Toda translate Spanish
115,340 parallel translation
Tüm aileyi kurban edebiliriz.
Podemos sacrificar a toda la familia.
Şehirdeki atalara ait tüm büyüler için onu geçit denetçisi yaptım.
La hice la guardiana de toda la magia ancestral que tenemos en esta ciudad.
Sanki şehre dair güzel her şeyi öldürüyor gibi.
Como si estuviera drenando toda la ciudad.
Nihayetinde, her prenses krallığını tanımalı.
Después de todo, toda princesa debería conocer su reino.
Şu anki dertlerimizin büyülü ellerle yapılmış kaynağı.
La fuente mágicamente creada de toda nuestra miseria actual.
Senin savaşını verdiğin barış, onlara göre şehrin kontrolünü alma sözüne kıyasla bir hiç.
Toda la paz por la que has luchado, para ellos, no es nada comparado con la promesa de tomar el control.
Onu bulmalıyız ve tüm gücümü kullanmam gerekecek.
Tenemos que encontrarlo y necesitaré toda mi magia.
Söylediğine göre de, uzun zamana dayanıyor. Gerçekten kurtadam lanetini o yaratmışsa... Yani, beni ben yapan şey bu.
Y por lo que dijiste, se remonta a mucho tiempo atrás, y si de verdad creó la maldición de los hombres lobo... quiero decir, eso es lo que me hizo como soy, y toda mi vida he estado luchando contra esto.
Zihninin tarihin en güçlü cadısı tarafından işgal edildiğini unutma. Yani şu anda neler yaşadığını söylemek mümkün değil.
Recuerda que su mente fue invadida por la bruja más poderosa de toda la historia, así que no se puede decir por lo que está pasando ahora mismo.
Seni ve tüm aileni on kezden fazla öldürmeye yetecek kadar.
Suficiente para matarte a ti y a toda tu familia diez veces.
Bütün şehre gizlice yerleştiler.
Se han infiltrado por toda la ciudad.
Seni ve aileni on kez öldürmeye yetecek kadar.
Lo suficiente para matarte a ti y a toda tu familia diez veces.
Bugün yaptığından sonra baban manolya şekeri dükkanlarını etki altına aldı.
Después de lo que hiciste hoy, Tu padre obligó a toda la tienda de dulces Magnolia.
Tüm öfke döngüsünden geçtim.
Pasé por toda mi espiral de rabia.
Sabahtan beri "Tuvaletim geldi" diyor.
Lleva toda la mañana igual, joder.
Sıçtığımın metrosu buradan geçmiyormuş, ben de 163. Cadde'den yürümek zorunda kaldım ve bir değil, iki, değil, üç penis gördüm.
El puto tren no iba desde no sé qué estación al este, así que he tenido que patearme toda la calle 163, donde he visto tres pollas, nada menos :
Rehine değil, onu geri alabilirsiniz.
No es una rehén. Es toda vuestra.
Tabii bir dubada gözü dönmüş altı tane keş olursa ve bunlar bir de sürat yaparken bağırıp çağırırlarsa
Pero, claro, seis adictos con los ojos como platos en un bote pontón, a toda velocidad y a los gritos...
Yeni bir soluk getirerek her işletmeye kazanç sağlanabilir ve araştırmalarıma göre bu yörede bir tek sizin...
Toda empresa puede sacar provecho de una mirada nueva, y, según averigüé, usted tiene el único...
Aya karşı uluyup, bütün gece vahşi canavar dansı yapmıştık!
le aullábamos a la luna y... hicimos el baile del monstruo loco durante toda la noche!
Kesinlikle haklıydın tamam mı?
Tienes toda la razón, ¿ de acuerdo?
Çeşme suyu, gece boyunca çeşme suyu yeter.
Agua del grifo, agua del grifo toda la noche.
Bu sağlam istihbaratları nereden alıyorsun Pete?
Pete, ¿ de dónde has sacado toda esta gran información?
Enstrumanda ustalaştıkça daha iyi olacaktır.
Toda la práctica valdrá la pena cuando domine el instrumento.
Amcan Phineas'la tatil yapacağız.
