Uzo translate Spanish
73 parallel translation
Uzo.
Ouzo.
Çek bir uzo!
Sírveme un ouzo.
Derken, ufak bir uzo içmenin zamanıdır, biraz zeytin biraz peynir...
Y, de pronto, será la hora de la merienda y comeremos aceitunas... un poco de queso...
Hey, Kaptan biraz uzo almaz mısın?
Eh, capitán, ¿ quiere un poco de ouzo?
Hugo, sen hiç uzo içtin mi?
Hugo, ¿ has probado alguna vez el ouzo?
Dün gece iki Yunanlı ile birlikteydim ve uzo içtik.
Anoche estuve con dos griegos y bebimos ouzo.
Peki tüm bu Yunanlılar ve uzo mevzusu dönerken kocanın nerede olduğunu sorabilir miyim?
¿ Y dónde, si me permites la pregunta, estaba tu marido mientras se desarrollaba todo este asunto de los griegos y el ouzo?
Ouzo, benim güzel sevgilim uzo!
¡ Ouzo, mi adorable ouzo!
Uzo, bana viski lütfen...
Ouzo, tomaré un whisky...
Hayır, uzo bu.
No, esto es ouzo.
- Bunun uzo olduğunu bilmiyor musun?
- ¿ No sabías que esto es ouzo?
- Uzo ne renk?
- ¿ De qué color es el ouzo?
Martini, votka, kara fasulye çorbası ve uzo.
Martinis, vodka, sopa y ouzos.
Duble uzo.
Un ouzo doble.
- Uzo sihirli Yunan ilacı mı?
- ¿ No será el'ouzo'algo milagroso?
Yüzmek, yürüyüş ve Uzo içmek dışında burada yapacak fazla bir şey yoktur.
No hay nada que hacer aquí más que nadar... caminar, beber ouzo.
İskoç viskisi, birkaç tane likör, Dubonnet, Campari, Port votka, uzo ve saki var.
Dubonnet, Campari, Slivovitz port, vodka, ouzo, sake.
Günde altı öğün yiyebilirdim. Yanında da uzo tabii.
Podía comer cordero seis veces al día, acompañado de ouzo.
- Uzo lütfen.
- Un ouzo, por favor.
Uzo, lütfen.
Un "ouzo", por favor.
Dolayısıyla artık uzo da yok.
Entonces, basta de ouzo.
- Uzo aslında.
- De hecho, es ouzo.
Bucka bucka ya da woozle wozzle.
"Buca buca" o "uzo uzo".
Woozle wozzle?
- ¿ Uzo uzo?
O ne be-- -
- ¿ Qué? - ¿ Qué es un "uzo"? - ¿ "Uzo uzo"?
Uzo'yu fazla içmezmiş.
No bebía mucho.
Rodney, Harry Uzo alır mısınız?
Rodney, Harry, ouzo?
Şimdi dans edeceğiz, haydi ben daha uzo içeceğim
bien. vamos a bailar ahora. vamos. No. necesitare un poco mas de ouzo antes de hacerlo.
Discus Stu size uzo getirdi.
Discus Stu tiene ouzo para dos-zo.
Uzo. Yunan içkisidir.
Ouzo.
En iyi uzo, Midilli adındaki Yunan adasında üretilir.
El mejor ouzo viene de la isla griega lesbos.
Justin bana ucuz uzo ikram etmeye kalktı.
Justin trató de servirme un trago de ouzo barato.
Çünkü sen pahalı uzo seven ve çok pahalı bir kokain alışkanlığı olan seçkin birisin.
- Justin es un perdedor porque tú eres un triunfador al que le gusta el ouzo caro y tiene un hábito muy caro a la cocaína.
Uzo bardağındaki kısmi parmak izinden ne haber?
¿ Que hay acerca de la huella parcial del vaso de ouzo?
Bir bardak uzo içtim ve büroma döndüm.
Tomé un vaso de ouzo y luego me fui a mi oficina.
Öfkelenme. Gel bir uzo iç
No te sulfures, y bébete un "ouzo".
Uzo! - Uzo!
- "¡ Ouzo!" - "¡ Ouzo!"
Uzo!
"¡ Ouzo!"
Uzo! - Kes!
- "¡ Ouzo!" - "¡ Silencio!"
Uzo'dan uzak durun!
No bebáis "Ouzo".
Gerçekten... Uzo yüzündendi.
De verdad, fue el "Ouzo".
Uzo, 1,50 Euro.
OUZO, 1.50 euros
- Bir uzo ver patron!
- ¡ Un ouzo, jefe!
- Bir uzo.
- Un ouzo.
Teşekkür ederim. Bayanlar baylar, bir kadeh uzo içmenin vakti gelmiştir.
Damas y caballeros, es hora de una copa de Ouzo.
Çok uzo ve karaoke gerekti ama kasabamıza çok talep gören ilk durak, son durak yerini kaptım.
Mucho vino griego y karaoke... pero logré que nuestro pueblo fuera la salida y la Ilegada.
Manzarası muhteşemdi ve uzo adının hakkını veriyordu.
La vista era espectacular. Y el ouzo era de primera.
Uçak iskelenin yanındaki kafede uzo içen bir adamın şapkasının üzerine düştü.
Aterrizó en el sombrero de un hombre bebiendo Ouzo en un café cerca del muelle.
Uzo, burbon, baharatlı rom, Goldslick...
Ouzo, bourbon, ron con especias, Goldslick...
İki uzo.
Dos ouzos.
Çok fazla uzo.
Mucho ouzo.