Tiksindirici translate Spanish
334 parallel translation
Bence tiksindirici.
Creo que es repugnante.
Harikasın. Tiksindirici bir biçimde.
Eres maravilloso, con un estilo detestable.
Bu çok tiksindirici ve bu yerden çok uzak.
Es muy desagradable y está fuera de lugar.
Onun iğrenç bakışlarına ve tiksindirici sesine katlanamam.
Vamos, no puedo oír a este hombre. Su voz me crispa y su vista me repugna.
Tatlı Bayan Milton'un servisini biliyorum : Süslü, cici ve tiksindirici.
Los que sirve la señora Milton son rosados, dulces y nauseabundos.
Ne tiksindirici.
Por Dios, qué asco.
- Elim kadar büyük - istiridyeler tiksindirici şeylerden birini Dudağına yerleştirdin.
- Grandes como mi mano - Ostras... ¿ Eres capaz de deglutir esas cosas pegajosas?
... iyi iş yapıyorsun tiksindirici şeylerden birini ağzına yerleştirdin mi?
¿ Entonces meterías esa cosa viscosa en la boca?
Bir kıyım, tiksindirici...
Una cosecha tan repugnante, y asquerosa,..
Eğere bu en tiksindirici şey değilse...
Es lo más repugnante que...
Bana da çok tiksindirici geliyorlar.
Bueno, aún no he conocido a ninguno con quien yo pasaría el invierno.
Genellikle, kötü bir toplumun kötü ürünleri arasında en çirkin ve tiksindirici görüntüde olan o yaratıkların, rahibelerin gözetimi altında tutulurlardı.
Ellas permanecían encerradas generalmente bajo custodia de criaturas que en medio de todas las produciones ruines creadas por esa sociedad ruin, son la más fea y repugnante de todas : las monjas.
Tiksindirici.
Es horrible.
Bazı cahil 19.yy gelenek düşmanları kendilerine... nasıl desem - 17.yy sanat eserlerini... kendi zırvalarıyla değiştirmeyi görev edinmişlerdir... bu pisl-affedersiniz - bu saçma ve tiksindirici av ve sevinç sahneleriyle hem de.
Algún incauto iconoclasta del 800... con el objetivo de embellecer su propio hogar... hizo pintar encima de la decoración original... que es seguramente del bajo 600. Éstas... excúsenme... ridículas láminas que reproducen... vomitivas escenas de género, de caza y otras...
Beni tiksindirici buldun. Buna rağmen hislerimi ayrı tutmaya çalıştın.
Te parecía repugnante... aunque eras bueno y no querías herirme.
Korkunç değil miyim? - Tamamem tiksindirici?
¿ Verdaderamente repulsiva?
Tiksindirici biri. Her zaman şöyle yürüyor.
Pero la odio, es tan presuntuosa...
Tiksindirici biriyim.
Soy abominable.
Duygusal, tiksindirici gerçeği duymak ister misin?
Te las arreglarás.
Kadınlara doğal gelen şeyleri erkekler tiksindirici bulur.
Lo que una mujer puede considerar natural, a un tío le puede parecer asqueroso.
tiksindirici ama kaçınılmaz.
Repugnantes, pero inevitables.
Başkalarının içişlerine karışmayı tiksindirici buluyoruz. Ama bize başka seçenek bırakmadınız.
No nos gusta interferir en los asuntos ajenos, pero no nos han dejado otra opción.
İnsanları tiksindirici bulduğunu, ama alışabileceğini söyledi.
Que la apariencia humana era horrible, pero que podría acostumbrarse.
Öldürmek bizim için o kadar tiksindirici ki, sanırım direnmeden işimiz biter.
Matar nos repugna tanto que temo no oponer resistencia.
Tiksindirici olacağını biliyordum.
No te obligué a venir, sabía que sería odioso.
Neden tiksindirici olsun?
¿ Cómo que odioso?
Şeytani, felaket, tiksindirici.
Vaya unos aullidos infernales y horribles.
Noel'den daha tiksindirici bir şey varsa, o da aptal, aşk sersemi bir kadınla yapılan sözde mutlu evliliktir.
