Tucker translate Spanish
2,842 parallel translation
- Evet.
MARK TUCKER : ¡ Si!
- Öyle bir şey işte.
MARK TUCKER : Algo así...
Sanırım konuşmanın kesinlikle emin olup olmadığınızı sormam gereken kısmına geldik.
MARK TUCKER : Creo que en esta parte de la conversación... MARK TUCKER : debo preguntar si ¿ estas bien seguro de esto?
Mark Tucker, seni görmek ne güzel kardeşim.
INVITADO : Mark Tucker... un gusto verte, hermano.
Tucker Kara'yı tutuyordu.
Tucker está agarrando a Kara.
O yüzden Tucker'ın garajına gittim.
Así que fui al taller de Tucker.
Tucker?
¿ Tucker?
Bende Tucker.
Y yo soy Tucker.
Saol, Tucker.
Gracias Tucker.
Çamaşırları yine Tucker mı yıkıyor?
¿ A tucker le ha vuelto a tocar colada?
Tucker, kimse bu konu hakkında hiçbirşey söylemiyecek.
Tucker, nadie sabe nada sobre nada.
"Tucker!" Geliyor!
"¡ Hey, Tucker!" ¡ Ya va!
Saol, Tucker.
Gracias, Tucker.
Belkide benim ilham verici konuşmam ve seni yıllardır batıl inançlarından kurtaran ve seni kendine getiren benimdir. Hayır, Tucker'dı.
O quizás fue mi brillante charla de ánimo que te convenció de abandonar una década de tontas supersticiones y por fin aprender a creer en ti mismo.
Tamam.
Fue Tucker. Vale.
Bay Tucker, indirin çocuğu!
Sr. Tucker, ¡ baje a ese niño!
Bay Tucker, orada olanlar kabul edilir gibi değildi.
Sr. Tucker, lo que pasó ahí afuera fue inaceptable.
- Acele et, Tucker.
- Más vale apresurarse, Tucker.
Bunun George Tucker ile alakası yok, değil mi?
Esto no pasaría si se tratara de George Tucker, ¿ verdad? .
Neden George Tucker seni arıyor?
¿ Por qué está George Tucker llamándote?
George Tucker, hareket etme.
George Tucker, no te muevas. ¿ Qué?
- George Tucker'ın öyle şarkı söyleyebileceğini kim bilirdi?
¿ Quién iba a saber que George Tucker cantara así? Yo no.
George Tucker, eğer evime dokunacak olursan, seni hapse attırırım.
George Tucker, si tocas mi casa, haré que te metan en la cárcel.
- 6 adım, Tucker, sadece 6 adım! - Bu adam kaçırma, Wade.
Son dos metros, Tucker. ¡ Son dos metros!
George Tucker'ı aramadım, tamam mı?
George Tucker el abogado, ¿ verdad?
Karavanı kaldırabilecek bir kamyonu olan George Tucker'ı aradım.
He llamado a George Tucker, el tío con un enganche para remolque.
Simpson ve Tucker'ı alabilirsek mülkün büyük bir kısmı yine elimize geçecek.
Si compramos a Simpson y Tucker, gran parte de la propiedad estará a mano.
George Tucker!
¡ George Tucker!
Presley, George Tucker, eski kafalı güneyli bir centilmen. Hmm.
Presley, George Tucker, caballero sureño de la vieja escuela.
George Tucker, Neler oluyor?
George Tucker, ¿ qué está pasando?
Eh, George Tucker'ın piyasaya geri döndüğünü duymuş olmalılar.
- Bueno, supongo que han oído que George Tucker vuelve a estar en el mercado.
George Tucker.
George Tucker.
George Tucker mı?
¿ George Tucker?
Bizim George Tucker mı?
¿ El mismo George Tucker que conozco?
Peki, açıklığa kavuşturmak gerekirse, Beni yarı çıplak kadınların, ve bedava şekerlemelerin olduğu partiye böyle gönderiyor ve sende George Tucker'da kalıyorsun öyle mi?
Así que, para que quede claro, me estás despachando, de esta guisa, para que vaya a una fiesta llena de mujeres con poca ropa puestas hasta arriba de caramelos mientras tú pasa la noche en casa de George Tucker?
Bilirsin, her zaman için Tucker'ın senin hakkında hayalleri olduğunu düşünmüştüm.
Sabes, siempre me imaginé que Tucker tenía sueños contigo.
Tamam, fakat biliyor musun o adamlar, Chris Tucker kadar dindar.
Está bien, pero usted sabe los chicos son como, chris tucker Religulous,, ¿ no?
Tom Tucker?
¿ Tom Tucker?
George Tucker ve Lemon Breeland evleniyorlar.
George Tucker y Lemon Breeland se casan.
Lemon, geleceğini yıllardır George Tucker ile birlikte planlıyordu.
Lemon ha estado planeando su futuro con George Tucker desde hace años.
Bu kasabaya mutluluğumun George ile evlenmeme bağlı olmadığını göstereceğim!
Le voy a enseñar a esta ciudad que mi felicidad no depende de que George Tucker se case conmigo.
Tucker, şu an balayında olursun sanmıştım.
Tucker, pensé que estarías en tu luna de miel en estos momentos.
George Tucker'ın gözleri o bu kasabaya geldiğinden beri Zoe Hart'ta idi.
George Tucker tiene puestos sus ojos en Zoe Hart. desde el día que llegó a este pueblo.
George Tucker dürüst bir adam.
George Tucker es un hombre respetable.
- George Tucker. Selam!
George Tucker.
Onun hiçbir - Senden şu an hiçbir şey duymak istemiyorum, Tucker.
Y no quiero escuchar otra palabra tuya ahora mismo, Tucker.
Erkek arkadaşın olmak için George Tucker ile John Wayne'lik yapacak değilim. *
No tengo interés en ir a lo'John Wayne'con George Tucker. Para ser tu novio.
Ne var ne yok, Tucker?
¿ Qué pasa, Tucker?
Eğer Lemon, Zoe'yi George Tucker ile kaçtığı için öldürmeye çalışmadıysa... O zaman, George ve Lemon neden ayrıldı?
Ahora, si Lemon no intenta matar a Zoe porque tuvo una aventura con George Tucker, entonces ¿ por qué, por qué George y Lemon rompieron?
Senden hala nefret ediyorum, ölene kadar da edeceğim. Eğer George Tucker ile çıkmak istersen benden saklamak zorunda değilsin.
Quiero decir, todavía te odio, y te odiaré, hasta el día de tu muerte, pero... escucha, si quieres salir con George Tucker, no tienes que esconderlo de mí.
Şey sizi ümitlendirmek istemem ama işler, istediğimiz gibi gidiyor olabilir.
MARK TUCKER : Así qué... MARK TUCKER :