English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ U ] / Ufacık

Ufacık translate Spanish

2,141 parallel translation
Söylediğim ufacık şeylere çok fazla kafanı takıyorsun. İçimden bir ses öyle diyor sadece.
Te estás centrando mucho en una insignificante cosa que dije.
Ufacık bir an milisaniyede bitecek. Acı çekmeyeceksiniz.
Un pequeño instante...
Huh. Eğer bu kalıntılar gerçekten asyalı birine aitse bu ufacık boyunu açıklar.
Si estos restos son de origen asiático, eso podría ayudar a explicar su tamaño.
Belki bir anıyı tetikler. Ufacık bir şey bile kimliklerini bulmamıza yardımcı olabilir.
Tal vez podría desencadenar un recuerdo que pueda ayudar a identificarlos.
Sevgi dolu, ufacık, dünya tatlısı bir bebek.
Un bebé cálido... suave... poniendo sus regordetes bracitos alrededor de tu cuello
Ve bunun için de. Daha ufacık bir bebek o.
Es sólo un bebé.
Minicik ufacık bip sesinden sonra mesajınızı bırakın.
Deja un mensaje después del tonito.
Sonra ben 40 yılda bir ufacık bir şey inşa etmeye kalkıyorum ve sen hemen beni şikayet ediyorsun!
Y yo que tengo un pequeño proyecto, usted tiene que ir a mis espaldas.
Bir yönetmen, Saint Germain'de ufacık bir kafede keşfetmişti beni.
Un director me descubrió en un pequeño café en Saint-Germain.
Bizim yüzümüzden, ufacık bir kuzu öldü.
Un pequeño cordero murió sin una buena razón.
En ufacık bir ses bile yok ama Svalbard'da bulunan Kenny'le konuştum.
No esta mal el chillido.Pero hable con, er, Kenny en Svalbard.
Bu, memur Clark için yapacağım ufacık bir iş.
Es lo menos que puedo hacer por el oficial Clark.
Sevgi dolu, ufacık, dünya tatlısı bir bebek.
Un bebé tibio y tierno.
O zaman kabul etmeliyim ki ufacık da olsa.. ... sen ve Derek'in ölmesini umuyorum.
Tengo que admitirlo, tengo la esperanza de que... tú y Derek muráis, sólo un poco,
Ufacık bir ses arıları bir anda uyandırabilir.
El sonido más bajo puede despertar a las abejas.
- Ufacık bir isteğim bile yok.
- En absoluto.
Ufacık ve narindi.
Él era pequeño, frágil.
Yoksa benimle iletişim kuramıyorsun diye onun ufacık aklını mı çeliyordun?
¿ Le envenenaste el cerebro porque tú yo no establecimos una buena relación? No, hombre.
Shawn, bu ufacık tefecik, aptal odada öleceğiz.
Shawn, vamos a morir en esta enana, estúpida habitación.
Bu dalavereyi başlatana kadar senin hakkında ufacık bir fikrim bile yoktu.
Ni siquiera sabía quien demonios eras hasta que comenzaste a hacer servir este don.
- Ben artık ufacık değil.
- Ya no soy pequeñito.
Çok hoş, ufacık bir bebek banyo yapıyor.
Un lindo, pequeño bebé en su baño.
Aradığım şeyi bana söylersen ufacık bir yardımı olabilir.
Ya sabes, ayudaría un poquito si me dijeras lo que estoy buscando.
Senin için bu sadece ufacık, kötü, büyük ihtimalle muhteşem bitecek bir gece.
Para ti, esta noche no es más que una mala noche que probablemente acabe siendo genial.
Parlak valizli ufacık tefecik bir bilim adamı.
Es sólo un pequeño científico con una maleta brillante.
İşte teklif, ufacık tefecik insanlar.
Este es el trato, pequeñas personitas.
Benim gibi adamlarla çıkman gerekirken ufacık, zararsız adamlarla çıkıyorsun.
Sales con chicos inofensivos como Short Stack cuando realmente deberías salir con chicos como yo
Çünkü onu ufacık ve küçücük olduğu için yargılamak istemedim.
