
Es un tesoro jugoso para un estafador.
Hazine falan yok!
No hay tesoro!
Hep devlerin... hazine topladığını duydum.
Siempre he oído que... ogros... amasar hordas y hordas de tesoro.
Paha biçilemez bir kanıtın çalınmasında öncülük edilmesine yardımcı oldun. Arkeolojik bir hazineydi.
Acabas de presidir el robo de una prueba que también resulta ser un tesoro arqueológico de valor incalculable.
- Sanki bir define haritası gibi falan.
Como un mapa del tesoro o algo.
Samanlıkta iğne aramak değil ya.
No es que sea la búsqueda del tesoro.
Kız gerçekten bir hazine.
Ella es un verdadero tesoro.
- Yeter artık.
- Tesoro.
- Beth, sen bir tanesin.
Beth, eres un tesoro.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]