English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ U ] / Uzaklarda

Uzaklarda translate Spanish

964 parallel translation
Çok uzaklarda.
En un lugar muy lejano.
Nineveh'de, uzaklarda aşk pazarında öylece, düşünülmeden alıkonulan malı almak için canını verebilecek olan kişi.
En la lejana Nineveh - uno daría su vida por poder comprar la mercancía ofrecida tan a la ligera en el mercado del amor.
Sevdiğin uzaklarda diye üzülme.
No te aflijas porque tu amado esté lejos...
Sevgilin uzaklarda diye üzülmeyesin.
No te aflijas porque tu amado esté lejos...
Brack, uzaklarda bir yerlerde, ikinci bir Missouri bulabilecekmiyiz evlat?
Breck, ¿ podrías llevarnos a una segunda Misuri?
Bu ayrılığın gerçekleşeceği günler... çok uzaklarda değil.
Creo que no falta mucho tiempo... para que esta separación sea posible.
Dans ederken aklım çok uzaklarda oluyor
Mi mente está muy lejos cuando bailo.
Öylesine uzaklarda.
Tan lejano.
Fantine, bir süreliğine uzaklarda olabilirim.
Fantine, quizá tenga que irme por un tiempo.
O artık uzaklarda..... Pasifik'te.
Ahora está muy lejos en el Pacífico.
Ama çok uzaklarda... yıkıntıların arasında yeni bir dünya kıpırdanıyor... yavaş yavaş... ama umutla.
Pero veo a lo lejos... un mundo nuevo surgiendo de las ruinas,
Yolu göster bana, gece karanlık Ve ben uzaklarda...
Guíame con los faroles del auto Está muy oscura la calle y yo estoy lejos...
Her gece, uzaklarda bir yerde, beraber yaşadığımızı düşlüyorum. Ben her sabah işe gidiyorum. Birlikte küçük bir evimiz oluyor.
Todas las noches sueño que estamos juntos, lejos de aquí y yo tengo un trabajo y una pequeña casita... y cuando regreso a casa del trabajo... te estrecho entre mis brazos y te beso.
Uzaklarda yaşıyor, tek istediğim canının sağlığı.
Vive muy lejos. Lo importante es que esté bien.
- Çok, çok uzaklarda.
- Está muy, muy lejos.
Uzaklarda olduğun zamanlarda da.
La he deseado cuando te marchabas.
Uzun zamandır uzaklarda olan gençliğim geri geldi sanki.
Es como recuperar mi juventud perdida hace mucho, mucho, tiempo.
- Uzaklarda.
- Muy lejos.
Dietrich'in kìsa dalga radyosunun menzilinin kìsa oldugunu ve tüm mesajlarìnìn FBI'ìn pek uzaklarda olmayan uzun menzilli radyo istasyonuna yansìtìldìgìnì bilmiyorlardì.
Ellos no sabían que la radio de onda corta de Dietrich tenía un alcance limitado y que todos sus mensajes se transmitían a una estación secreta de largo alcance del FBI no muy lejana.
Böyle hayaller kurmak için uzaklarda olmana gerek yok. Doğru.
No hay que estar en el extranjero para tener sueños como ése.
Ama çok iyi geldi, kendimi çok uzaklarda hissettim.
Pero me sentía tan bien, tan ajeno.
- Uzaklarda aramana gerek yoktu.
No tenía que buscar muy lejos.
- Daha uzaklarda bir yere çağırıyor sizi.
- A un lugar más alejado.
Ev sahiplerime bildirmem gerekir ki, iki hafta uzaklarda olacağım.
Debo avisar a mis anfitriones que me iré dos semanas.
Koca yıl uzaklarda olan dostum evine dönmüş.
Un amigo regresa después de todo un año.
Çünkü uzaklarda olduğun her gün, Slim peşimdeydi.
Porque, cuando tú no estabas, Slim me perseguía.
Çok uzaklarda.
Muy lejos.
- Sen uzaklarda olacaksın...
- Bueno, vas a estar fuera.
Geminin düdüğü uzaklarda yankılanıyordu...
El barco que silbaba en la distancia...
Birkaç günlüğüne uzaklarda olacağım.
Salgo de viaje por unos días.
Oğlum, çok uzaklarda bir yerlerde.
Mi hijo se encuentra en algún lugar lejano.
Uzaklarda Paris'te.
Está de viaje... en París.
Uzaklarda uygun adım yürüyenleri sezdin mi?
¿ Ya conoces todas las líneas del frente?
Bir hafta içinde çok uzaklarda, mangırların içinde yüzüyor olacağız.
Y dentro de 8 días estaríamos lejos y forrados, en serio.
Mesala, biri Fransa'da bir kentte kumaraneye biraz para bıraksa, gürültü çok uzaklarda duyuluveriyor.
Y si alguien derrocha un montón de dinero en un casino de Deauville, Francia el ruido puede oírse bastante mas lejos
Ben korkmuyorum, David, hele bu denli uzaklarda olduktan sonra.
No tengo miedo, y hemos llegado hasta aquÍ.
- Babam uzaklarda iken oldu.
- Cuando mi padre no estaba.
- Çok uzaklarda kaldı.
La estamos dejando atrás.
Günün birinde yerleşecek bir yer bulacağım, belki de buradan uzaklarda.
Encontraré un lugar donde instalarme, quizá en el territorio.
Cesedini 1600 km. uzaklarda bir yere gömdüm.
Enterré su cuerpo en medio de la nada.
Yoksa, namluların ucunda, Nazilerin gözde manzarası insan yakılan fırınların alevleri uzaklarda ışıldarken kör edici projektörlerin ve havlayan köpeklerin arasında kamplara sürüklenen insanları mı?
O quizás de aquellos conducidos a los campos a punta de pistola, en medio de perros ladrando y proyectores deslumbrantes, con las llamas del crematorio a lo lejos, en una de aquellas escenas nocturnas que tanto les gustaban a los nazis.
Devlet işleri ve politikadan çok uzaklarda olacaksın.
Imperio, de la política!
Yangın bu kata çıkmadan yardım çağırmayacağım ve sen o sırada uzaklarda olacaksın.
No pediré auxilio hasta que Ias llamas lleguen aquí. Y tú debes estar lejos.
Bundan önce biz çoktan uzaklarda olacağız, dostum.
Para entonces, estaremos lejos de aquí.
"Bay Ottermole'un Elleri" uzaklarda bir gizem ve büyü ülkesinde konumlandırıldı.
Este capítulo transcurre en tierras lejanas, misteriosas y encantadoras...
Çok... çok uzaklarda.
Lejos. Muy lejos.
Daha Batıda uzaklarda neler olduğunu Sen hiç merak etmiyormusun?
¿ No tienes curiosidad por ver lo que hay más hacia el oeste?
Gecemiz hala devam ediyor ve sabahımız geldiğinde buradan uzaklarda olacağız.
A estas horas, aún es nuestra noche. Cuando llegue nuestra mañana, estaremos lejos de aquí.
Uzaklarda.
Ausente.
Çok uzaklarda.
Es un largo camino para llegar.
- Uzaklarda...
- En la distancia...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]