English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ U ] / Unvanı

Unvanı translate Spanish

1,489 parallel translation
Bu hayattaki yerini herkese göstermek için o satın alınmış unvanı miras aldın.
Heredasteis un título comprado para ascender en la vida.
İşte bu nedenle bünyemizdeki en yüksek paye olan Onursal Meslektaşımız unvanı ilk kez bir sivile veriliyor.
Hoy, por primera vez distinguimos a un civil y lo nombramos... "Honrado Colega".
işte bu nedenle bünyemizdeki en yüksek paye olan Onursal Meslektaşımız unvanı ilk kez bir sivile veriliyor.
Hoy, por primera vez, distinguimos a un civil y lo nombramos "Honrado Colega".
Boston'ın en kötü babası unvanına elveda de.
Despídete de ser el Gran Papá Malo de Boston.
Şampiyonluk unvanını elinde tutan Mu Gama Xi bu yıl üst üste sekizinci şampiyonluğu için yarışacak. Bu adamları durdurabilecek kimse var mı?
este año, los campeones nacionales tambien competiran con sus compañeros de otra fraternidad parece que nada va a detener a estos muchachos
Unvanımız bunu gerektirir.
Es la base de la compañía.
Prof unvanı için rektöre seninle Jarkko'nun adı sunuldu.
Tu nombre y el de Jarkko serán remitidos a la cancillería.
Profesörlük unvanını Jarkko'ya mı vermeliyiz?
¿ Deberíamos darle la cátedra a Jarkko?
Troy Bolton bu unvanı garantiledi derim, sen ne dersin?
Yo diría que Troy Bolton acapara el título, ¿ no te parece?
Sydney White. Unvanı yok.
- Sydney White, no tengo título.
Uğruna savaştığın "Kral" unvanına gelince bütün Yunanistan'ın yöneticisi olarak ilan edilecek ve sadece, dünyanın tek ve gerçek efendisine hesap vereceksin.
¿ Lucharás por tu reinado? ¡ Te proclamará Señor de toda Grecia responsable sólo ante el verdadero amo del mundo!
İşte yeni unvanım : Bal maskotu ve danışman.
Ese es mi nuevo título "Mascota de la miel / asesora".
Henüz unvanı almadım diye kötü bir sayı çıkmasına izin veremem.
Bueno, sólo porque todavía no tenga el título no significa que vaya a permitir que salga una mala edición.
Doktorum ama öyle bir unvanım yok, sadece etiket o.
Solo que no tengo el titulo. Es solo una formalidad.
Aile hekimleri doktorluk unvanını pek önemsemezler.
Un medico clinico no necesita realmente un titulo de doctor.
Bu % 1'lik kısmın gittiği, % 1'lik kısım için yapılan, % 1'lik kısma uygun bir okul elit tabaka için en iyi okul unvanına sahip.
Es una escuela hecha para el 1 % asistida por el 1 % y adecuada para el 1 % y por consiguiente ha mantenido la reputación de la mejor escuela de élite.
Unvanını çıkarttım.
Le quité su titulo.
Unvanının ne olduğu, beni ilgilendirmiyor.
¡ Me importa una mierda cual sea su título!
Michael'in unvanını koruduğunu görmeleri çok önemli.
Siempre da gusto ver a Michael defendiendo su título.
Bak söylüyorum William, şövalyelik unvanı ya bugün verilir ya da hiç bir zaman.
- Te lo digo William... Hoy seré nombrado Caballero O nunca lo seré
Wolsey'in Kardinal unvanını almasını ve evliliğinizin yasal olduğunu açıklamasını istedi.
Le ha pedido al Papa que rechaze a Wolsey como delegado oficial y que declare a usted y al Rey, legalmente casados.
Konseye, yeni unvanınızın İngiltere Kilisesi'nin ve Ruhban Sınıfı'nın Başı olmasını öneriyorum.
Yo hago esta propuesta a la Asamblea que Su Majestad tenga un nuevo título
Herkes, bir bütün ve münferit olarak, soylular ve Hıristiyanlar da dahil diğerleri gibi bilmelidirler ki, Kral'ın isteği üzerine, bu belgeyle, Leydi Anne Boleyn'e, kendisi ve soyu için soylu unvanı olan Pembroke Marközlüğü verilmiştir.
A todos y cada uno, tanto nobles como gentiles y otros a quien corresponda, es un placer para el Rey, por este manifiesto conferir a Lady Ana Bolena en su propio derecho y en el de su descendencia el título de Marquesa de Pembroke.
Bundan sonra Kraliçe unvanını kullanmaktan men edildiniz.
