Tüfekler translate Spanish
333 parallel translation
Tüfekler duraksadı.
Los rifles vacilantes.
Şu makineli tüfekler konusunda ne yapacağız?
- Hola, jefe. - ¿ Qué haremos con las ametralladoras?
Şehir makineli tüfekler ve çete savaşlarıyla kaynıyor.
La ciudad está llena de ametralladoras, de guerras de pandillas en las calles.
- Tüfekler geldi efendim.
Han traído los rifles.
Peki tüfekler ve cephaneliklerle alakalı ne diyor?
¿ Qué dice de rifles y municiones?
Yeni seri atan tüfekler savaşı önceden bilinenden... daha kısa hale getirecek.
Un nuevo rifle de repetición habría acortado la guerra... si se lo hubiera lanzado antes.
Oh, tüfekler...
- Rifles. - Mejores que los que tenemos.
Bizimkilerden daha iyi tüfekler. Seri yedi-atar, ve her atış bir beyaz adamın hayatı demek.
Repetidores de siete tiros, y cada uno puede ser la vida de un hombre blanco.
Elbette. Makineli tüfekler, araba kovalamaca ve çalınan iki milyon...
- Si, ametralladoras, persecución en auto, y dos millones en títulos.
Adi tüfekler, onlar iyi değil. Çok sık tutukluk yaparlar.
Un mosquete barato.
Uzun tüfekler.
Es verdad. No ha podido ser un soldado.
Tüfekler çatılmış durumda, Kapıya yakın duruyor, daha bunlar neki?
Las armas están juntas, a 40 pasos de la puerta.
Bu ağaçlık yamaçta, sağ ve sol cenahlarda makineli tüfekler olabilir fakat geçmek zorundayız.
Todo esto es campo abierto, pero nos recibirán con mucho fuego de ametralladoras desde estas cotas en ambos flancos. A pesar de ello, hay que cruzar.
- Makineli tüfekler hazır mı?
- Ravelli, ¿ empacaste las armas?
Makineli tüfekler, bölük komutanlarında olacak. Adamlarınızda da tüfek, el bombası ve süngü olsun.
Los jefes de sección armados con metralletas, bombas, rifles y granadas.
Tüfekler omuza!
¡ En posición!
Pekala, tüfekler omuza.
¡ En posición!
Otomatik ateşli tüfekler burada paslanmaya bırakılmamalı.
No sirve de nada dejar esos rifles de repetición ahí tirados.
- En son model makineli tüfekler.
- Lo último en ametralladoras.
- Umalım ki barut ve tüfekler olsun.
- Que sean rjfles y munjcjones.
Çok yazık, Yeni tüfekler onları silip süpürecek.
Es una pena, creo que njnguno de esos guerreros
Onu biz yenmedik Albay,. hızlı dolan tüfekler yendi.
Nosotros no les hemos vencjdo, fueron las armas.
Sizin şu değişik kutularda getirdiğiizi söylediğiniz tüfekler ne olacak?
¿ Qué hay con esos rifles que dijo que había traído en las cajas de pan, señor?
Eğer bu tüfekler Albay Sharpe'ın umduğu gibi çıkarsa Çok güçlü ateş gücümüz olacak.
Si estos rifles son lo que el coronel Sharpe esperaba, tendremos suficiente poder.
- Tüfekler ısındı efendim.
- Estas cosas se calientan, señor.
Tüfekler yeni, hiç kullanılmamış. Makineliler de öyle.
Los fusiles están sin estrenar.
Peki ya tüfekler n'olacak?
¿ Y sus rifles?
Tüfekler!
¡ Los Winchesters!
Spanger tüfeği de diğer tüfekler gibi görünür... İyi işle kötü işi ayırt edemiyorsan.
Un rifle Spanger es como otro rifle cualquiera a menos que distingas la calidad.
Kısa tüfekler.
Armas de pequeño calibre.
Makineli tüfekler açıklığa çevrilmiş durumda.
Hay ametralladoras apuntando a la entrada.
Tüfekler dolu, süngüler takılı, her mahkuma iki kişi.
Rifles cargados, bayonetas listas, dos hombres por prisionero.
Ve en iyi makineli tüfekler.
Y las mejores ametralladoras.
- Tüfekler.
- Rifles.
Hafif toplar, tüfekler, piyadeler.
Artillería ligera, lanceros, algunos ingenieros.
- Yüzbaşım, tüfekler!
¡ Capitán, fusiles!
- Tüfekler benim.
- Me quedo los rifles.
Havan topları ve ağır makineli tüfekler kanun kaçakları ve ayrılıkçı fanatiklerin küçük ordusunu korurlar.
Morteros y ametralladoras protegen al pequeño ejército de fugitivos y separatistas fanáticos.
Sağda ve solda yana açılan makineli tüfekler.
Y ametralladoras a cada lado de los guardabarros.
" Tüfekler omza konur konmaz
'Cuando levanten los fusiles
- Tüfekler nerede? - Oturağın altında.
Debajo del as ¡ ento.
Tüfekler kınına.
Brady.
Sadece yüksek duvarlar, dikenli teller veya makineli tüfekler değil etraflarını saran kara ve deniz de onları oraya hapsediyordu. Orman da, okyanus da tarafsız değildi.
Estaban cautivos, no tanto por paredes altas o alambre de púas o puestos de ametralladoras, sino por la tierra y el mar a su alrededor y la jungla no era neutral, ni el océano tampoco.
Parti, tüfeklere hükmeder. Tüfekler partiye hükmedemez.
El partido manda en los fusiles y no al revés.
Makineli tüfekler yeşil iniş alanının çevresine yerleştirildi.
Los helicópteros están amenazados.
Tüfekler nerede, Joe?
- ¿ Dónde están los rifles, Joe?
Makineli tüfekler.
Fuego, rápido.
Ne yapıyorsun, Onbaşı? Makineli tüfekler bu bölgeyi 60 saniye daha taramaya devam edecek.
Que las ametralladoras barran la zona durante otros 60 segundos.
kıyafetler, cephane, ve savaş artığı tüfekler.
telas, municiones y rifles que habían sobrado de la guerra.
Tüfekler.
- ¡ Rápido!
Ya tüfekler?
O.... rifles?