Vad translate Spanish
156 parallel translation
Üstüne biraz sıva, biraz boya, biraz da toz toprak sıvadık mı herkes duvar olduğuna inanır. Pyramus'la Thisbe'nin fısıldaşacağı çatlak niyetine de....... parmaklarını şöyle yapar, olur biter.
y démosle yeso o ladrillos para..... que lo parezca ;..... y que ponga los dedos así..... para que Pyramus and Thisby murmuren.
Üstüne biraz sıva, biraz boya, biraz da toz toprak sıvadık mı herkes duvar olduğuna inanır.
y démosle algo de yeso y ladrillos y así haremos..... que parezca un muro.
Gençken böyle bir yaşamın hayalini kurdum ve böyle bir gelecek yaratmak için kollarımı sıvadım.
Cuando era joven, hace muchos años, por desgracia..... veía un mundo así en mi imaginación..... y me puse a trabajar pensando en un futuro similar.
Kollarımı sıvadım ve... kiliseyi arkama aldım.
Me remangué, y me eché la iglesia a la espalda.
"Onlar diğer taşları almalıydılar ve bunları kendi yerlerine koymalıydılar duvarı sıvadı ve kağıtla kapladı."
Y ellos tomarán otras piedras y las colocarán en el lugar de aquellas piedras. Y él tomará mortero para revocar su casa.
Pisliği temizlemek için kolları sıvadıysanız, pisliğin büyümesine seyirci kalamazsınız.
Si hay algo que reparar, más vale hacerlo cuanto antes.
Evet. Öyle görünüyor ki, Mrs Kennicut'un.., onun bir ilişkisi vadı.
Sí, parece que la Sra. Kennicutt tenía un amorío.
Güçleri her gün artıyor. Bu kızlar kollarını sıvadığında sonuna kadar sıvıyor.
No se moquean con media manga sino con una manga tres cuartos.
Ja, vad var det en "slider"?
¿ qué fue lo que te tiraron, una slider?
Şeytani bir gülümsemeyle kolarını sıvadı, ve acıdan haykırıp merhamet dileyene kadar beni sopayla dövdü.
Con una sonrisa malvada, se arremangó y me azotó hasta que grité de dolor y supliqué piedad.
Stevens Başıbozukları kolları sıvadı. Carentan kasabası yakınlarında, Alman hatlarından 1,5 kilometre uzaklıktaki... bir araziye üslerini kurdular.
Los Stevens Irregulars se acuartelaron montando su base de operaciones cerca del pueblo de Carentan a tan sólo kilómetro y medio de distancia de las tropas Alemanas.
Ve bunu nasıl yapacaksınız?
Ah, da vad.
Gün sonu rahatlaması için olasılıkları kontrol ediyorum. Oh, hadi ama.
Vad disponibilatea unuei furtuni pentru sfarsitul zilei.
Bana kocaman bir gülücük ver! - Walter!
- Sa vad un zambet.
- Tüm çantaları Michael'in tek başına taşımasına izin verme.
Hai, sa vad un zambet mare! - Walter. - Nu-l lasa pe Michael sa duca singur toate valizele.
- Sizi görmek güzel.
- Buna, tati. - Ma bucur sa te vad.
- Tamam kızlar, sonra görüşürüz. - Bye.
- Ok, fetelor, va vad mai tarziu.
- Ahh! - Pardon.
Lasa-ma sa vad.
Hadi bakalım.
Ok, lasa-ma sa vad.
Sonra yine kolları sıvadım hepinizle birer birer ilgilendim. Şimdi daha iyi hissediyorsunuz.
Entonces pongo manos a la obra y me ocupo de cada uno de ustedes... y ustedes se sienten mejor.
Bu sabah uyandım ve yüzümü yarım ton tokatla pişirdi,... saçımı dünün spreyi ile sıvadı.
Me levanto en la mañana, me baño la cara en medio kilo de maquillaje, peino mi cabello con la laca de ayer... Y eso es todo.
.. güçlü sağ kolumu sıvadım.
Levanté mi gran brazo derecho
Sol Ventriküler Yardım Yöntemleri ile ilgili yazı başlıkları buldum.
He leído artículos sobre el L-VAD, un sistema de asistencia ventricular.
Valerie Page için buraya bir L-VAD nakli yaptım.
Ya que no he podido transferir a Valerie Page, he traído un L-VAD.
Bu ameliyat için ihtisasım yok.
No estoy cualificado para implantar un L-VAD.
UNOS listesinde. Bir L-VAD ona zaman kazandırabilir.
Está en la lista del UNOS, pero un L-VAD le daría tiempo.
Bir L-VAD dikimi gösterisi yapıyorum.
Le estoy enseñando a implantar un L-VAD.
L-VAD'iyi çalıştır.
Activa el L-VAD.
Kolları sıvadım öğrenmeye hazırım.
Arremangada, listos para aprender.
Kanunlara ve nizamın güvenliğine değer veriyorlar ki Dominion'un da onlara vad ettiği bu.
Valoran la ley y el orden, que es lo que el Dominio les ofrece.
Chakotay ve Harry de aynı şeyin farkına vadılar.
También lo han notado Chakotay y Harry.
Muhtemelen duvarında bir katilin mabeti vadır.
Seguro que tienes tu propio santuario de asesinatos en la pared.
- L-VAD istediğin kız mı?
- ¿ Para la que pediste el L-VAD?
Hatta L-VAD'de olan bir iltihap.
Creo que es una infección producida por el L-VAD.
Tedavisi, antibiyotik vermek, aygıtı çıkartmak, yeni kalbi nakletmek.
Hay que darle antibióticos, extraer el L-VAD y trasplantar el corazón.
- L-VAD ne kadar kalacak?
- ¿ Hasta cuándo se deja el L-VAD?
- L-VAD beyninde pıhtıya neden oldu.
- El L-VAD mandó un coágulo al cerebro.
Tanrım, duvarlarımıza bu boku kim sıvadı?
¡ Oh, Dios! ¡ ¿ Quién cubrió con mierda las paredes? !
Excel öğrenmek için kollarını sıvadı. - Ne kadar zor olduğunu bilirsiniz.
Ella está aprendiendo el sistema Excel y ya sabemos cómo eso puede complicarse.
Aslında, İtalyan bir adam vadı.
Bueno, un tipo italiano.
Korkarım paçaları erken sıvadınız.
Creo que sus besos son prematuros.
Kış bastırınca, Lewis ve Clark kamp kurmak için kolları sıvadılar. Ama birçok zorlukla karşılaştılar.
Alllegar elinvierno, Lewis y Clark intentaron acampar, pero hallaron muchas dificultades.
Sen, Churchill'in sıvadığı yere git ya da Yankiler ne yaparsa onu yap!
Tú puedes ver dónde Churchill se echó un cago o lo que sea que los yanquis hagan aquí.
- Sıvadığı?
- ¿ Cago?
"Vad heter du?", "ismin ne?" demektir.
"¿ Cuál es tu nombre?" es "¿ cuál es tu nombre?".
Ve lütfen malikânenin kapı ve pencerelerinin sarımsakla sıvadığım tek objeler olmadığını da bilin.
Las puertas y ventanas de la Mansión Díaz no son los únicos objetos aromatizados con ajo.
Annem yine taşınmak için kolları sıvadı.
Mamá se dispuso a instalarnos de nuevo.
Kolları sıvadık ve çalışıyoruz.
¡ Remanguémonos y a trabajar!
Bu sezgi vadı...
Ha sido la intuición.
- Onun vad.
- Ella...
Han säger bara vad han tror han borde säga.
- Solo di lo que quieres decir.