Si hay algo aún más nauseabundo que la Navidad es la hipocresía de un feliz matrimonio con una mujercita enamorada.
İnsanlar iğrenç yaratıklardır Tiksindirici yaratıklardır
Son criaturas despreciables Criaturas repugnantes e inexplicables
Sen tiksindirici, iğrenç bir adamsın.
Eres un hombre despreciable.
Tiksindirici ve iğrenç.
¡ Y obsceno y desagradable!
Ama itici, tiksindirici ve yanlış çiğnemek, çiğnemek, bütün gün boyunca ineklerin yaptığı gibi.
Pero es repulsivo, ofensivo e indebido Mascar y mascar Todo el día
Tiksindirici paketin şokuyla... daha akıllarında taze iken... vagon sakinleri doğum günü kutlamalarına... cesurca devam etti... Ve yumurtacı Edie'ye karşı olan... gerçek hislerini söyledi.
Con el shock por el obsceno paquete aun fresco en sus mentes los residentes de la caravana valientemente continuan con su fiesta de cumpleaños donde el huevero revelará sus verdaderos sentimientos a Edie.
Patlayan ve yanan bir tankın içinde kalmış birinin o şekilde ölmesi tiksindirici bir şeydi.
Una manera horrible de morir se ha quedado atascado en el interior de un tanque cuando comienza a incendiarse.
Düşün bir, bir an için kirlenmiş ve tiksindirici de olsan, tamamen tazelenmiş olmayı istemez misin?
Piense en ello, ¿ No le gustaría ser... tan depravado y repulsivo por un momento... para ser completamente renovado?
Çekici bir şey. Tiksindirici değil.
¡ Algo que me atraiga, no que me dé para atrás!
Biz o olayı çok tiksindirici buluyoruz... ve senden özellikle rica ediyoruz, bu kurala kati suretle uymalısın.
Lo encontramos de lo mas repelente y debemos pedirte que cumplas este precepto siempre
Bu gördüğün enkaz yığını var ya... İnsanlara ait tüm o pislik, kusmuk, tiksindirici artıklar... Yeraltındaki Styks nehri gibi.
Pienso que esta hermosa montaña de mierda... es la nausea de las ciudades, el vómito de la humanidad, el origen del Styx...
Kalbini kırmak istemiyorum ama seni çok tiksindirici buluyorum.
Me parece despreciable. ¿ Puedo decírselo sin ofenderlo?
Geri kalanlar tiksindirici varlıklara, mutantlara dönüştü.
El resto de la humanidad se había convertido en unos mutantes horribles.
Bn. Mars'la çalışırken, aranızda hiç tehdit amaçlı, ya da tiksindirici telefon alan oldu mu?
¿ Alguna de Vds. Ha recibido llamadas amenazantes u obscenas relacionadas con su trabajo?
Tiksindirici.
Me enferma.
Bu korkunç! Hayatımda gördüğüm en iğrenç, en tiksindirici şey!
Es la cosa más horrible y desagradable que he visto en mi vida.
Efendi Buntaro için, asılı duran sülünün iğrenç görünüşü bile, barbarın görünüşü kadar tiksindirici değildi.
Para el Señor Buntaro, la repulsiva visión del faisán colgado no era más desagradable que la visión del mismo bárbaro.
Özel hayatınızda yaptıklarınızla ilgilenmiyorum ne kadar iğrenç, tiksindirici, rezil şeyler olsa bile.
No tengo sentimientos acerca de lo que ustedes hacen en privado, sin importar lo desagradable, repugnante y podrida que es.
Olur mu hiç, Tiksindirici Hazretlerim.
No, Su Ofensividad.
Tiksindirici, değil mi?
- Da asco, ¿ verdad?
Tiksindirici olan ne?
- ¿ Qué cosa da asco?
Beni tiksindirici bulur!
" "No me escuchará... Me encontrará repulsivo" ".
İnsanları tiksindirmekten tiksindirici olmaktan zevk alırdı, onları kırmak rahatsız etmek ona heyecan verirdi.
Le gustaba la gente repugnante ser repugnante, de la emoción de ofender a la gente y hacer sentir incómodos.
Senin için tiksindirici bir soyduk.
Para ti, somos una raza detestable que nunca estará lista.