Uyardı translate Spanish
2,519 parallel translation
Bilmiyorum - Uyardı mı peki?
- No lo sé. - ¿ Recibieron alguna advertencia?
Evet efendim, bütün veznedarları uyardık.
Sí, señor. Los cajeros han sido alertados.
Ve üç hafta sonra Steven Lawford tam da uyardığı şey yüzünden ölüyor.
Y tres semanas después, Steven Lawford muere de lo que ella estaba intentando avisar.
Seni yaklaşmakta olan bu felaket hakkında uyardı.
Ella te advirtió sobre el desastre que se avecina.
Beni uyardı.
Ella me avisó
Oenomaus, onu uyardı Ben Crixus düşmek gerekir.
Oenomaus me advirtió, debo de caer frente a Crixus.
Bu nedenle seni uyardım.
Por eso te avisé.
Seni kaç kere, nefretinin inancına mâl olacağı konusunda uyardım?
¿ Cuántas veces te advertí de que tu odio te costaría tu fe?
Seni kaç kere, nefretinin inancına mâl olacağı konusunda uyardım?
¿ Cuántas veces te he avisado de que tu odio te costaría tu fe?
Tam 8 kez uyardın onu.
Guau, es como, la octava vez que le corriges.
Geç gelen her türlü kağıt değerlendirilmeyecektir, sizi uyardım.
Les advierto que cualquier trabajo retrasado será devuelto sin leer.
Bir kerelik uyardım seni.
Te lo dije...
Seni uyardığım için daha da ileri gidiyorsun.
Aún más porque intenté avisarte.
Ayrıca onu bir sarayım yok diye uyardım ama yine de bana "evet" dedi.
Y le he advertido que no poseo un castillo, pero ella sigue diciendo que si.
Doktor onu uyardı. "Uzatma dakikalarını oynuyorsun" dedi.
El médico le advirtió. Dijo estaba viviendo su sobrevida.
Rex, seni uyardım.
Rex, te he advertido.
Bence kibardı ve bizi tehlikelere karşı uyardı.
De seguro es lindo, solo no quería que nos lastimaran.
Biri onları uyardı. Sonra orası cehennem gibi oldu.
Alguien gritó y se montó un lío de mil demonios.
- Uyardığınız için teşekkürler, efendim.
Gracias por el aviso, señor.
Onu söylememesi için kaç defa uyardım.
Le dije que no lo hiciera.
Clarence beni bunu bitirmek konusunda uyardı.
Clarence me ha advertido que esto tiene que terminar.
Senin tehdit oluşturduğunu, iş arkadaşlarını uyardığını sanmıştım.
Pensé que era una amenaza, que alertaste a tus colegas.
-... uyardın- -
- advirtiéndome...
Uyardığın için teşekkürler.
Bien, gracias por el consejo.
Soruşturma için geleceklerini söyledim, onu uyardım.
Le dije que la iban a interrogar mañana, y que tuviera cuidado.
Ne için uyardın?
¿ De qué tiene que tener cuidado?
Uyardım... çünkü soruşturma için gelecekler.
Cuidado, que tenga cuidado porque la van a interrogar. Nada más.
Öyle gibi görünüyordu. Bizi o uyardı.
Él llamó para que yo pudiera advertirte.
Onu çoktan uyardın mı?
¿ Ya le has avisado?
Arkadaşın Byron Delaney'i uyardın.
Tu advertiste a tu amigo Byron Delaney.
- Yemeği iptal etmen için seni uyardım.
Le he avisado con suficiente antelación para cancelar la cena.
Yetkililer bölgede yaşayanları daha dikkatli olmaları konusunda uyardı.
Se emitió una advertencia a los residentes, para tener cuidado extra.
Mavi enerjinin ne kadar çabuk enerji sağladığına şahit olduktan sonra dünya liderleri, gezegen çapında Concordia alanlarının inşaasında çalışmaların hızlanması için ilgilileri uyardılar.
Después de presenciar lo rápido que la energía azul restableció el suministro, los líderes mundiales están presionando a los contratistas para que aceleren las construcciones de Concordia por todo el mundo.
- Biri onu uyardı, kaçmasına yardım etti.
Alguien le avisó. Alguien le ayudó a escapar.
Charlotte, Freedmanlar beni uyardığın gibi o kadar kucaklaşmayı, yüzünden öpüşmeyi seven insanlardan değiller.
Ya sabes, Charlotte, Los Freedman, no son ese tipo de gente besucona, abrazadora, pegajosa que me avisaste.
Uyardığın için teşekkürler Jonathan.
Gracias por el aviso, Jonathan.
Sizi açıkça uyardım.
Se lo advertí.
Ve onu sert bir dille uyardığımda, kaçıp gitti.
Y cuando me planté, ella huyó.
Şahitsin. Onu uyardım.
Tu eres testigo de que yo le advertí.
Uyardığın için teşekkürler.
- Gracias por avisarme.
Firmamdakiler hakkında uyardılar beni ciddi ciddi.
Varios de mis compañeros de firma me habían advertido sobre usted.
Pekâlâ, uyardığın için sağ ol.
De acuerdo, gracias por el aviso.
Uyardığın için sağol.
Gracias por el aviso.
Bu durumla ilgili kimseyi uyardınız mı? Yoksa ağrı kesicilerin etkisiyle kendinizden mi geçmiştiniz?
¿ Le avisó a alguien... o estaba tan atontada con los calmantes que ni se preocupó?
- Hangi konuda uyardı?
- ¿ Te avisó de qué?
Ben de parti liderlerini aradım ve onları bu haberle ilgili olarak aksiyon alacağımıza dair uyardım. Çünkü kötü haberlerden daha çok nefret ettikleri bir şey varsa o da sürprizlerdir.
, así que llamé a los líderes de ambos partidos para avisarles de que... quizá actuáramos porque lo único que odio más que las malas noticias es que me sorprendan con ellas.
Ben, yardım almanız için biri sizi uyardı sandım. Kendiniz hariç, diğer kadınları çekemediğiniz için.
Pensé que ibas a pedir ayuda porque alguien te habría recomendado que tienes problemas con otras mujeres.
Wo Fat beni ailemin geçmişini kurcalamamam konusunda uyardı.
Wo Fat me advirtió de no indagar en el pasado de mi familia.
Uyardığın için sağol.
Gracias por advertirme.
Beni uyardığınız için teşekkürler, Dedektif Kowalski.
Me considero advertido, detective Kowalski.
Onları nasıl uyardın?
¿ Cómo les avisaste?