Titanik translate Spanish
455 parallel translation
"Titanik" battığından bu yana, sandala bile binmedim.
Desde que se hundió el Titanic no he vuelto a subirme a una barca.
Titanik'in batışına benziyor.
Se hundió como el Titanic.
Titanik.
El Titanic.
Bu gemiye Titanik adını veriyorum.
Este barco se llamará Titanic.
"White Star Gemiciliğin yeni transatlantiği Titanik... dünyanın en büyük gemisi." "Titanik, sadece ebat bakımından değil aynı zamanda lüks donanımı sebebiyle de büyük vapurlar arasında dünyada birinci sırada."
El nuevo trasatlántico de la White Star Line, el Titanic... es el buque más grande del mundo... no sólo por sus dimensiones... sino también por el lujo de sus departamentos.
"Titanik, ayrıca birinci mevki yolcularına sunulan Vinolia Otto banyo sabunları ile de... denizlerde yüksek tuvalet lüksü ve rahatlığı sunarak liderliğini koruyor."
Otra razón que justifica su primer puesto entre los barcos del mundo... es que va provisto de jabón de tocador Vinolia Otto... para sus pasajeros de 1ª Clase. El Titanic es el primero que ofrece... toda clase de comodidades y lujos en sus viajes por mar.
Her İngiliz batması imkansız Titanik ile gurur duyar.
Todo buen inglés se enorgullece del insumergible Titanic.
- 800 sandık kabuklu ceviz, Titanik.
800 cajas de nueces, Titanic.
- 3,000 düzine günlük yumurta, Titanik. - Evet.
3.200 docenas de huevos frescos, Titanic.
Titanik'te ikinci kaptan olmayı başka gemide birinci kaptan olmaya tercih ederim.
Prefiero ir de Segundo en el Titanic... que de Primero o de Capitán, en otro barco.
Bu Titanik.
Es el Titanic. ¿ Qué dice?
İlke seferine çıkan Titanik efendim.
El Titanic en su primer viaje. A la altura del Cabo Race.
Dinle. "Deniz üstündeki Titanik'ten."
Desde el Titanic en ruta.
- Sadece Titanik efendim.
Sólo el Titanic, señor.
- Titanik'ten!
- ¿ De quién?
- Titanik mi?
- ¿ El Titanic? No le creo.
Titanik'ten!
Se está hundiendo.
Titanik olduğuna emin misin? - Evet, efendim.
- ¿ Seguro que era el Titanic?
- Titanik'ten efendim.
- Es del Titanic, señor.
Yakınlardaymış, Titanik'e olanları duymuşlar.
Están muy cerca. Se enteran ahora de lo del Titanic.
Büyükbaba Titanik'i batırdığında şüphelenmediler ama.
No hubo sospechas cuando el abuelo hundió el Titanic.
Bu durum, Titanik'in kaptanına buz dağına çarptıktan sonra.. ... öneride bulunmaktan farksız.
Es como aconsejar al capitán del Titanic después de haber chocado con el iceberg.
Titanik'in batmasına izin verdiğinde.
Cuando dejó que el Titanic se hundiera
Bir gün bu Titanik'i canlandırır.
Que saque al Titanic algún día
Titanik'ten sonra tarihin en büyük felaketinin yapımcısı olmak üzereyim ve sen burada hırsız polis oynuyorsun.
Estoy a punto de pasar a la historia como el productor del mayor desastre desde el Titanic y tú juegas a policías y ladrones.
Biliyor musun bu adam gerçekten Titanik'te bulunmuş tanıştığım ilk kişi.
¿ Sabes una cosa? Es el primero que conozco que estuvo en el Titanic.
- Titanik'den canlı mı kurtulmuş?
- ¿ Sobrevivió al Titanic?
Boş ver Titanik'i.Buraya gel.
Olvídate del Titanic y ven aquí.
Aptal kaptan Titanik'i bile batırır.
El pez por la boca muere.
David, Titanik'in güvertesinde sayılırız ve sen hala orkestraya istek yapıyorsun.
David, estamos en la cubierta del Titanic. Estás sugiriendo canciones a la banda.
Titanik dışında her yere girdin.
Has estado en todos los barcos menos en el Titanic.
Titanik'i çıkartmak daha kolay olurdu.
Sería más fácil levantar el Titanic.
Baksana. Kendini Titanik'in kaptanı sanıyor.
Se cree que es el capitán del Titanic.
Titanik'in biraz evvel geldiğini söylüyor.
Dice que acaba de llegar el Titanic.
Yani, birisi kirasını bir ay geciktirirse Titanik gibi batarsınız.
Mira, si alguien no les paga el alquiler un mes se hundirán como el Titanic.
Diğer taraftan, eğer Titanik'in kaptanı olsaydınız "Viya böyle." diyemezdiniz.
Por otro lado, piensa que si fueses el capitán del "Titanic", no estarías diciendo :
Eğer Titanik'in kaptanı olsaydım, hangi üst düzey çalışanlarımdan endişe etmem gerekirdi?
Si yo fuera... el capitán del "Titanic"... ¿ Por cuál de mis... "oficiales veteranos" debería preocuparme?
Saat başı haber varsa onları duyar ve rüyamda görürüm sabah da bir gemi batmışsa "Tanrım, dün gece Titanik'in batmasıyla ilgili garip bir rüya gördüm." derim.
Si hay transmisiones a cada hora... escucho los boletines informativos y sueño con ellos. Y por la mañana, si se hundió un barco, pienso : "Vaya, ése fue un sueño raro que tuve sobre el Titanic anoche".
- Peki ya Titanik'te?
Y en el Titanic?
Fraida, Titanik'e adımını dahi atmadı!
Fraida nunca ni siquiera poner un pie en el Titanic!
Titanik'teki kamaraları yeniden düzenliyorlar.
Están cambiando de lugar las hamacas del Titanic.
Titanik demir aldı bile.
El Titanic ya partió.
Ben her zaman kaybedene karşı büyük bir sempati beslemişimdir. Özellikle de, Titanik gibi, yenilmesi zor bir kişiyi birdenbire yerde görünce.
'Siempre tuve simpatía por el que perdía,'en particular cuando ves a un titán, a una figura formidable'de repente en el suelo.'
Titanik'in vurduğu yeri bile görebiliyorum.
No se ve dónde lo golpeó el Titanic.
Titanik kadar eğlenceli olacağına garanti veriyorum.
Te garantizo un jolgorio de proporciones titánicas.
Titanik isimli buharlı bir gemiden- - esinlendim.
Me inspiré en una antigua nave a vapor, el Titanic.
Titanik de mi?
¿ El Titanic?
Ona "Titanik Penis" dendiğini duydum, çünkü bin beş yüzden fazla...
Le llaman Titanic... - ¡ Richard!
Az önce yanıma gelip Titanik'ten sahnelediğim etkileyici performans için bana teşekkür etti.
Me felicitó por mi conmovedora actuación en Titanic.
Titanik'teki yaşlı kadın mı?
¿ Hola? ¿ La anciana de Titanic?
UNUTULMAYACAK GECE - TİTANİK FACİASI
LA ÚLTIMA NOCHE DEL TITANIC