Tüm translate Spanish
179,789 parallel translation
Tüm gece uyanıktık, tüm karakolları ve acil servislere baktık.
Llevamos toda la noche despiertos buscando en comisarías y hospitales.
Birisi ofise girip tüm dozları çalmış.
Alguien ha robado de mi oficina todas las dosis que quedaban de la cura.
- Yani tüm bu çocuklar...
- Entonces, todos estos niños son...
Tüm komşularına yemek yapar mıydın yoksa sadece Wally ve Anna'ya mı özeldi?
¿ Cocinas para todos tus vecinos o Wally y Anna eran especiales?
Stan'in tüm iş arkadaşlarıyla konuştuk.
Hemos hablado con todos los compañeros de Stan.
Kocamı baştan çıkardın ve tüm dünya bunu öğrenecekti.
Sedujiste a mi marido, y todo el mundo iba a saberlo.
Tüm bunlar başladığında sivil nüfusun varlığımızı öğrenmesine üç yıl olduğunu var saymıştık.
Cuando todo empezó, creímos que teníamos más o menos tres años antes de que la población civil supiera nuestro secreto.
Görelim bakalım tüm bu kargaşa ne hakkında.
Vamos a ver de qué se trata todo este lío.
Tüm düşmanlarım tek yerde.
Todos mis enemigos en un mismo lugar.
Tüm kusurlarıyla bile dünya çok güzel.
A pesar de sus defectos... la Tierra es preciosa.
Sonra da gerektiği kadar odayı alamazsak tüm mahsulleri yok edeceğimiz tehdidini savuracağız.
Y después les amenazamos con destruir los cultivos a no ser que hagan sitio para nuestra gente.
Tüm yaşam destek sistemleri çevrimdışı.
Todos los sistemas de soporte vital están desconectados.
Tüm iletişim sistemleri çevrimdışı.
Todos los sistemas de comunicación están desconectados.
Hasar tamir edilemez, tüm sistemin değiştirilmesi gerekiyor.
El daño es irreparable. Se requiere reemplazo total del sistema.
Tüm insanlar işkenceden haz alır.
A todo el mundo le gusta la tortura.
Tanıdığım tüm soluk benizliler toprağımızı elimizden almaya çalıştı.
Todos los blancos que he conocido intentaban robarnos nuestra tierra.
Tüm ömrümü aileme bir şeyler bırakabileyim diye harcadım Jeanne Anne. Ve şimdi onların bizde kalabilmesi için tek çare petrol.
Me he pasado toda mi vida construyendo algo que dejar a mi familia, Jeanne Anne, y el petróleo es la única forma de conservarlo.
Tüm o soruşturmacıları kapı dışında tutacak gücün olduğunu söyledin.
Dijiste que movías los hilos para mantener a los investigadores lejos de aquí.
Sağdaki son kapı, tüm yol en alt kata gidiyor.
Última puerta a la derecha, tienes que seguir hasta el final.
Tüm laboratuar fareleri döner sonunda.
Como todas las ratas de laboratorio al final.
Tüm bunları uğraşmak zorunda olmadığın için minnettar ol.
Solo agradece que no tienes esa complicación en tu vida.
Buradaki tüm lise terklere kıyasla on yıl falan yaşlıyım.
Tengo como 10 años más que los otros desertores de la escuela.
Üçlü-eyalet bölgesindeki tüm polislerin...
Quiero que todos los policías triestatales busquen...
Denedim ama tüm aramalarım aynı baz istasyonundan yönlendiriliyor ve yerini ancak 30 millik bir alan içine düşürüyor.
Lo intenté, pero todas mis llamadas siguen siendo enviadas por la misma antena de telefonía móvil y eso reduce su ubicación hasta algún lugar de este radio de unos cincuenta kilómetros.
Bu, tüm Manhattan'dan daha büyük.
Es más grande que todo Manhattan.
İlk testler, Borden'ın dairesindeki tüm kanın Patterson'a ait olduğunu gösterdi.
Las pruebas iniciales confirman que toda la sangre del apartamento de Borden es de Patterson.
