English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ U ] / Uçlu

Uçlu translate Spanish

578 parallel translation
Zavallı kurbanın altına bir ateş çukuru konulmuş. Kurban şiddetli bir hareket yaptığında tasmanın keskin uçlu çivileri boynuna saplanacak.
y un caldero ardiendo se colocaba bajo la pobre víctima sus movimientos eran tan violentos que las púas del collar penetraban en su cuello.
Kauçuk uçlu.
Con punta de goma.
5 keskin uçlu kalem ve çizip durman için karalama kağıtları.
Cinco lápices afilados y un cuaderno de notas.
Tabi ki beş uçlu tırmıkla yapılmış olabilir.
Pero también se podría haber hecho con este utensilio de jardinería.
Kurbanının boğazını dişleriyle ısıran kurtadama değil ama beş uçlu bir tırmık gibi ölüm silahını kullanan bir canavara inanırım, evet bu biraz daha benim yöntemim.
Ni en el hombre lobo que clava los dientes a sus víctimas en la garganta. Pero un monstruo que usa como arma mortal un utensilio de jardinería sí, eso ya encaja un poco más.
Beyaz köknar, Douglas köknarı, gümüş uçlu ladin.
Abetos blancos, pinos de Oregon, píceas alba...
Hani o süslü, altın uçlu Kahire'de özel yaptırdıkları.
Los caros, de filtro dorado... que le hacen en El Cairo.
İki parlak gözü, kısa kuyruğu ve sivri uçlu kanatları vardı.
Tenía ojos cegadores, una pequeña cola y alas puntiagudas.
Tebessümü ve sivri uçlu dişleri bana eski vampir filmlerini hatırlatmıştı. ... Sinerama ( 3 boyutlu, sesli sinema tekniği ) müzelerinde gösterilen cinsten.
Su sonrisa y sus pequeños dientes afilados... me recordaban a viejas películas de vampiros, del tipo que solían mostrar en los museos del cine.
Sivri uçlu ince kılıç.
Es un estoque, una espada.
Tabii, tek uçlu sopa aramak gibi bir şey.
Sí. Es como tratar de encontrar una aguja en un pajar.
Sivri uçlu çizmeler.
Botas de puntera.
Sivri uçlu sopayla saldıran biri gibi?
Como alguien que te ataca con un palo a punta.
Sivri uçlu sopa mı?
Palos a punta?
Demek sivri uçlu sopalara karşı kendimizi savunmayı öğrenmek istiyoruz.
Queremos aprender a defendernos de palos a punta, eh?
- Ya sivri uçlu sopası varsa?
- Y si tiene un palo a punta?
- Ve sivri uçlu sopalara.
- Y palos a punta. - Silencio!
Sivri uçlu sopalardan bahsedecektiniz.
- Prometió que nos hablaría de
- Sivri uçlu sopa yok mu?
- Sin palos a punta.
Tercihi keskin uçlu pala kullanmak.
Arma preferida : el machete.
Sivri uçlu Buddha Kapitalizmi!
¡ A pesar del capitalismo de Buda!
Baroness de Vero 8 uçlu Sicilya yıldızı da dahil olmak üzere tüm Sisonya elmaslarını takacağına söz verdi. "
"La baronesa de Vero prometió llevar los diamantes Cisconia... " incluyendo la fabulosa estrella de ocho puntas de Sicilia. "
Bu büyüklükte bir silahı, kesik uçlu mermileri olan... 357'lik bir Magnum'dan daha iyi kontrol edebiliyorum.
Esta pistola me da mayor control y menos retroceso... que una Magnum 357 con balas chatas.
Oyuk uçlu, yakın mesafeden atılmış, bilirsin.
Puntas huecas disparadas a quemarropa.
Göğüslerini açıp sivri uçlu bir kazığı kalplerine sokmak zorunda kaldım.
¡ Desnudarles el pecho! Y atravesarles el corazón con una estaca.
Elmas uçlu testereler, taş eziciler
Cuchillas de sierra con punta de diamante, trituradoras de roca...
