Ucaga translate Spanish
4,956 parallel translation
Daha uçağa dört saat var ama söz konusu havalimanı olunca geriliyorum.
Sé que tenemos unas cuatro horas hasta el vuelo, pero...
Uçağa binip, Pennsylvania'ya uçtun.
Te subes a un avión.
Bu yüzden bu sabah uçağa bindiniz geçmişiniz, nitelikleriniz iş tecrübenize bakarsak büyük yerlere ulaşacağınızı bilyorsunuz.
Por eso abordó un avión esta mañana... porque dada su trayectoria, sus calificaciones y su conducta... sabe que está destinada a cosas mayores.
Sadece Afganistan'a gitmek için uçağa bindiği an Casey ile ilişkinin yeniden alevlenmesi bana çok ilgi çekici geliyor.
Bueno, simplemente encuentro interesante que tu relación con Casey se calentó en el segundo en el que se subió a un avión hacia Afganistán.
Kaçak olarak uçağa bindiğime memnun oldum.
Me alegra haber subido la mesa.
Hey, eğer Akon'la sen kanka olursanız o uçağa ben de binmek istiyorum.
Eh, si es Akon y os convertís en buenos amigos, quiero volar en su avión.
Sen söyledin diye sabah kalkıp, uçağa binecek, Ve 4000 mil uçup, parkta iki yabancı ile buluşacak.
Me estás diciendo que se despertó esta mañana, cogió un avión y voló seis mil cuatrocientos kilómetros para reunirse con dos extraños en un parque.
O uçağa bin.
Sube a ese avión.
Gloria kafayı yiyip fikrini değiştirmeden Manny'yi uçağa bindirmem gerek.
Solo le tengo que meter en un avión antes de que Gloria tenga un ataque y cambie de opinión.
Bir uçağa karşı bir uçak, bir fizikçiye karşı bir Mossad ajanı.
Un avión de pasajeros por un avión de pasajeros. un agente del Mossad por un físico.
Uçağa binene kadar sana eşlik edecek.
Ella te va a acompañar todo el camino hasta el avión.
Meşgul. Javadi'yi İran'a götürecek uçağa götürüyor.
Está subiendo a Javadi a un avión de regreso a Irán.
O insansız uçağa hemen ihtiyacım var.
Ahora, necesito ese dron.
Uçağa binen zaten bu riski göze alıyordur.
Oye, si se suben en un airbus, saben que se están arriesgando.
Ama uçağa bindiğin zaman çok güzel oluyor.
Pero una vez que abordo el avión, me encanta.
O uçağa her bindiğinde karısının ne hale geldiğini düşünebiliyor musun?
¿ Puedes imaginarte lo que es para su esposa cada vez que él toma ese avión?
Van Berg, Berlin'den uçağa binmiş bile.
Van Berg ya está en un avión procedente de Berlín.
Sekiz saat önce bu maceracılar nereye gittiklerini bilmeden Londra'dan özel uçağa bindiler.
Hace ocho hora, estos aventureros se subieron a un avión privado en Londres sin la menor idea de adónde iban.
Heathrow havaalanında uçağa binerken bu sadece rüşvet davasıydı.
Cuando me subí a un avión en Heathrow, esto todavía era un caso de soborno.
Hatta post travmatik strese girip bize tanıklık yapmak için uçağa bile binemeyebilirler.
Podrían incluso sufrir trastorno por estrés postraumático. Lo cual podría impedir que suban a un avión y testificar en nuestro caso.
Sonra seni uçağa gönderelim.
luego te subiremos a ese vuelo.
- Uçağa el koydun mu?
- De acuerdo. - ¿ Has piloteado un avión?
Uçağa gidiyorum.
- Voy a entrar.
Efendim, uçağa biniyorum.
Señor, voy a entrar.
Richmond, o uçağa binme!
Richmond no entres al avión.
Bravo 3, o uçağa binme!
