Uzakta translate Spanish
10,971 parallel translation
Uzakta kalmayı gerçekten başaracağını mı düşünüyordun?
Bueno, ¿ de verdad creíste que se quedaría lejos?
Bak ne diyeceğim. Şu iksirden bana da biraz çal,... ben de korumanın buradan çok uzakta uyanmasını sağlayayım.
Te diré algo, si robas un poco de esa poción para mí también, me aseguraré de que este guardia se despierte lejos de aquí.
Şimdi, Robin ve Zelena'nın aşklarını ilan eden düğün çanlarını duymak zorunda olmadığım için yeterince uzakta olmak istiyorum.
Ahora, me gustaría alejarme lo suficiente así no tengo que escuchar las campanas de boda de Robin y Zelena proclamando su amor.
Evimizden binlerce mil uzakta ölürsem senden kopmuş olmaktan korkuyorum.
Temo que me alejé de ti sólo para morir a miles de kilómetros de nuestra casa.
Aksiyondan binlerce mil uzakta olursam efektif bir kaynak olamam.
No puedo ser un recurso eficaz si estoy a miles de kilómetros de la acción.
6000 mil uzakta bir yerde bir grup adam bir toplantı odasında karşılaşıyor fayda maliyet analizi yapıyor ve bu insanların, boruyollarını korurkenki sorumluluk pahasına değmedikleri sonucuna varıyorlar.
En algún lugar, a 6.000 millas de aquí, un grupo de mezquinos en una sala hicieron un análisis de costo-beneficio y decidieron que esta gente no valía el costo de mantener el oleoducto responsablemente.
Bütün Rosewood dramasından uzakta.
Lejos del drama de Rosewood.
Her şeyden ve sevdiklerinden uzakta kilitlisin.
Estás apartada de todo y de todos los que te importan.
Ne kadar uzakta olduğum fark etmez, hep sizinleyim.
No me importa qué tan lejos esté de ustedes, siempre estaremos juntas.
Yüzyıllar sonra binlerce kilometre uzakta seni buldum, Cehennemin Kralı. Şansla veya kazayla değil.
Entonces, cientos de años después y a miles de kilómetros de distancia, te encontré, el Rey del Infierno, y no por suerte o por accidente.
- Ev sizden 15 dakika uzakta.
La casa está a 15 minutos de donde estáis.
Kore mahallesindeki bir trafik ışığı. Bankaya 1,5 km uzakta. Sonra arabasını Hancock Park'taki bir yerleşkeye kadar izledik.
Deeks, la razón de por qué no te conté cuando fui vagabunda...
Versay'dan uzakta bir hayatın yaşamaya değmez olduğunu söyledim.
Le dije que una vida lejos de Versalles no merecía la pena.
Yoldan uzakta daha büyük bir kontrol noktası inşa etmek zorunda kaldılar, ama karşı koyduk.
Tuvieron que hacer una estación más grande en la autopista, pero contraatacamos.
Oradan çok uzakta değilsin.
En realidad no estás tan lejos.
-... uzakta kalamadım işte.
- seductora es.
- Kendi oturma odamda, 3000 km uzakta.
A 3.500 km de aquí.
Ne kadar uzakta olduğun pek de bir şey ifade etmiyor.
No importa lo lejos que estés.
Bu iş kampüsten çok uzakta.
Este trabajo esta lejos del campus. ¿ Finch?
Orası Emmet'in saldırıya uğradığı terkedilmiş evden fazla uzakta değil.
Eso no está lejos de la casa abandonada donde Emmet fue atacado.
Eviniz 400 kilometre uzakta.
Vives a 400 km.
Bazı şeyler vardır ki ne kadar uzakta olursa olsun yine de görülebilir.
Hay algunas cosas, que no importa que tan lejos estén.. .. pueden ser vistas.
Buradan 10 dakika uzakta bir yazlık evim var.
Tengo una casa frente a la plata a 10 minutos de aquí.
Yaklaşık 2 km uzakta. - Ne?
Está... como a kilómetro y medio en esa dirección.