Bundan haftalar, yıllar sonra tüm ilişkimizin yalan üzerine kurulduğunu?
Semanas o incluso años a partir de ahora, podría darse cuenta de que toda nuestra relación estaba basada en una mentira.
Tüm bulmacaların ardında...
Detrás de todos los enigmas...
daha doğrusu tüm bilimin, gerçekten...
Bueno, de toda la ciencia, en realidad...
Tüm bunlar için çok üzgünüm.
Siento mucho todo esto.
Tüm bunların ne için olduğunu.
Por qué es todo esto.
Evet, tesisteki tüm ayrıntıları bilmek istedim.
Sí, insistí en conocer todos los detalles del recinto.
Tüm mesajı rakamlara çevirip ilgili sayfaları bilgisayara tarattırırsak belki uyumlu bir...
Si convertimos el mensaje completo en números, luego hacemos que el equipo escanee las páginas correlacionadas en busca de cualquier combinación coherente de...
Bu ajanlarla gidip tüm sorularını yanıtlayacaksın.
Vas a ir con estos agentes. Y vas a responder a todas sus preguntas.
Tüm yükü gerçekten sırtlamak mı istiyorsun?
¿ Realmente quieres echarte todo esto encima?
Tüm ekipten bunlar.
Son de parte del equipo.
Sonra tüm bunları hastane inşaa tarihi için tarattım ve işte.
Así que hice una referencia cruzada de todo esto con las fechas de construcción del hospital y "voila".
Tüm sorular.
De todas las preguntas.
Tamam, tüm ihtiyacım olan buydu.
De acuerdo, solo eso.
Sadece... Tüm sahip olduğun her zaman pizza olduğunda ondan sıkılıyorsun.
Solo que... cuando siempre lo único que tienes es pizza... te cansas de ella.
Tüm bu tuhaf insanlara pizza servis etmek garip olmalı.
Debe ser extraño entregar pizzas a todos esos extraños.
- Memelerini tüm kasabaya gösteriyorsun!
- ¡ Mostrando las tetas por toda la ciudad!
Çünkü burada anlaman gereken... Müşterilerimizin çoğu... Yani, lanet, tüm müşterilerimiz...
Porque esto es lo que debes entender... la mayoría de nuestros clientes... bueno, todos nuestros clientes... son voyeuristas.
Kadınlar Fonu'nun tüm parasını.
El Fondo de la Mujeres, todo su dinero.
Çünkü geçmişte kazandığın paraları alıp, tüm mağdurlara dağıtabilirler.
Bueno, pueden recuperar ganancias pasadas y distribuirlas entre todas las víctimas.
Diane Lockhart'ın şirketi Cook County'deki bugünden sonraki tüm polis şiddeti davalarını temsil edecek.
¡ El bufete de Diane Lockhart representará al condado de Cook en todos los casos de brutalidad policial hasta el fin de los días!
Diane olur, Thomas olur. - Tüm gün boyunca peşlerinden ayrılma.
Diane, Thomas... y síguelo a todas partes todo el día.
Tüm ortaklar yaptıklarını öve öve bitiremiyor.
Todos los socios elogian tu trabajo.
Tüm internet bağlantılarımı 8, hatta 10 sunucuda çalıştırıyorum.
Todas mis comunicaciones de internet pasan por ocho, 10 servidores.
Sadece toplayabileceğim tüm gerçekleri toplamaya çalışıyorum.
Solo intento tener los máximos datos posibles.
- Tüm günümü ertelemek zorunda kaldım.
He tenido que posponer todo el día.
tümen 18
tüm bunlar ne demek oluyor 19
tüm bunlardan sonra 18
tüm bunlar ne için 22
tüm bunlar 57
tum tum 23
tüm kalbimle 51
tüm birimlerin dikkatine 30
tüm bildiğim 37
tüm gün 22
tüm bunlar ne demek oluyor 19
tüm bunlardan sonra 18
tüm bunlar ne için 22
tüm bunlar 57
tum tum 23
tüm kalbimle 51
tüm birimlerin dikkatine 30
tüm bildiğim 37
tüm gün 22