English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ T ] / Ticarî

Ticarî translate Spanish

2,021 parallel translation
Ve elinde eyalet sınırlarından geçirilmiş çalıntı ticari mal olduğu için federallerle konuşmak zorundasın.
Y como poseer mercadería robada no es un delito estatal tendrá que hablar con los Federales.
Patrick Taylor, en büyük ticari bankalar telekomünikasyon şirketleri ve 35 federal ajanstaki bilgisayarları koruyan şirket olan İnternet Güvenlik Sistemleri'ni uyardı.
Patrick Taylor controla Internet Security Systems, una empresa que protege a los ordenadores de los mayores bancos comerciales, a empresas de telecomunicaciones y a 35 agencias federales
Hepsi ticari ve endüstriyel binalar.
Todos son comerciales e industriales.
Cesur, ama ticari :
Audaz, pero vende :
Bu ticari!
Sí se vende.
Aşağıda ticari alanlar var.
Por encima, los centros comerciales :
Milli ekonomimiz, hatta ulusal varlığımızı korumamız ticari bağlamda küçük ve zayıf ekonomik birimlerin daha büyük ve daha güçlü desteklerle birleşmesine dayanan konsolidasyonlara bağlıdır.
Nuestra economía nacional, incluso la supervivencia nacional recaen sobre la consolidación, a través de la fusión de las grupos económicos más pequeños y débiles con los pilares más poderosos de nuestro contexto comercial.
Bugüne ilişkin olarak, istikrarsız durumdaki iş ahlâkı içerisinde ticari birlikler oluşturması amacıyla küçük işadamlarının feragat edilemez haklarını korumalıyız...
En el estado fluido la de ética comercial de esta época debemos proteger el inalienable derecho del empresario más pequeño a unirse en asociación comercial...
Sen filmin ticari yönüne bakmaya başladın.
Te volviste muy comercial, Jerry.
Ulusun tarihindeki belki de dünya tarihindeki en büyük nitelikli ticari suç dalgasına Bush yönetiminde girmemize rağmen 11 Eylül saldırıları olduğu zaman Bush yönetimince 500 masa başı çalışanı FBI uzmanı nitelikli ticari suçla mücadele bölümüne aktarıldı.
Pero cuando ocurrió el 11 / 9 el gobierno de Bush transfirió a al menos 500 especialistas del FBI en delitos de cuello blanco fuera de su área especializada aunque estábamos entrando durante todo el gobierno de Bush en la mayor ola de delitos de cuello blanco en la historia del país. De hecho, en la historia del mundo.
Robert Rubin, yatırım bankacılığı ve lüks sigortacılık gibi, ticari bankaların yeni bölgelere geçmesine izin veren yasayı değiştiren Citigroup ve Goldman Sachs'ın işbilir eski üst kademe yöneticisiydi.
Robert Rubin, en su momento ejecutivo principal... Ministro de Economía de EE. UU.
Ticari sistemlere sızmayı deniyorum.
Estoy tratando de aprovechar los sistemas comerciales.
Film çekmeyi ticari bir iş olarak görüyorum ve ona sanat gözüyle bakanlara acıyorum. Herschell Gordon Lewis
Veo la película como una industria y me da lástima el que ve como una forma de arte.
Evet, burda ticari olarak uçuyoruz.
Sí, estamos en una línea aérea comercial.
Rock müzik dünyasında büyük şok. Sevilen rock grubu Midnight Love Parade'in Davulcusu Nick Chapel'in ticari bir havayolu uçağının
El mundo de la música rock está en shock con la noticia de que Nick Chapel, el batería de la popular banda de rock Midnight Love Parade, fue encontrado muerto en el baño de un avión comercial.
Benimle konuşmak istediği ticari bir yatırım varmış.
Tiene una empresa de la que me quiere hablar.
Kuzey Pasifik'teki birkaç ticari gemi gökyüzünde hızla giden dev bir ateş topu gördüklerini bildirdi.
Varias naves comerciales al norte del Océano Pacífico informaron de una bola gigante de fuego atravesando el cielo.
Steven Baleman'ın birkaç ticari mülkten başka bir şeyi yok.
Steven Baleman tiene un par de locales pero, hasta ahora, no averiguamos nada.
Benim ticari mal diyeceğim bir şeyleri alıp satmak için biriyle buluşacağım. Ama siz çalıntı elektronik eşyalar deyin.
Estoy tratando de reunirme con un sujeto que supuestamente iba a conseguirme algo que yo llamaría mercadería pero Uds. considerarían bienes electrónicos robados.
- Ticari mülkler bölümü.
Es la división de propiedades comerciales.
Darlinglerden biri ile ticari birlikteliğin yok mu?
Tienes una relación comercial con un Darling.
Te, ticari eşyanın kısaltması.
Es la abreviatura de "Merchandising".
Hasta ticari çiçeklerle savaş halinde.
El paciente está en una jihad contra las flores comerciales.
Bu da ticari çiçeklerin kötülüğe batmış olması demek.
Lo que significa que las flores comerciales están malditas.
Hiçbir şey, ticari çiçekler...
Nada, los cultivadores comerciales...
Onun ticari işlemlerini muamele ücretlerini ve servis durumunu incele.
La tienes... comercio, pagaste el honorario, y te prestó el servicio.
Ticari mal.