¡ Bravo Tres, no abordes ese avión!
Daha uçağa binmeden bizi tutuklarlar.
Seremos arrestados incluso antes de que cojamos un avión.
Şu uçağa bindiğimde buraya geri dönemem. Asla.
Una vez suba a ese avión, nunca podré volver aquí... jamás.
Şimdi uçağa biniyorum ve o da benimle geliyor.
Ahora voy a subir a ese avión, y él va a venir conmigo.
İkinizde kıçlarınızı o uçağa atıyorsunuz.
Los dos vais a meter vuestros culos en ese avión.
Bu gece uçağa binebilirim.
Puedo estar en un avión esta noche.
Henry Wilcox her şeyi bir heves uğruna bırakıp uçağa atlamaz.
Henry Wilcox no hace las cosas por capricho.
Uçağa hemen mi binmek zorundasın?
¿ Tienes que saltar en un avión ahora mismo?
O uçağa bineceksin!
Te vas a subir a ese avión.
Pekala, önce Mike'ı kayıkhane'ye getiriyoruz, etrafını sarıyoruz, sonra uçağa bindiriyoruz.
De acuerdo, metemos a Michael en el embarcadero, lo rodeamos, y lo metemos en ese avión.
Mike o uçağa ya binecek, ya da binecek.
Mike se va a subir a ese avión de un modo u otro.
O uçağa binip bu lanet olası şehirden gitmeliyiz!
Deberíamos ir a ese avión y salir de la ciudad.
Maalesef ki onlar bir önceki uçaga binmek zorunda kaldilar.
Por desgracia, tuvieron que coger un vuelo anterior.
Aynı kadını askeri uçağa yüklerken Hava Kuvvetlerini yönlendirdim. Ve tabutunun üzerine Amerikan Bayrağı örterken ölüm belgesini imzaladım.
Supervisé un equipo de la Fuerza Aérea, a que cargaran esa misma Jane Doe en un C-17 en una caja de transferencia de metal, y aprobé el certificado de defunción para que cubrieron el ataúd con una bandera americana.
Ama ben yine de bu uçağa binip Caracas'a uçacağım.
Pero aún así voy a subir a este avión, y voy a volar hasta Caracas.
- Asla uçağa binmem.
¡ Nunca subí a un avión!
534 nolu Detroit Metro'dan Toronto Pearson Uluslararası Havalimanı'na Toronto'dan da Frankfurt, Almanya'ya 19 : 00da giden uçağa alıyorum.
Le tengo en el vuelo de ida 534 de Metro Detroit hacia Pearson International en Toronto. De Toronto a Frankfurt, Alemania, a las 7 : 00 p. m.
Sanırım daha uçağa binmedim.
Pensé que no me quedaba ninguna pelea dentro.
Hava yolu uçağa bindiğini onayladı.
La aerolínea confirmó que subió al avión.
Hava yolu birinin Holt'un biletiyle uçağa bindiğini onayladı.
La aerolínea confirmó que alguien con el billete de Holt subió al avión.
Biri giriş yapar ama uçağa binmezse uçak kalkmaz.
Si alguien registra una maleta y no sube al avión, este no despega.
Yani bu şüphelenmeyen yabancı senin biletini alıyor, uçağa biniyor...
Así que este extraño nada perspicaz coge tu billete, coge tu avión...
Ve kaliteli içkiler ve uçağa öncelikli biniş hakkı kuponu kazanabiliyorsunuz.
Tienes los... cupones para las bebidas Premium y la prioridad de acceso, para ser el primero en el avión.
Evet, ya da bir uçağa.
Sí, o a un avión.
Olivia, sonuç ne olursa olsun, O uçağa biniyorsun.
Olivia, cogerás ese vuelo contra viento o marea.
Bu uçağa biniyorum ve havada kayboluyorum.
Simplemente me subo a este avión y desaparezco en el aire.