Bueno, no quería juzgar un libro. Por su diminuta, pequeña portada.
Evet, sen içeri gir de kız arkadaşının ufacık içki sorunuyla ilgili bir şeyler yap.
No puedo darte detalles golpe a... Restos. Uh, por lo que, ya sabes...
Teşekkür ederim. Yetkime ufacık bir saygı hiç fena olmazdı.
Gracias.
İskemleye mahkum sürekli ağrı içinde yardım almadan ufacık bir şeyi bile yapamaz halde başkalarının merhametinde.
Pegado a una silla. Con dolor constante. Incapaz de hacer las cosas más simples sin ayuda.
Yarış yetkililerine haber verip yarışı durduracağız, protokolü uygulayacağız ve belki o zaman ufacık da olsa bu cinayeti çözme şansımız olur.
- No. Vamos a hacer que detengan la carrera, seguiremos el protocolo... -... y tal vez podamos resolver el homicidio.
Ufacık sifonu olan bir tuvaletim vardı. Ciddi ciddi sifonu çekebiliyordun.
Tenía este pequeño baño con una pocetica que realmente bajaba.
Ufacık bir para kazanmak için şerefsizin tekiyle iş yapmışsın.
Tú le robaste dinero a un pendejo abusador de mujeres.
Biri içinde ufacık bir yüzük olan karides kokteyli mi siperiş etti?
¿ Alguien pidió cóctel de gambas con un diminuto anillo de compromiso?
Arabaya çok para ödeyen polisler arabasınıkenara çektiğinde ağlayan rezilliklerimi anlatmakta bir sakınca görmüyorsun ama bu ufacık zaferi bana çok görüyorsun.
El... el que pagó demasiado por el coche, el que lloró cuando la policía lo detuvo... No tienes ningún problema en compartir mis caídas, pero que Dios nos libre de que me concedas esta pequeña victoria.
Birisi içinde ufacık bir nişan yüzüğü olan karides kokteyli mi sipariş etti?
¿ Alguien ha pedido un cóctel de gambas... con un insignificante anillo de compromiso al lado?
Parmağımızın ucunda olan günümüz teknolojisinde bile, hâlâ "minnacık", "ufacık" tan bahsediyoruz
En esta época con toda esa tecnología a nuestro alcance todavía nos referimos a las cosas como "un poquito", "una miaja".
Onu da düşündüm. Ama bizim numunenin alınmasının akabinde Bélém'de ufacık tefecik bir tropikal fırtına çıkmış.
Bueno, yo también pensé en eso, pero después de sacar nuestra muestra, hubo esta chiquitita diminuta... tormenta tropical en Belém.
Ufacık bir yudum aldım o kadar.
Tomé un trago, muy, muy pequeño.
Daha ufacık bir çocuktu.
Era sólo una niña.
Ayrıca midesinde üç tane ufacık vajina oluşmaya başlamış ama tertemiz durumdalar.
También parace estar desarrollando tres pequeñas vaginas en su estómago, pero todas están relucientes de limpias.
Bana minicik, ufacık bir istisna yaparsanız kilise grubum çok sevinecektir.
Si pudieras hacer una excepción chiquitita, diminuta, de verdad que significaría mucho para el grupo de mi iglesia.
Ufacık dahi olsa, bize ip ucu verebilecek şeyler.
Algo que nos pueda dar pistas.
Ufacık, yeni teknolojik monitörleri koyduklarında sesimi çıkarmadım.
Me quedé callado cuando pintaron las paredes. Me quedé callado cuando colocaron estos pálidos, pequeños nuevos monitores tecnológicos.
Eğer ufacık bile masum olabilme ihtimali varsa -
Si hay una mínima posibilidad de que sea inocente -
- Ufacık bir öpücük.
- Solo un beso pequeñito.
Hadi ama sadece ufacık bir E.M. dalgasıydı.
Vamos, fue solo un pequeño pulso electromagnético.
Ufacık.
Pequeño.
Daha ufacık bir bebek o. Aman, boş ver.
Como quieras.
Sizlerin ufacık, minicik zamanınızı rica edeceğim.
Thunder Muscle.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]