English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ U ] / Uzatma

Uzatma translate Spanish

1,046 parallel translation
Peki canım, lafı uzatma gayrı.
Vale, calla.
Eh, bir merdiven, iki uzatma kabloları, 3 ışıklar, 4 çekiç, bir kilo çivi 3 bıçak, pil, mala, tahta, Ve çimento.
Una escalera, dos rollos de cable eléctrico, tres lámparas, cuatro martillos, tenazas, dos kilos de clavos, tres cortafríos, dos linternas, seis pilas, cinco cascos y tres picos.
Güle güle Mary Poppins. Arayı fazla uzatma.
Adiós, Mary Poppins.
Uzatma da otur şuraya.
Sientese y deje de ser idiota.
Uzatma tokadı yersin!
¡ No saque el cobertor voy a darte un!
- Anne, yeter artık uzatma.
- Madre, quedese quieta y me olvide.
- O zaman uzatma!
- ¡ Entonces deje esto!
"Yaşam uzatma orta dereceli deneysel projesi raporu."
"Informe del experimento de prolongación de la vida".
Yaşam uzatma projesi. "
Proyecto de prolongación de la vida ".
Yaşam uzatma mı?
¿ Prolongación de la vida?
Yaşam uzatma plânlarına göre, yapmaya çalıştıkları şey, bir insanın her 100 yıllık süre için bir ay yaşlanmasıymış.
Según el plan de prolongación de vida, su objetivo era este : una persona solo envejecería un mes por cada 100 años de tiempo real.
Lafı uzatma, git artık!
¡ Deja de quejarte y sal!
Uzatma artık.
Corta el rollo.
Uzatma ama Take.
Deténgase, Take.
Uzatma işte, seni düşünmeden edemiyor adam.
¡ Deja de moverte! No para de pensar en ti.
Uzatma, yoksa fena tepem atacak!
Calla, o me volveré loco.
- Projektör veya bir şey uzatma durumu? - Yok.
- ¿ Tiene salientes o resaltes?
- Çok fazla uzatma.
- No la hagas muy larga.
Tamam Franta, uzatma boşver!
¡ Déjalo solo, Franta!
Uzatma.
¡ Alto, abuelo.
- HOBBS DURAĞI MERKEZ HAT UZATMA İNŞAATI İNŞAAT SIRASINDA VERDİĞİMİZ GEÇİCİ RAHATSIZLIKTAN ÖTÜRÜ ÖZÜR DİLERİZ
OBRAS DE TRANSFORMACIÓN DE HOBBS END
Londra Taşımacılık işçileri istasyon uzatma işlerini birkaç günlüğüne durdurdular. Ancak ihtiyacımız olan şey günler değil, haftalar.
Transporte de Londres ha aparcado las obras durante unos días, pero aquí necesitamos semanas.
Onlar için içeriye bir uzatma çekerim.
A ver si puedo alargar la línea.
Fazla uzatma! Döneceksin. İşte o kadar!
Ya puede ir dando la vuelta, Marie-Madeleine, sube.
Uzatma kablosuna takılı olan elektrikli testereyi ver.
Pásame la sierra eléctrica con el cable extensible.
- Uzatma bunu anne.
- Deja eso, ya por favor.
Tanrı aşkına, uzatma artık.
- Por el amor de Dios, déjalo ya.
- Uzatma.
- Corta.
Kullanmayı planlamıyorsan, o parmağı bana doğru uzatma.
No me señales con el dedo, a no ser que pienses usarlo.
Hadi uzatma!
¡ No te hagas arrastrar!
Uzatma.
No seas chorra.
- Sonuçta hak benim, uzatma.
Tengo derecho y basta.
- Bu uzatma değil.
- No prolongo nada.
Sag ayagini uzatma.
No pongas el pie derecho delante.
Uzatma da gel.
Venga, vamos.
Elini uzatma.
No quites tu mano.
- Fazla uzatma.
- Vamos a cortar esto de raíz.
O harfini uzatma.
"O" corta.
O harfini uzatma.
No alargues la "o".
Uzatma artık!
¡ Siéntese! ¡ Siéntese!
Uzatma artık.
Déjalo.
Uzatma!
¡ Cierre la boca!
Fazla uzatma.
- Kolchak, sea breve.
Bana dil uzatma pis zenci!
No me contestes, negro!
Baş yedin artık uzatma işte, gel bakayım.
No, ya comiste bastante de la cabeza. Vamos.
O da "Uzatma, soru sordum" mu diyecek?
Y él dice : "Cállese, yo hago las preguntas"?
Tamam, tamam! Uzatma.
Muy bien, no te molestes.
Elini çocuğa uzatma çünkü bildim ki Tanrı'dan korkuyorsun.
No bajes tu mano sobre el chico.
Ee fazla uzatma.
Deja de hablar.
- Susy, işleri daha fazla uzatma.
- No complique todo.
Uzatma, Osyanina.
Deja eso, Osiánina.

© 2017 - 2024 Translate.vc | translate.vc.com@gmail.com