Hepsi çok uzakta, şimdi bir anlamı yok.
Todos ellos están muy lejos. No tiene caso ahora.
Minneapolis, başkentten 1600 kilometre uzakta.
Minneapolis está a mil kilómetros de D.C.
- Çok uzakta olmayan bir Japon destroyeri.
Un destructor japonés no está lejos.
Uzun süre uzakta durdum.
Me fui por mucho tiempo.
Nişanlı olmak ne kadar uzakta olduğunu görebilmek için bir test gibidir.
Sabes, estar prometido es como... una prueba para ver si puedes llegar tan lejos, ¿ sabes?
Bu kadar uzakta ne yapıyorsun?
¿ Qué haces por aquí?
- Şey, toptan biraz uzakta mı? - Evet, birazcık.
¿ Como un poco más lejos de la pelota?
Claire, bu kadar uzakta ne işin var?
Claire, ¿ qué te hizo venir hasta acá?
Bazı beyin yıkamak daire pislik benim kız kapalı çalıyor. I'm uzakta iş ise?
¿ Robarme a mi chica y llevarla a una especie de secta lavacerebros mientras estoy fuera por negocios?
I cehennemde uzakta aşağı sürüklenen izledim.
Yo te vi atrapada en el infierno.
Eğer anlatsaydı, ondan mümkün olduğunca uzakta olurdun.
Si lo hubiera hecho, estarías lo más lejos posible de él.
Buraya uzakta değil, uzun sürmez.
Está no muy lejos, no tomará mucho tiempo.
Bizim durduğumuzdan yerden çok çok uzakta bir yerde korkmuş olmalı.
Puede que se haya alterado por lo apartados que estábamos.
Neustadter buradan 6 saat uzakta be.
Neustadter está como a unas seis horas.
Ne kadar uzakta? Seninle aynı odada olmayacaklar.
No van a estar en el cuarto contigo.
Ekip buraya ne kadar uzakta biliyor musun?
¿ Cuánto tiempo para llevar un equipo a esta ubicación?
- Ne kadar süre uzakta olacaksın?
- ¿ Cuánto tiempo vas a estar fuera?
Androide göre, şelaleri olan, el değmemiş sahilleri ve meyveleri olan bir gezegenden kırk dakika uzakta olduğumuzu söylüyor.
La androide dice que estamos a 40 minutos... de un planeta con cataratas, playas prístinas, y fruta del árbol tan dulce que hará que tus ojos hagan chiribitas.
6 saat uzakta yaşıyor.
Está a seis horas.
Köşenin ardında bir adam var, 1,80 boylarında, sandalyede oturuyor köşeden iki metre kadar uzakta kucağındaki ya bir el süpürgesi ya da bir silah.
Hay un hombre por en la esquina, 1.8 metros de altura, sentando en una silla, a medio metro de la esquina, o es un aspirador o un arma en su regazo.
Buradan çok uzakta huzur bulacaksınız.
Necesitáis encontrar la paz, lejos de este lugar.
Yeni bir başlangıç yapalım istiyorum, kaçabileceğimiz bir yer kaleden uzakta ve içindeki bütün acı dolu anılardan.
Quiero que tengamos un nuevo comienzo, un lugar al que podamos ir lejos del castillo y de todos los dolorosos recuerdos que contiene.
Villa Cortello okyanustan metrelerce uzakta.
Villa Cortello está a millas del océano.
Ya da benden uzakta olduğun için daha mı mutluydun?
¿ O eras más feliz estando lejos de mí ahora mismo?
Saul, orası 110 km'den daha uzakta ve sen, en sıcak ayda geniş çöllerden ve dağ yollarından geçip bir günde bunu yapmak istiyorsun.
Saúl, son más de 70 millas, ¿ y tú quieres hacerlo en un día, a través del desierto y caminos de montaña en el mes más caluroso?
Konsolosluk ne kadar uzakta?
¿ A qué distancia está el consulado?
Ray'in üreme organları ancak bu şekilde benden uzakta olur.
¡ Tienes que hacerlo. Es la única forma de mantener los genitales de Ray lejos de mí!