De ahora en adelante, debe privarse de utilizar el título de Reina.
Anneniz hiçbir zaman yasal olarak İngiltere Kraliçesi olmamıştı ve Dul Prenses unvanını kabul etmek zorunda. Artık sizin de kendinize Prenses deme hakkınız yok, bundan sonra Leydi Mary olarak anılacaksınız.
Legalmente su madre nunca ha sido reina de Inglaterra y ahora debe aceptar el título de princesa viuda así como usted ya no tiene derecho a llamarse princesa sino que de ahora en más será conocida por todos como Lady María.
Anneniz Dul Prenses unvanını kabul etmek zorunda. Artık sizin de kendinize Prenses deme hakkınız yok.
Vuestra madre debe aceptar el título de Princesa Dowager, de forma que tu pierdes el derecho a llamarte Princesa.
O yüzden 410, unvanını bize karşı koruyamayacağından bu kadar korkuyorsa sorun değil. Ama biz dışarıda olacağız. Sokakların başladığı yerde.
Si el 4-1-0 tiene miedo de defender su título contra nosotros estaremos afuera, haciendo lo nuestro, donde empezaron Las Calles.
Omega Chi resmi olarak tatlı kalp unvanını senden geri alıyor.
Los Omega Chi oficialmente te remueven el título de Dulzura.
- Bu şirkette unvanınız ne?
¿ Cuál es tu rango aquí? ¿ Rango?
İşte yeni unvanım : Bal maskotu ve danışman.
Ese es mi nuevo cargo - Mascota de la miel / consultora.
- En kötü halterci unvanını mı alacaksın?
- ¿ Vas a ganar Peor Levantador General?
İşi geçici şartlarla kabul ettiğimde benimle belediye başkanı arasındaki anlaşmaya göre, eğer işler iyi giderse zamanı gelince unvanım artık geçici olmayacaktı.
Cuando acepte este puesto como jefa interina, el acuerdo entre el alcalde y yo fue que si las cosas por aquí iban bien en un tiempo razonable, el interino debería dejar su puesto.
- Neden? Unvanınızı kaybetmekten korkuyordunuz, değil mi?
Estabas nerviosa porque perderías tu título, verdad?
Güzel iş unvanı.
Un buen puesto.
Bir çeşit unvanım da olsun.
- Y que me gustaría algún tipo de título.
- "Usta" unvanını aldı...
- Recibió el título de "Maestro"...
Baharatlardan para kazanan zengin adamın kötü oğlu sonra o parayla unvan satın alıp oğluna verdi. Rezillik içinde çarçur etsin diye mi?
¡ El padre se enriqueció con las especias y compró un título para que su hijo lo derrochara miserablemente!
Aldığım fahri bir unvan. Güney Amerika tatil köylerinde kumdan kale yapımını denetlemiştim.
Obtuve el título honorario supervisando la construcción de castillos de arena en un Club Med de Sudamérica.
Bir unvan falan?
¿ Algún título?
Ve ona meydan okuyan, unvan için meydan okuyan pinpon Palas okulunu temsilen Christopher Weng.
Su retador, retándolo por el título y representando a Ping-pong Palace Christopher Wang.
Konu para ya da unvan olsun suçların çoğu erkekler tarafından işlenmiştir.
Son hombres los que cometen la mayoría de crímenes ya sea por dinero o estatus.
Unvanını unutma.
Clever!
Ünvanı olmasa bile, ben bir şövalyenin oğluyum.. ... ve o şekilde de davranmalıyım.
Pero aún sin el título, yo fui el hijo de un caballero, y debería comportarme como uno.
Beş yıl önce unvan maçını kaybettiğim zaman herkes benim başımı istiyor gibiydi.
Hace cinco años cuando perdí el título, pareció que todos querían mi cabeza.
Beş yıldır bu unvan maçına çıkabilmek için başka yerlerde dövüşüyoruz.
Hemos estado luchando cinco años por otra pelea por el título.
Bu da unvan maçında.
Aquí está la pelea del título.
Unvan maçından hemen sonra Louie'nin kızı bir dizi deneysel ameliyat olmak için Cenevre'ye uçmuş.
Inmediatamente después de la pelea del título, la hija de Louie voló a Ginebra para tener una serie de operaciones experimentales.
Büyük unvan için tam 12 raunt.
Doce asaltos para el máximo título en el deporte.
Seninle unvan oyunu oynamak istemiyorum.
No voy a jugar al juego de los títulos con usted.
Unvan oyunları.
Juego de Títulos.
Ünvanım ne olacak?
¿ Cuál va a ser mi cargo?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]