Cantor'un sozsuzla başa çıkma mücadelesi ve problemlerle yüzleşmesi için... ve ilk kez kendisinin ortaya attığı bu açık uçlu soruların çözülememesinde bu dini bakış açısı gerçekten çok önemlidir. 1894 yılında, Cantor
Hay un aspecto religioso muy importante en las dificultades de Cantor al abordar el infinito y enfrentarse a los problemas de no ser capaz de resolver muchas de las cuestiones abiertas que él mismo había planteado por primera vez. Para 1884, Cantor había trabajado con solidez en la Hipótesis del Continuo durante más de 2 años.
Al sana yedi uçlu bir fitil yüzbaşı.
¡ Ahí va mi supositorio de 7 puntas!
Tek gereken sivri uçlu ayakkabılarla sahte elmaslar.
Si, ¡ solo precisamos ahora unas imitaciones de diamante y unos zapatos de punta fina!
O sivri uçlu çizmelerle hiçbir yere gidemeyiz. Haydi, koy ayağını buraya.
No llegaremos a ninguna parte con esos zapatos que llevas.
Sivri uçlu olan.
El que acaba en punta.
Pekala. Bize iki tane sivri uçlu, bir tane de büyük düz ver.
Deme dos con punta y una plana.
Beş mavi uçlu zırh delme oku, siyanür kaplı beş kırmızı uç, 30 saniyede öldürebilir.
Cinco dardos de punta azul que atravesarán una armadura, cinco de punta roja recubiertos con cianuro que matan en 30 segundos.
Tekrar iç. Bari bir demir uçlu sopa olsaydı.
Si tan solo pudiera conseguir una madera o algo.
Düğme gibi uçlu minik memeler mi?
¿ Son pequeños con pezones como pasas?
Kabuğunu, sivri uçlu bir sopayla rendeleyebilirsiniz.
Se raspa con un palo partido y afilado.
Çift uçlu süper mavi.
- Cuchilla de doble hoja.
Aşırı uçlu Hıristiyanların inandığı tek şey kehanetlerinde sıkışmış.
Una de las cosas pedantes de los cristianos es que creen fielmente en sus Profecías.
Üç tane elmas uçlu matkap gitti. Belki ben açıklayabilirim.
Ya van tres brocas de punta de diamante.
Şahane top uçlu dolma kalemlerim var. Trinidad'dan gelen saatlerim var.
Tengo bolígrafos, tengo relojes de Trinidad, ¿ sí?
Gifford, tek bir 25 kalibre boş uçlu bir kurşunla kafasının arkasından vurulmuş. Sola yivli namlu.
A Gifford le dispararon en la nuca con una bala expansiva calibre 25... con estriado hacia la izquierda.
- Sivri uçlu...
- La parte de arriba con punta.
Sadece kelimeler geniş uçlu ve iki kere sıçramış olan bir kalemle yazılmış. Kağıt yerel Moğol üretimi, filigran yok.
Sólo que fue escrita con una pluma gruesa que salpicó dos veces, que el papel proviene de Mongolia, sin marca de agua.
Bazen MacLeod, en sivri uçlu kılıç bile yeterli değildir.
Algunas veces, MacLeod, no basta ni la espada más afilada.
Bir tanesi kötü tahsilli, güçlü, hareketli, sağ bacağı olmayan, içten aşınmış bir tahta bacaklı. Sol botu iri, kare uçlu taban topuğunda da demir bir ökçe var. Güneş yanıklı, orta yaşlarda ve avucunun içinde bir parça derisinin kayıp olduğu bir adam
Uno de ellos es un hombre pobremente educado fuerte activo sin su pierna derecha utiliza una pata postiza de palo, que está desgastada del lado de dentro su bota izquierda es de suela ordinaria, con clavos cuadrados... y tiene una tira de hierro alrededor del tacón es un hombre muy curtido por el sol, de mediana edad y ha de faltarle bastante piel de la palma de una de sus manos.
- Gümüş uçlu ladin mi?
- ¿ Una pícea alba?
ÜÇLÜ GRUBUN DURUMU ÇOK VAHİM.
LA SITUACIÓN DEL GRUPO DE TRES ES DESESPERADA.
SANDAL KAZASINDA ÖLEN ÜÇLÜ
TRES MUERTOS EN ACCIDENTE DE BARCO
Altı atı, sivri uçlu bir demirle kör etmiş.
Cegó a seis caballos con una hoz.
Metal uçlu mu olsun?
" " Necesitas un iron?
Yeni mermiler. Teflon uçlu.
Nuevas cargas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]