Eso es todo lo que era para él.
Ticari açıdan bakıldığında, muhteşem.
Desde un punto de vista de mercadeo, es enorme.
Çoğu özel ikametgah, bazıları ise ticari emlak.
Mayormente residenciales, algunos comerciales.
Onların araştırma raporlarına erişebilmek için çalışıyoruz,... ama onların avukatları "ticari sırlar" diyerek yolumuzu kapatıyorlar.
Hemos tratado de acceder a sus reportes de investigación, pero sus abogados los tienen bloqueados. Secretos Comerciales, eso dicen.
Yıllardır, bilirsiniz, ticari olmayan ihtiyaçların bir yüze... bir kişiliğe ihtiyacı vardı.
Por anos, sabes, las necesidades no comerciales, necesitan una cara blah, blah, blah, personalidad.
Hindistan'da ticari amaçla uçuş yapan 200 uçağımız var, Çin'in ise 800 tane.
solo tenemos 200 aereonaves en vuelo comercial en la india, china tiene 800.
Ticari fırsatları değerlendirmek...
Aprecia la oportunidad comercial...
Ticari balina avcılığı IWC tarafından 1986 yılında yasaklanmıştır.
" LA CBI PROHIBIÓ LA CAZA COMERCIAL DE BALLENAS EN 1986.
Japon delegasyonu, 1986'da yürürlüğe giren ticari balina avcılığı yasağını kaldırmaya çalışmaktadır.
LA PROHIBICIÓN DE CBI DE LA CAZA DE BALLENA DESDE 1986.
Grup, ilk single'ın "Love Her Madly" olmasını istese de Robby kendi eseri olan bu şarkının The Doors için fazla ticari olduğunu söyler.
El grupo quiere que "Love Her Madly" sea el single. Robby se niega, su canción le parece demasiado comercial para The Doors.
Bir daha evimi iki kat büyütmeyi düşünürsem... - Ticari bir iş. ... lütfen vazgeçirin beni.
La próxima vez que tenga la brillante idea de agregar un centímetro cuadrado en mi casa, por favor háganme desistir.
Içeriden bilgi, geri kalan her sey gibi ticari bir mal haline geliyor.
La información interna se convierte en una mercancía más. Les pido perdón, me retuvieron.
Los Angeles'tan Guam'a uçan ticari bir uçak var.
Hay un vuelo comercial volando de L.A. a Guam.
1 Mayıs'ta, "Kabul Edilebilir Risk" in beta versiyonunu piyasaya süreceğiz. Bu, dünyanın ilk akıllı piyasa riski hesaplama makinesi. Ticari açıdan hangi risklerin kabul edilemez olduğunu hesaplamanızda yardımcı olacak bir ürün.
El 1º de mayo sacaremos la versión beta de "Riesgo Aceptable", el primer calculador inteligente de riesgo de mercado del mundo, para ayudarlo a que averigüe instantáneamente qué riesgos son aceptables o no desde una perspectiva comercial.
Ticari işlemler çöküyor, bankalar yok oluyorlar, ülkeler finansal hasar içindeler, ve insanlar moral yönünden iflas etmiş durumdalar.
Los negocios del mercado están colapsando, los bancos desaparecen, las naciones tienen heridas financieras, y las personas están moralmente en bancarrota.
Ticari konular, banka iflasları, kasırgalar, depremler, kutup avcıları... denizin yükselmesi konusunda kaç tane makale yazdığımı biliyor musun?
¿ Sabes cuántas historias escribí sobre quiebras, recesiones bancarias... huracanes, casquetes polares, aumento del nivel del mar?
İki hafta sonra,... Irak'ı ticari işlere açık ülke olarak ilan etti.
Dos semanas después de su llegada... se declaró al país "abierto para los negocios".
Bu harika. Bir tane de sanki çok önemli ticari anlaşma yapmışız gibi el sıkışalım.
Ahora una dándonos la mano como si hubiéramos hecho un trato comercial muy importante
Ölüm emrimi ticari bir işlem yaparmış gibi mi vereceksiniz?
¿ Firmas mi sentencia de muerte como si fuera una transacción comercial?
Bay Pattison ticari bir laboratuar işletiyor.
El Sr. Pattison dirige un laboratorio comercial.
Ticari bir şey olmasını istedin, hakkından gel bakalım.
Querías salir en un anuncio, pues toma anuncio.
O koltukta ne zamparalar, ne ayyaşlar, ne düzenbazlar oturdu ama Nixon en korkunç düşmanımızı en iyi ticari ortağımız haline getirdi.
Tiene razón. Han habido mujeriegos, borrachos, sinvergüenzas pero Nixon ayudó a convertir a nuestro peor enemigo en nuestro mejor compañero de operaciones.
- Tamam, pekala, ben bugün bir ticari teşebbüs takdim edeceğim.Yani bu memnuniyet için daha fazla çalışma demek.
Bien, presento unas inversiones esta noche, así que será más trabajo que placer
Babam ticari amaçlar için onların eğlendirilmesi gerektiğini düşünür.
Encuentra necesario entretenerlos para fines de negocios.
Kirli Liste Birmanya'daki baskıcı askeri rejim ile ticari ilişkileri olan firmaları ortaya çıkarır.
La lista negra expone a corporaciones que hacen negocios con el opresivo régimen militar de Burma.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]