Timsah translate Spanish
1,763 parallel translation
Dev bir timsah olduğuna şimdi inandınız mı?
¿ Ahora creéis que es un cocodrilo gigante?
Timsahın midesinde olduğuna dair, nesine olursa olsun bahse girerim.
Te apuesto lo que quieras a que está en el estómago de ese cocodrilo.
Yerel dedikodular ve batıl itikatları olan yaşlı bir hanım, insan yiyen dev gibi bir timsah olduğunu göstermez.
Ya te lo he dicho, un rumor local y una anciana supersticiosa no harán que ese cocodrilo gigante y asesino exista.
Maine'de timsah yok, öyle mi?
Que no hay cocodrilos en Maine, ¿ eh?
Adamın egosu bu timsahın iki katı kadar.
Su ego es dos veces más grande que ese cocodrilo.
Özellikle dev gibi bir timsah ortalıkta dolaşırken insan gücü kaybı olur demek istiyorum.
Sería una gran pérdida de mano de obra, sobre todo ahora que ese enorme cocodrilo anda suelto por ahí.
Hepimizi timsahın karnında el ele tutuşmuş, Give Peace a Chance'i söylerken görebiliyorum.
Me los imagino de la mano sobre la panza de esa bestia cantando Give Peace a Chance.
Burada işimiz bitince, kilerimizde yeterince timsah bifteği olacak.
Cuando acabemos, tendremos un montón de carne de cocodrilo en la nuestra.
Silahları kuşanıp bir timsah öldürelim.
Recoge esto y matemos a ese cocodrilo.
Timsahın ölmesini istiyor musun?
¿ Quiere ver muerto a ese cocodrilo?
Arkanda dev gibi bir timsah var.
Hay un cocodrilo gigante detrás de ti.
Bu gölde timsah ha?
¿ Cocodrilos en este lago?
Arkamda dev gibi bir timsah mı var?
Así que ¿ hay un cocodrilo gigante detrás de mí?
Özellikle timsah arkandan geldiğinde bağırır gibi yaptığın sahneyi seviyorum.
Sobre todo me gusta esa parte en la que fingió llorar cuando el cocodrilo le perseguía.
Maine'de Amerikan timsahı olduğunu da sanmıyordum.
Tampoco pensaba que hubiera caimanes en Maine.
Bence bu bir timsah.
En realidad creo que es un cocodrilo.
Burada yıllar önce bir timsahın kaybolduğunu duymuştum.
Oí rumores de que se perdió uno por aquí hace años.
Sana söylemiştim, timsah meselesiyle ilgili bir şey bilmiyorum.
Ya se lo he dicho, no sé nada sobre esos cocodrilos.
Yuva, yani anne timsah yakınlarda, buraya kimseyi yaklaştırmıyor, karnı aç ve öfkeli.
Es un nido, lo que significa que mamá está cerca y es territorial, tiene hambre y está enfadada.
Emma, anne timsah tam orada.
Emma, la madre está ahí mismo.
Daha sonra timsah.
Hasta la vista, baby.
Caddelerde pek fazla timsah yoktur, daha çok sarhoşlar vardır.
No hay muchos cocodrilos por allí, sólo algunos borrachos.
Neredeyse önüne hendek kazıp içine de timsah koyacaklar.
Ahora quieren cavar un dique y poner cocodrilos en el.
İstedikleri kadar timsah koysunlar.
Sabes que ponle cocodrilos.
Bu şey, onlar için binlerce yıldır işe yarıyor ve yanılmıyorsam onlar timsah dişi.
Ha funcionado para ellos por miles de años. Y creo que son dientes de cocodrilo.
Bu kanlı timsah kafası atalarımın bıraktığı bir uyarı işareti.
Esta cabeza de cocodrilo sangrienta marca la línea de sangre de mis ancestros.
Ataların işaretini alabilmen için, timsah kanının tadına bakmalı.
Para recibir lo que deseas el cocodrilo debe probar tu sangre.
O tatlı kız... Şu timsah gözyaşlarını kes artık.
esa dulce niña... detenga las lágrimas de cocodrilo.
Timsah gözyaşları. artık aklına ne gelirse...
Lágrimas de cocodrilo, lo que tú tienes.
Büyük yaşlı bir timsahı yakalarlar ve tüm etini yerler.
Toman un gran cocodrilo, viejo y gordo, y se comen toda la carne.
Ah, Katil Timsah.
El Cocodrilo Asesino.
Katil Timsah hakkında bir bilgi edindik.
Tengo una pista sobre tu Cocodrilo.
Timsah'ı buldum.
Encontré a Cocodrilo.
Timsah saf dışı kaldı.
Cocodrilo está fuera de combate.
Her zaman timsah eti yiyorlar ve mideleri şişip korkunç biçimde ölüyorlar.
- Cada vez que comen carne de cocodrilo su estómago se retuerce, y tienen una muerte horrible.
Yani, timsahı her zaman zehirli oklarla vururlardı.
- Cada vez que le disparan a un cocodrilo con ese veneno, se muere.
Timsah ölür ama zehir onun vücudunda kalırdı.
- El cocodrilo muere, pero el veneno queda adentro del cocodrilo.
Böyle büyük bir timsahtan yapabileceğim deri ayakkabı ya da timsah derisi cüzdan olabilirdi, ama artık etini yiyemezsin.
- ¿ De que te sirve darle 2 balazos al gran lagarto? - Si ni siquiera puedes comer su carne.
Beş metrelik bir timsahı 4 saatte öldürüyormuş.
- Les tomó 4 horas, para poderse comer su cocodrilo.
Timsah için 4 saat, anakonda için 2 saat ve senin gibi lanet yetişkin için 80 dakika.
- 4 horas para un cocodrilo, 2 horas para una anaconda y 80 putos minutos, para un hombre adulto como tú.
Timsah öldürmekte kullandıkları zehir.
- Un veneno que usan para matar cocodrilos.
Daha önce de timsah gördüm ama bu tam bir yamyam.
He visto cocodrilos antes, pero ése... ¡ Es un verdadero come hombres!
O kadar büyük bir timsah bize çok uzun süre yemek olurdu.
Un cocodrilo tan grande del que alimentarnos durante mucho tiempo.
"Dev, katil timsah."
"Cocodrilo gigante asesino".
Timsah derisinden ayakkabın mı var yoksa?
¿ tienes algunos zapatos de cocodrilo?
Aynı zamanda timsah derisinden ayakkabılarım da var.
Y de paso tengo unos zapatos de cocodrilo
Timsah oltayla bir amcamı yuttu.
Un cocodrilo se enganchó en el anzuelo y se tragó a mi tío.
Neden timsah seni yutmadı ki?
¿ Por qué no te tragó a tí el cocodrilo?
Timsah olabilir.
¿ Podría ser cocodrilo?
Timsahların cinsiyetlerinin belirlenmesi de benzer şekilde olur. Bu kuluçka, balık yiyen bir tür olan Ganj timsahına ait.
la temperatura determina el sexo de los cocodrilos en forma similar estos huevos pertenecen al cocodrilo pescador de India : el gavial
Bu, yaşayan tüm sürüngenlerin en büyüğü, ve en çok korkulanlardan biri. Eğer bir yaratığa soğukkanlı katil adı verilecek olsa bu, altı metreye kadar büyüyebilen ve bir ton ağırlığa çıkabilen bir tuzlu su timsahı olurdu.
este es el mayor reptil viviente y uno de los más temidos si una criatura debiera ser llamada de asesino a sangre fría sería este cocodrilo de agua salada un monstruo que puede crecer hasta 6 metros y pesar una tonelada