Toda la familia. Tendremos unas vacaciones con el tío Phineas.
Dışarıda tüm ailesinini kaybetmek üzere olan küçük bir kız var.
Hay una pequeña ahí que está a punto de perder a toda su familia.
Doru onca yol gittikten sonra acıkmış olmalı.
Ol'Chestnut debe tener mucha hambre después de toda la corrida de hoy.
- Tüm Çorak Toprakları'nın etrafını sarıyor.
Se ejecuta toda la tierra de los Badlands.
Gidip kadeh falan kaldırmalıyız.
Tengo que hacer el brindis y toda esa mierda.
James'i tatlı bir Amerikalı olarak gören hayranları şok oldu.
Las imágenes han sido toda una sorpresa para los fans, que ven a James como la novia de América.
tüm insanlar nerede sormuştun ve ben teorize Henüz burada var olmasaydı.
Me has preguntado que dónde estaba toda la gente y yo he teorizado que aún no habían llegado.
Ve herkes nerede?
¿ Y dónde está toda la gente?
senin tüm yüzünü kullanın, şu anda bunu.
Utiliza toda tu cara, ahora mismo, hazlo.
Ne en tüm bu insanlar geldiğinde ne olacak sizce?
¿ Qué crees que va a pasar cuando toda esa gente llegue?
Bütün bu yapı birbirine microbots inşa edilmiştir.
Toda esta estructura está construida de microbots entrelazados.
Ve tüm bu ölü insanlar, yani, biliyorsun, bu kadar da arkadaşları ve ailesi vardı...
Y toda esa gente muerta, bueno, ya sabes, tenía amigos y familia también, así que...
Bu insanların hepsi bir günde katledildi?
¿ Toda esa gente fue asesinada en un día?
Bunu bir bütün yaşam kenti karşı yardımcı olacağını düşünüyorum?
¿ Crees que os ayudarán contra toda una ciudad viviente?
Ben, bütün komuta yapısını-başlatıldı yeniden tüm programlanmış yeteneklerini koruyarak ama ilaveler de silme tercihi mimarisi.
He reinstalado toda la estructura de comandos, conservando todas las habilidades programadas pero borrando las preferencias de arquitectura suplementarias.
Adamlar orada gün boyu nöbet tutuyor.
patrullando a toda hora...
Başka bir deyişle, galaksi boyunca duyulabilen bir tik-tak var mıdır?
En otras palabras, ¿ hay un sonido "tic-toc" audible en toda la galaxia?
Arayan basın değil, Mileva.
Y no es la prensa. Es Mileva, ha estado llamando toda la mañana.
Gece boyunca duyduğum en hedonist şey bu.
Vaya, eso es lo más hedonista que he escuchado - toda la noche.
Rhoades büyük resmi görüyor.
Rhoades empieza a ver toda la situación.
Avustrasya da iletişimde olduğum borsacılar var, Avrupa'da da.
Ahora mismo tengo agentes vendiendo seguridades en Oscar Leger y tengo órdenes preparadas por toda Europa.
Tüm bu kentsel dönüşüm saçmalığı yürürlüğe girse bile mi?
¿ Incluso si se produce toda esa mierda del renacimiento urbano?
Geceleri uyumayıp beynini benim anlamaya bile başlayamayacağım şeylerle dolduruyor.
Mileva no cose. Está toda la noche llenando su cerebro de cosas que yo casi no comprendo.
Sanırım hayatım boyunca aşka âşık oldum.
Creo que durante toda mi vida estuve enamorada del amor.
Röntgen tamamen kendine ait olmayan bir şeyle ünlü olursa bu kurumun özü saldırıya uğrar.
Si Röntgen recibe reconocimiento por algo que no es del todo suyo, toda la estructura de esta institución está bajo ataque.
Bu zırva bana göre rahatsız edici bir trendin delili. Nedir o?
Toda esta charada es evidencia de lo que se avecina.
Lucy, tüm eğlenceyi kaçırıyoruz.
Lucy, nos estamos perdiendo Toda la diversión, bien, así que vayamos abajo tu y yo.