Türkler translate Spanish
366 parallel translation
Türkler ve İngilizler arasında gidip gelen notlar.
Un cambio de notas entre los turcos y los británicos.
Türkler şimdilik tarafsız kalmaya karar vermişler.
Los turcos han decidido permanecer neutrales por el momento.
Finlandiyalılar, Türkler, Çinliler ve Bolivyalılar korkusuzca savaştılar.
Los finlandeses, turcos, chinos y bolivianos se esforzaron mucho.
Türkler hemen hemen hepimizi katletti.
Venimos de muy lejos. Los turcos masacraron a la mayor parte de nosotros.
Türkler köyümüzü ele geçirdi, daha sonra... orada biz 3000 idik.
Entonces... éramos tres mil.
Bu cepte 18,000 adamımız var. Birinci Denizciler, Kara Koruma, Türkler ve Yunanlar.
Tenemos 18 mil hombres aquí... fusileros, turcos e griegos.
Fenikeliler, Asurlular, Persler, Makedonyalılar fethetti. Ayrıca Romalı, Bizanslı, Yunanlı ve Türkler de fethetti.
Por los fenicios, los asirios, los persas, los macedonios, los griegos, los romanos, los bizantinos y los turcos.
Türkler de onları doğradı.
Y los turcos los machacaron.
Türkler mi?
¿ Turcos?
- Türkler mi?
- ¿ Los turcos?
Türkler, Medine'de Arapların tüm azmini tabii eğer vardıysa, havan toplarıyla yok etti.
La moral, si la tuvieron, cosa que dudo la destruyeron los turcos en Medina con obuses.
Türkler bunu hiç beklemiyor.
Y los turcos no se lo esperan.
Türkler bana servet ödüyor, ama ben fakirim!
¡ Los turcos me pagan en oro, pero soy pobre!
Türkler gitti mi?
¿ Los turcos se han ido?
Türkler Mellaha'da, yaklaşmayın.
Evite Malaal, por los turcos.
Majesteleri, Türkler sınırlarımızdan içeri girdiler.
Su Alteza, los turcos penetraron nuestras líneas.
# Beşyüz küsur yıl önce, bölge Türkler tarafından istila edildi... #... o günden sonra, Yunanlar ve Ermeniler burada yaşadılar... #... ama azınlık olarak.
Pero, hace unos 500 años, fueron conquistados por los turcos... y, desde entonces, los griegos y los armenios viven allí... en minoría.
# Türkler gibi fes ve çarık giydiler... #... aynı yiyeceği yediler... #... birlikte sıkıntı çektiler... #... yük işlerinde, ulaşımda eşekleri kullandılar.
Llevaban las mismas ropas que los turcos... fez y sandalias... comían la misma comida, sufrían el calor juntos... empleaban los asnos para el transporte.
Ama orada Türkler içiyor.
Ahí están los turcos.
- Bütün Türkler!
- ¡ Los trucos!
Özellikle size havale ediyordum, burada iyi bir işiniz var Türkler sizi seviyor, sizin de ilişkileriniz iyi.
Me refería a ti en particular, tienes un buen negocio aquí... el pueblo turco te aprecia, y tienes un buen negocio.
Türkler suratlarına tükürür, bunlar "yağmur yağıyor" derler.
Los turcos les escupen en la cara y ellos dicen que está lloviendo.
Yerinde olsam, o bıçağı çıkarır gerektiği gibi kullanırdım, ama biz Türkler ilkeliz siz Yunanlar ise uygarsınız.
En tu lugar, yo hubiese sacado ese cuchillo... y lo hubiera usado, pero los turcos somos primitivos... mientras que los griegos sois civilizados.
Fark, sizlerle Türkler arasında.
La misma que entre tú y los turcos.
Türkler alacakları vergiyi asla unutmaz.
Los Turcos no se olvidarán de su tributo.
Türkler mağlup edilebilir.
Los Turcos no pueden ser derrotados.
Eğer Türkler köprüyü geçerse, kenardan sağa doğru saldıracaksın.
Si los Turcos cruzan el puente, tú atacas por el lado, a la derecha.
Türkler kaçıyor!
¡ Los Turcos se están retirando!
Türkler neredeyse kolumu kopardılar, gözüm de yerinden çıkıyordu!
Los turcos casi me cortan un brazo Me arrancaron un ojo.
- Yok Türkler!
¡ Qué buena noticia!
Bu arada, Türkler Karahisar'ı ele geçirdi.
Mientras, los turcos tomaron Afión Karahisar.
Ve Türkler yavaşça yaşama azmimi yok ediyorlar.
Los turcos van consumiendo mi vida lentamente.
Türkler duvarı örmüş olmalı.
Los turcos han debido bloquearlo.
Seni Nixon ve Türkler arasında bir piyon olarak kullandılar.
Dicen que eres un peón en el juego entre Nixon y Turquía.
Bu Türkler tarafından bu ise Almanlar tarafından resmedilmiş.
Ésta es turca y ésta, alemana.
Bu toprakları dedem Türkler'den alnının teriyle aldı.
Aquellos terrenos los compró mi abuelo a los turcos con el sudor de su frente.
Türkler'le birlikteyim.
¿ Estás loco? Vivo con los Turcos.
" Türkler denize ve karaya dikenli teller çekti.
" Las defensas turcas incluyen alambradas de mar y tierra
İndiğimizde iyi durumdaydık Ama Türkler bizi buraya mıhladı.
Estábamos bien cuando desembarcamos, pero desde entonces, los turcos nos tienen bloqueados.
Türkler üstümüze çekince, İngilizler çıkartma yapacak.
Los ataques son para atraer a los turcos mientras ellos desembarcan.
Türkler sonsuza dek bizi Anzak körfezinde tutabilir.
Los turcos pueden bloquearnos en Anzac una eternidad.
Türkler siperlere dönerse bizi paramparça ederler.
Si los turcos vuelven a las trincheras, nos harán pedazos.
Kimileri Türkler diyor kimilerine göre de eski Eflak beyleri.
Unos dicen que los Turcos... otros que los señores de la guerra de la antigua Valaquia.
- Türkler Selim Bey için çalıyorlar.
Todos los turcos trabajan para Selim Bey.
İranlılar, Meksikalılar, Bolivyalılar, Yunanlılar, Türkler.
Iraníes, mejicanos, bolivianos, griegos, turcos.
Türkler ateşten korkar mı?
¿ Los turcos le tienen miedo al fuego?
Türkler'le göğüs göğüse çarpıştığımız bir savaşta bulundum.
Me adentré en la batalla con la espada sacada contra los turcos.
- Türkler'e karşı savaştım.
Eramos niños.
Türkler'e karşı savaşırken, meselenin ne olduğunu biliyordum.
Cuando cabalgué contra los turcos sabía en qué me metía.
Çeviri : muyace "Türkler'e katliam yaptı diyenlerin geçmişine ithaf olsun"
Los indios desplegaron dos banderas, una americana y otra blanca. Sin embargo, la caballería atacó... masacrando a 500 indios ; más de la mitad, mujeres y niños. Se arrancaron más de 100 cabelleras, los cuerpos fueron desmembrados y hubo numerosas violaciones.
Bu inanılmaz edepsiz görünüşlü bitki Türkler tarafından birbirlerine karşı...
para darse por el...