Uyarısı translate Spanish
2,194 parallel translation
- Ve FBI'ın bir silah için bu makinenin sağlam bir usul olmadığı hakkında bir uyarısı var mı?
- ¿ Y los estándares del FBI advierten que un trípode C no es una base estable para un arma de fuego?
Ormanda, bir yırtıcının yaklaştığının ilk uyarısı, sessizliktir.
En la jungla, el primer aviso de que se aproxima un depredador es el silencio.
Fırtına uyarısı veren cinsten hem de!
Son como las que advierten de los tornados.
Kemer uyarısı, kız ortada yok.
Asiento para menores, pero no hay niñita.
Pardon ama alan dışına çıkıldı uyarısı aldık.
Disculpe, recibimos un aviso. El perímetro había sido violado.
Tehlikeli uyarısı aldık.
Me disparó una advertencia.
Onu dürüst olmamakla suçladınız ve başının belaya girebileceği uyarısını verdiniz.
Acaba de acusarlo de deshonesto. Y advertirle que puede meterse en problemas.
2005'te, IMF'nin baş ekonomisti Raghuram Rajan tehlikeli teşviklerin krize yol açacağı uyarısını yaptı.
En 2005, el jefe de economistas del FMI, Raghuram Rajan advirtió que esos incentivos eran muy peligrosos.
Bir araya geliyoruz... Alternatifinin korkunç bir çöküş olacağı uyarısını yaptılar.
La alternativa sería un colapso financiero catastrófico.
Bundan sadece ceza uyarısıyla kurtulabildiğimiz için şanslıyız.
Fuimos afortunados de dejarlo justo con las amenazas de detencion.
Los Angeles ve Orange County için sıcak uyarısı yapıldı.
Un alerta por altas temperaturas ha sido emitido para los Condados de Los Ángeles y Orange.
Haa ayrıca doktorun bilgisayarındaki donör listesinin içinde Pamuk'un bilgileri ve tek uyum sağlayan kişi olduğunun uyarısı da var.
El computador del doctor indica que Pamuk era el único donante compatible.
Bu gece sis kalın olacak, balık uyarısı yaptılar. Evet, tamam.
- La niebla esta espesa esta noche y hay alerta de peces.
Bu gece sis uyarısı yaptılar, şu pencereleri kapalı tut, anladın mı?
Hay alerta de niebla esta noche. Mantén las ventanas cerradas, ¿ entendido?
Rejinin uyarısına göre, henüz sekiz harften aşağı bir kelime bulmamışsınız.
Todavía no tienes palabras con menos de ocho letras.
Fırtına uyarısı geri alındı, fakat S.A.T. ertelenmek durumunda kaldı.
El aviso de tormenta ha terminado, pero el examen de acceso a la universidad, tiene que ser cambiado de fecha.
"Cinsel suçlu uyarısı" Herkes için nasıl iyi olur anlamıyorum.
Es que no veo cómo esto puede hacer ningún bien.
Bunca zamandır jenerikte 18 yaş uyarısı adı altında yazdığım saçma sapan şeyler 18 yaş uyarısı olmaktan çıkmıştı.
¿ Puedes sentir eso?
Nasıl olur da FBI hem gizliliğin gerekliliğinden bahsedip bilgi özgürlüğünden kaçınmadan dem vururken aynı zamanda uyarısız dinleme programını savunur?
¿ Cómo puede el FBI defender el programa de escuchas sin mandato... mientras alegan la necesidad del secreto... para evitar el acta de libertad de información?
Bu alarm, dün aldığımız tehlikeli paket uyarısından daha ciddi görünüyor.
Esta alerta parece más seria que el paquete sospechoso de ayer.
Dokunmuş olduğu "Rahatsız etmeyin" uyarısında kısmî parmak izi bulduk.
Conseguimos una huella parcial del letrero de "no molestar" que tocó.
Bir hafta sonu hatırlıyorum da Drazen durumu kendi gözleri ile görmek için New York'tan Zagreb'e uçmuştu. Hava saldırıları uyarısı nedeniyle soluğu sığınakta almıştık.
Hablo con mi familia todos los días y es muy difícil... estar con alguien que ha perdido a su mejor amigo, a su hermano, su familia... y ahora mismo la situación es muy seria.
Entelektüel uyarısı.
Alerta de empollona
Propan tankının yanlış emniyetlendiğini bildirir bildirmez sahiplerine gereken uyarıyı yaparız.
Deberíamos decirle al dueño sobre ello justo después que le cojamos por ese tanque de propano indebidamente asegurado.
Başkan Lincoln'ü önceden uyarıp karısı delirmeden onu terk etmesini söyleyebilirim!
Puedo advertir al Presidente Lincoln que deje a su esposa antes que se vuelva loca!
Uygarlığımız gezegenimizi yaşamın evi olarak tanımlayan bir uyarı ışığına dönüştü.
