Tutkulu translate Spanish
1,250 parallel translation
Tutkulu. Dik başlı. Hatta sinir bozucu.
Apasionado, dogmático y hasta molesto.
Hikâye harika ; sevecen ve tutkulu bir kadının barbar ve maço birine kültür ve nezaket...
Es una historia fabulosa sobre una mujer tierna y paciente que le brinda cultura y civismo a un bárbaro y patriarcal...
Bıraktı ve hani onun fikirleri hakkında ne kadar tutkulu davrandığımı söylemiştin ya?
Renunció, ¿ y recuerdas que dijiste que me apasionaban sus ideas?
Oldukça tutkulu bir konuşma yaptınız ve toplantıyı erken terk ettiniz.
Usted hizo un apasionado discurso, y se fue temprano de la reunión.
Ben daha çok senin o tutkulu savınla ilgileniyorum, şu ihtiyacımız olan şeyleri elde etmede o kadar da diplomatik olmamamız gerektiği konusundaki.
Me interesaron sus ideas apasionadas sobre la inutilidad de ser tan diplomáticos para conseguir lo que necesitamos.
Başlarda size hiç güvenmemişti tutkulu olduğunuza inanmıyordu.
Pues que, desde el comienzo él nunca sintió una verdadera confianza hacia Ud., que Ud. era ambiciosa.
Şarkıyı söyleyişiniz teknik olarak iyi olsa da, tutkulu değil.
Su actuación, si bien técnicamente es correcta, carece de pasión.
Tutkulu bir güvenlik görevlisine çok az rastlanır.
Un guardia de seguridad con una pasión!
Fakat onu orda, ayakta... kararlı ve tutkulu bir şekilde dururken gördüğünde... tüm şüphelerinden ne olursa olsun arınmıştı... Elini tuttu gözlerinin içine baktı ve bir başkasına söyleyebileceğin... en tehlikeli ve güvenilir sözü söyledi.
Pero, cuando ella lo vio... de pie allí sin ninguna duda... muy seguro de su decisión... tan orgulloso de lo que iba a hacer... tomó su mano... miró profundamente en sus ojos... y dijo la más bella... y peligrosa palabra que puedes decir a cualquiera.
Her şey, evdeki herkesten daha tutkulu olduğumda ve içimdeki bu inanç kötü bir şekilde büyüdüğünde başlamıştı.
Fue cuando crecía la fe virulenta en mi infancia, cuando yo era más fervoroso que nadie en la casa.
Zaman ve değişen şeyler her şeyde, her santimde, her zerrede mevcuttur aynı zamanda her saniyesinde benim tutkulu hikayemin her mektubunda eve dönüşümün karanlık gecesinin aydınlık sabaha dönüşünde fırtına gibi partime baskına gelen kişi kaba saba incik boncuklarla süslenmiş Ana idi.
El tiempo y sus cambios, presente en cada sitio, en cada palmo, en cada grano, y presente también con sus instantes... en cada letra de esta mi historia pasional, transformando la noche oscura de mi retorno... en una mañana luminosa. Fue así como Ana, adornada con las chucherías mundanas de mi caja, entró a saco en mi fiesta,
Sana karşı daha önce hiçbir erkeğe hissetmediğim kadar tutkulu bir aşk hissettiğimi söyleseydim.
¿ Y si te digo que sentí por ti un flechazo brutal?
Tutkulu iddialı ve içten.
Apasionado... y desafiante, y... honesto...
Sebastien bile bana böyle tutkulu şekilde yazmamıştı.
Ni Sebastien me escribió tan apasionadamente.
.... tutkulu sarılması
... dándose un abrazo apasionado.
- Artık eskisi gibi tutkulu değiliz.
- La pasión ya no es la misma de antes.
Çok tutkulu.
es todo muy apasionado.
Tutkulu ve zarif...
Tan apasionada y llena de gracia.
Sen, diğer taraftan, bana çok tutkulu arzulu biri gibi görünüyorsun.
Tú, por otro lado, estás llena de pasión, de deseo.
Sevimli miydi? Arkadaşça mıydı? Tutkulu muydu?
¿ Fue un beso dulce, amistoso o apasionado?
Ve aceleci tarafı aşırı tutkulu olmasından kaynaklanıyor.
Y su ímpetu lo hace muy apasionado.
Bazen fikirlerimi çok sert savunurum. Doğru. Ama bunun nedeni tutkulu oluşumdur.
- Sí, a veces soy fuerte en mis opiniones, pero sólo porque soy apasionado y estoy en lo correcto.
Seninle geçirdiğimiz gece çok eğlenceli ve tutkulu bir geceydi.
Pues esa última noche fue divertida y, en serio, apasionada.
Öpüşme daha tutkulu olsun diye mi?
¿ Es por ser apasionada?
Açıkçası çok tutkulu görünüyorsun.
Bueno, obviamente te apasiona mucho.
Çok tutkulu ve yetenekli.
Tiene pasión, talento...
Çok tutkulu. Neredeyse duvardan çıkacakmış gibi.
Es tan apasionado que casi salta de la pared.
Herkes tutkulu, hayat dolu.
Gente con pasión. Llena de vida.
Varoldu olalı, tutkulu ve güzel bir şehir.
Una ciudad tan bella y pasional como ella misma.
Fakat babacım. Beni oturup, bunun üzerinde düşünmeye yittin. Ve şuan tutkulu olduğum şeyi bulmuş durumdayım.
Pero, Papi, tu me forzaste a sentarme y pensarlo... y ahora, ¡ he encontrado lo que me apasiona!
Bill, bu iyi ve tutkulu kalabalığı düzenli olarak seçimlerde bana yönlendir. Tammany'e gidecek her oyun çok güzel bir ödülü olacak.
Haz que esa gente buena y ferviente vote por mí regularmente y te pagaré bien por cada voto a favor de Tammany.
Dirk, Grace'i tutkulu bir şekilde öp.
Dirk, besa a Grace con pasión.
- Tutkulu değil ki bu.
Eso no es pasión, es...
- Bana tutkulu görünüyor.
A mi me parece apasionado.
Tutkulu duyguları bilirim ve bunu sürdürmeyi reddetmek zorundayım.
He conocido la incandescencia... y debo declinar seguir degustándola.
Nasıldır bilirsin, çok tutkulu.
Sabes cómo es. Es muy ambiciosa.
Tutkulu ama nazik.
Apasionado, pero tierno.
Tutkulu seks, egonun bol bol tatmin edilmesi ve suçluluk duymadan ayrılmak.
Sexo ardiente, estímulos para el ego y rupturas sin sentimiento de culpa.
O zaman hepimiz tutkulu evlilik dışı ilişkiler dileyeceğiz.
es todo lo que cualquiera de nosotros puede esperar.
Belki ama olan her ne ise gösterdiği tepki pek tutkulu olmamış.
Tal vez. Pero lo que sea que haya pasado, su reacción no fue apasionada.
Hani onu tutkulu bir şekilde tutacaktım ya.
Habíamos hablado de agarrarla apasionadamente.
Çok tatlı bir kız. Çok tutkulu.
Es una chica encantadora, llena de energía.
Sen bana hayatımdaki en önemli anları yaşattın, gerçek mutluluk, tutkulu ihtiras, ve acı ve hem de müthiş bir gençlik deneyimi.
Tú me diste algunos de los únicos momentos de felicidad real en mi vida. De pasión intensa. De dolor.
Biz Latinler aşırı tutkulu ve inançlıyızdır. Kuzeydeki insanlar donuklar, bu çok belli.
Los latinos somos más pasionales y desenfadados que los del norte.
" ve şimdi, doğanın tutkulu kuşları gibi,
" y ahora, como amorosos pajaros de presa,
İlk başladığın gibi, aşırı tutkulu biri olarak kal.
Sigue tan apasionado como eras cuando empezaste.
Ne tutkulu bir kadın!
Qué mujer apasionada!
Bütün o terli, tutkulu, çirkin, güzel olayı gördüm.
Vi todo el sudoroso, apasionado... feo, hermoso acto...
Tutkulu ve haklıyım.
Me apasiona estar en lo correcto.
- Bak burda, çok tutkulu olacak.
Aquí dice que eres apasionada.
Vahşi, tutkulu, adanmış ve ümitsiz bir aşkla...
Salvajemente... - apasionadamente... - Ejem.