Nuestra civilización se ha convertido en un faro que identifica a nuestro planeta como un hogar para vivir
Bu seni son uyarışım. Kaybol burdan!
Esta es su última advertencia. ¡ Vete!
İki hafta önce kadına evinde saldırmış ve bir uyarı vermiş. Kadın şimdi ölü!
Hace dos semanas, él la atacó en su casa, y le dio una advertencia, ahora está muerta.
Bir uyarı aldık. İzinsiz alan dışına çıkma olmuş.
Hemos recibido una alerta de que ha habido una violación no autorizada del perímetro.
KatıIım onayı istiyorlar. İşitsel uyarıImış potansiyelleri yapmak için.
Quieren la aprobación de un doctor para hacer potenciales auditivos evocados.
- Kurtarma ekibi mi? - Evet. Bir dakika önce mavi kod uyarısı verildi.
Sí, anunciaron un código azul.
- Belli ki değilmişim. Uyarıma rağmen sınıfın yarısı zayıf aldı.
Aparentemente no, porque aunque les avise, la mitad de la clase suspende.
Diğer bir deyişle eğer Titanik te zaman yolcularımız olmuş olsaydı kaptanı buzdağları konusunda uyarmış olabilirlerdi ama yine de o uyarıları dikkate almazdı, tıpkı diğer buzdağı uyarılarını dikkate almadığı gibi, çünkü biz biliyoruz ki gemi bir buzdağına çarparak battı.
En otras palabras, si hubieras tenido viajeros del tiempo a bordo del Titanic, podrían haber alertado al Capitán sobre el iceberg, pero éste no les habría prestado atención, de la misma manera que no prestó atención a ningúna otra advertencia sobre icebergs, porque sabemos que el buque terminó impactando en uno de ellos.
Sizi işin bazı sıkıcı kısımları hakkında uyarıyor.
El os está advirtiendo de las partes aburridas.
Sıcak suyla durulamayı sana bir uyarı yapmadan yapamayız.
No podemos aclarar con agua caliente sin avisar.
Maskeli bir adam gelmiş. Havaya uyarı ateşi açmış.
Un hombre entró enmascarado con un rifle y pegó un tiro de aviso al techo.
Yani eğer kayıp olsaydı tarama sistemi uyarı verirdi.
Quiero decir, si ha desaparecido el S.I.S lo hubiera detectado.
Blackwell neredeyse 400'e yakın emniyetsiz çalışma koşulu Dolayısıyla uyarı almış.
Blackwell ha recibido cerca de 400 citaciones por condiciones de trabajo inseguras.
Şık restoranlara gitmek bana uyar.
No me importaría ir a bonitos restaurantes.
Destansı bir başarısızlık daha iyi uyar.
Fracaso absoluto sería un término más adecuado.
Hatta nerede olduğunu bile bilmiyorsun, deği mi? Uyarı, mahkum Cannon, David bu davranışınız kabul edilemez.
Ni siquiera sabes dónde estás, ¿ verdad? Advertencia, prisionero Cannon, David.
Bu ya bir uyarı ya da biri bizi öldürmeye çalışıyor.
Esto es una advertencia o alquien está tratando de matarnos
Elle yazılmış bir uyarıyı herkes dikkate alır zaten.
Nadie desobedece un letrero escrito a mano.
Tam bir tahliye başlatıldı, ama tsunami uyarı alarmlarınızı çalmalısınız.
Ya ha comenzado la evacuación total pero tiene que hacer sonar las alarmas de tsunami.
Doktor, Tyler'ın metadron adında bir şey aldığını söyledi. GHB ile hazırlanmış bir uyarıcı ve depresanmış.
Entonces, el Médico dijo que Tyler tomó algo llamado Metadona, junto con GHB, un estimulante y agente depresivo.
Biliyorsunuz, rapor okumak konusunda pek iyi değilimdir de. Basit bir tabirle, Innovator'ler insan evriminin sonraki formudur. Yakınsal algılama, sürekli uyarıIma hali, kuantum beyin dalgası üretebilme ve vücut hücrelerinin ürettiği enerjide artış.
Es que soy bastante malo leyendo los reportes... un Innovator es un humano evolucionado. debido a los cambios celulares.
Müslümanmış, uyar mı?
Musulmana, ¿ eso está ok?
İçeriyi boşaltmak için iki uyarı atışı yaptı sonra da adamı kafasından vurdu.
- Disparó dos tiros al aire para echar a la gente, y él recibió un disparo en la cabeza.
En iyisi de, titreşimli dambıl, antrenmanınız bitince ses çalarak ve rahatlatıcı sprey sıkarak sizi uyarıyor.
Lo mejor de todo el peso vibrador te dice cuando tu entrenamiento ha acabado con un repique y liberando un refrescante chorro.
Sözlü ve yazılmış uyarılara ne oldu peki?
¿ Qué pasó con lo de una advertencia verbal y dos escritas?
Bir uyarı şarkısı söylüyorsun.
Estás cantando una advertencia.